Mesmerized

4.9

Oturduğu yerden kıs kıs gülüyordu .

Balım odanın içinde bir ileri bir geri volta atarken James oturduğu koltukta kahkaha atmadan durmaya çalışıyordu .

" Gülme ! Sakın bana güleyim deme . "

Balım oldukça korkutucu bir şekilde üstündeki takım elbiseyle James'in üzerine doğru yürümeye başlayınca James ciddi bir manada ondan korkarak " Çok özür dilerim Tüylüm . " dedi hızlı bir şekilde . Ardından da ayağa kalkıp " Bak zaten sorunlarımızın çoğu halloldu . " deyip sevgili dostunu sakinleştirmeye çalıştı . Bundan önceki 15 dakika boyunca da sakinleştirme işlemlerini sürdürmüştü ama yandaki garip kumaş parçasını gördükçe yeniden gülmeye başlıyordu .

" Her an ağlamaya başlayabilirim . "

James kahkahasını korumayı başaramadan hemen önce " İyi kısmından bakarsak makyajın bozulmamış olur . " deyince Balım da daha fazla dayanamamış ağlamaya başlamıştı . James , Balım'ı bu kadar iyi tanımayıp göz yaşlarının ardından içini tamamen rahatlatacak bir kahkaha geleceğini bilmese üzülebilirdi .

Balım gerçekten de birkaç saniye sonrasında kahkaha atarak James'e katılırken bir yandan da " Zaten bir makyajım da kalmamıştı . " diyerek iç çekiyordu . James birkaç adımda dostunun yanına varıp ona kocaman sarıldı . Ama Balım'a biraz yaklaşan herkesin alabileceği yanık kokusunu alınca yeniden gülmeye başladı .

Hele bir de aklına Balım'ın yanan bir gelinliğin içinde koşturduğu gelince tüm kilisenin içinde yayılan bir kahkaha koydu .

Balım'ın yanan ve kulaklarının altına kadar kısalan saçlarının arasından parmaklarını geçirirken – daha doğrusu geçiremezken – " Ağlama be Tüylüm . Patiayağın üçüncü yedek damatlığı sana çok yakıştı . " diye onu ikna etmeye çalıştı . Balım cidden de bu takımın içinde çok havalı duruyordu .

Bir gerizekalıydı . Gelin çiçeğinin olmadığını fark edip heyecanla Remus ile beraber diğerlerinin yanına yürürken burnunun kanadığını fark edip arkasına dönmeye çalışmıştı . Ki bunu birazcık olsun başarabilmişti . Remus'a dönmüşken bacağına kramp girmiş ve eliyle tutunabilecek bir yer aramıştı . Anlaşılan bir şamdana tutunmaya çalışmak çok gerizekalıca bir hareketti . Zaten geriye kalan olayları tahmin etmek çok da zor olmazdı .

Şamdan ve üstündeki mumlar direk olarak yere düşmüş olan kendisinin üzerine yıkılırken alev almaya başlamıştı . Yanan gelinliğinden alevler saniyesinde saçlarına sıçrarken Remus cebinde olmayan asası yüzünden Balım'a kopardığı perdeyle vurmaya başlamıştı . Tabi ikilinin sağır edici çığlıkları çok yakışıklı bir damat olduğunu teyit ettiren Sirius'a , teyit edici Lily'e ve Balım'a gizliden gizliye içki götürmesin diye görüşmelerinin yasak olduğu James'in kulaklarına ulaştığında üçü de ellerinden geldiğince hızlı bir şekilde odadan çıkmıştı .

Yanmaya devam eden Balım'ı ve şeytan taşlar gibi Balım'a vuran Remus'u görmeleriyle en hızlı tepkiyi elindeki içki dolu şişeyi Balım'ın saçlarına boşaltarak James vermişti . Şişenin asıl amacı da zaten Balım'a gitmesiydi , eh amacına da ulaşmış sayılırdı . Zaten sonrasında da Balım'ın alevleri dehşet içindeki Sirius ve Lily'in bir asa hareketi sayesinde hızlıca sönmüştü .

Geriye ise yanan gelinliği ile yarı çıplak , yanık ve kısacık saçlarla ve bazı yanıklar ile yerde yatan Balım kalmıştı . Tabi ilk yaptıkları Balım'ın yanıklarını iyileştirmek olmuştu . Neyseki genç kadının ciddi yanıkları yoktu . Bunun en büyük sebebi büyük ihtimalle alevlerin çok fazla dağılmasını Balım'ı perdeyle döverek engelleyen Remus'tu .

Bu yaşananların düğün başlamadan sadece 5 dakika yaşanmış olması ile trajikomikti .

Ciddi yetişkinler olarak sorunları Lily , Remus ve Sirius çözmeye giderken James ise Balım'ın yaralarını iyileştirmek için düğün alanında kalmıştı . Son beş dakika içinde de Balım'ı yanık ve ıslak gelinliğinden kurtarmışlar , çıplak kalmasın diye Sirius'un dört yedek damatlığından üçüncüsünü giyindirmişler , Balım'ın saçlarını lavaboya eğip yıkamışlar ve birazcık da olsa kurutabilmişlerdi .