Belki de dünyada yapılabilecek en garip şeylerden birini yapıyordu . Bir ağaç ile bakışıyordu .
Ağacın biraz gerisinde bağdaş kurmuş , gözlerini çekmeden bakıyordu . Ağacın dalları sanki ' Hadi yaklaş da sana bi çakayım . ' der gibi sürekli dönüyordu .
Balım dalları uzun süredir izlediği için içinde yaklaşma duygusu da oluşmuştu ama tabi bunun kendisine sadece birkaç çatlak ve kırık getireceğini bildiğinden olduğu yerde duruyordu .
Bunu biraz da bir ağlama nedeni bulabilmek için de istiyor olabilirdi . Boş yere ağlamaktan nefret ediyordu . Önceden yaşadığı şeyler için , gelecekte olmasından korktuğu şeyler için ağlamaktan nefret ediyordu . Ama şimdi üstünden ne kadar geçerse geçsin o geceyi anımsıyordu . Bir defa kendini gaza getirip girmişti Bağıran Baraka'ya . Donup kalmıştı .
Bunun bir tür travma olduğunun gayet farkındaydı . Önceden Remus'un kurtadam halinden çok fazla korkmazdı . Genellikle dostu kendine zarar verecek veya diğerlerine zarar verecek diye bir korku yaşardı . Ama şimdi onu gördüğünü düşündüğünde bile tüm tüyleri diken diken oluyordu ve hemen bir yere saklanmak istiyordu .
Ve hareket edememekten deli gibi korkuyordu . Çok garip bir korku olduğunun farkındaydı ama uzun süre hareketsiz kaldığını fark ettiğinde hemen ayağa kalkıyordu . Veya uyurken birden uyanıyor hemen bacaklarını hareket ettiriyordu .
Burada , bu dünyada olma amacı onlara yardım etmekti . Peçeteli Kadın'da bunu açıkça belli etmişti . Bazı şeyleri değiştirmek için buradaydı . Ve yardım etmesi gerekiyordu . Ama şu halde Remus'a nasıl yardım edeceği hakkında hiçbir fikri yoktu . Şuan deli gibi ağlamak istiyordu . Ve ne kadar ağlamamaya çalışsa da gözlerinden yaşlar süzülmeye , iç çekmeye başlamıştı bile .
Her zaman güçlü olmuştu ve şuan bu durumu bozamazdı . Ayağa kalkıp elinin tersiyle gözlerini hızlıca sildi ve derin bir nefes aldı . Yakında dolunay vardı , bu dolunay kardeşinin yanında olmak istiyordu . Yerden uzun bir dal parçası alıp ağacın kovuğundaki yumruya basmak için birkaç adım attı .
Gözleri ağacın kovuğundaki yarığa takıldı . Hala her bir saniyesini hatırlıyordu . Sirius'un kucağındaydı . Ağlıyordu . Yarıktan dışarıya çıkar çıkmaz soğuk hava yüzüne vurdu . Ağzının içinde kan tadı vardı . Gökyüzüne bakıyordu .
Farkında olmadan birkaç adım geriledi . Elini ağzına kapatırken titrek nefeslerle kendisine iyi olduğunu hatırlatmaya çalışıyordu . Ağlamasına hakim olmaya çalışırken yan tarafından gelen adım sesiyle döndü .
Remus gözleri dolu dolu kendisine büyük bir kahrolmuşlukla bakıyordu . Remus'un hala çok büyük bir vicdan azabı yaşadığını biliyordu . Her zaman ona belli ettirmemeye çalışmıştı . Çünkü belli ederse Remus'un hiçbir şey yokken yanına gelip dilediği özürlerin çok daha artacağını biliyordu . Ve şimdi Remus kendisini belki de en görmemesi gereken şekilde görmüştü .
Remus ise karşısındaki Balım'a baktıkça kendini parçalamak istiyordu . Kardeşi sırf kendisi yüzünden bu haldeydi . İğrenç olduğu için bu haldeydi . Balım'ın sırf kendisi görmesin diye birden toparlanmaya çalıştığını biliyordu .
Göz yaşlarını hızlıca silmiş seri adımlar ile kendisine doğru gelirken sanki hiç görmemiş gibi " Aylak ! Ne oldu ? Ben gelecektim akşam yemeği için . Neden geldin buraya kadar ? Hiç gerek yoktu . " dedi Balım .
Kızarmış gözleriyle kendisini Hogwarts'a doğru götürmek için koluna girecek olan kızdan hızla geriye kaçtı Remus . İğrenç biriydi ve Balım kendisine dokunmamalıydı bile .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mesmerized
FanfictionHepimiz Harry Potter'ı keyifle okuyup , izledik . Peki ya tıpkı bizim gibi olan biri kendini Rowling'in dünyasında bulursa ? Ve daha Karanlık güçler yükselmekteyken işleri bitirmeyi amaçlasaydı ? Harry Potter'ın doğumuna şahit olabilseydi ? Fazlal...