0.6

945 89 22
                                    

Alacakaranlık havada Görünmezlik Pelerin'in altındaki üç çocuk üşüyordu . Az önce arkadaşlarının dışarıya çıktığını görmüşlerdi ve peşine takılmışlardı . Soğuk içlerine işlerken temkinli bir noktadan takip ettikleri arkadaşlarına baktılar .

Sirius onun Yasak Orman'a doğru ilerlediğini fark etmişti . Sessizce " Nereye gidiyor ? " diye sordu . James dostu ile aynı düşünürken " Bilmiyorum . Azıcık hızlanalım . Yoksa gözden kaybedeceğiz . " dedi .

Adımlarını hızlandırırken Balım sessiz duruyordu . Kalbi deli gibi hızlı atıyordu . Endişesi yanındaki iki çocuğa bir şey olmasıydı . Kendisi zaten neyin geleceğini biliyordu . Asasını - ne kadar bir kurt adamı durduramayacak olsa da - sıkı sıkıya tutuyordu . Remus her ay yaşadığı ağrıları çekerken Şamarcı Söğüt'ün önünde durdu . Uzun bir dal parçası bulup ağaçtaki minik yumruya bastı .

Hareket eden dallar dururken arkasında yaprak hışırdaması sesi duydu . Döndüğü anda da üç dostunu gördü . Bunu istemiyordu . Dostluklarının mahvolmasını istemiyordu . Ama şimdi girmezlerse onlara zarar verebilirdi . Sirius merakla " Remus dostum . Neler oluyor ? " dedi .

Remus onu bırakacaklarından emindi . Gözleri doldu . Kendisinden nefret ediyordu . Neden böyle olmak zorundaydı ki ? Normal bir çocuk olsa ne olurdu ? Yanağından yaşlar süzülürken Hogwarts'a değen son güneş ışıklarına ve yükselmekte olan dolunaya baktı . James olduğu yerden bir adım öne çıktı . Arkadaşı ağlıyordu ve o dostunu böyle görmek istemiyordu .

" Dostum neler oluyorsa bize anlatabilirsin . " Remus kafasını üzüntü ile iki yana salladı . Yalvararak " Gidin ne olur . " diye acı içinde mırıldandı .

Kemiklerindeki acı her bir saniye artıyordu . Acı bir inilti koyarken Balım sanki hiçbir şeyden haberdar değilmişçesine bir gökyüzüne birde dostuna baktı . Remus onun anladığını o an fark etti . Balım James'in kolundan tutup geriye çekerken Remus'un gözlerinin içine baktı .

" Seni bekleyeceğiz kardeşim . "

Remus minnettar bir şekilde Balım'a baktı . Bekleyeceğini biliyordu . Ama ne tepki vereceklerini daha kestiremiyordu . Ağacın kovuğundaki yarıktan içeriye girdi ve gözden kayboldu .

Sirius Balım'ın bir şeyler bildiğinden şüphelenmişti . Gözleri ona ne olduğunu sorarken Balım " Hadi gelin ağaca çıkalım . Orada güvende oluruz . " dedi .

Yandaki uzun söğüte tırmanmaya başladı . James ve Sirius onu takip ederken dolunayın zirveye çıkması ile Remus'un haykırışları üçünün de kulaklarına doldu . James ve Sirius tabiki bunun dostlarının acı çığlıkları olduğunu bilmiyordu . Remus'un bağırışları Balım'ın içini deşerken bir ısıtma büyüsü yaptı . James " Neler oluyor ? " diyerek dakikalar öncesindeki sorusunu yeniledi . Balım bunu Remus'tan izinsiz söylememesi gerektiğini biliyordu . Yine de yukarıdaki ayı işaret etti . Sirius ve James hızla baktıklarında ayı gördüler .

Ikiside kısa bir düşünmenin sonucunda cevaba ulaşmıştı . Sirius şok ile " Kurtadam ! " dedi . James " Ooo ! " diyerek saçma bir tepki verirken Balım " Azıcık sessiz mi olsak ? Tüm Yasak Orman aleminin bunu bilmesine gerek yok . " dedi .

James ve Sirius kafalarının içinden parçaları birleştirdiler . Her ay dediği şekilde annesi hastalanmıyordu . Hastalanan kendiydi . Acı çekiyordu . Solgun yüzü buna bağlıydı .

Balım her ne kadar kitaplardan ikisininde Remus'u böyle sevdiğini bilse de " Onu bırakmayacağım . O benim dostum . Öyle ya da böyle . " dedi . James şu durumda bile sırıtırken " Mükemmel bir kurt olan arkadaşımızı tabiki bırakmayacağım . Çok havalı ! " dedi . Balım son dediğine gözlerini devirirken Sirius " Sanırım herhangi birşey dememe gerek yok . Bırakan yılan olsun ! " dedi . Onlarda sabaha kadar arkadaşlarını beklediler . Tek bir saniye uyumadan .

MesmerizedHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin