1.7

824 76 38
                                    

" Hadi gidiyoruz ! "

James , Remus ve Sirius merdivenlerden bağırarak inen kıza baktılar . Üçü de " Nereye ? " diye sorarken Balım üstündeki pantolonu çekiştirip " Panayıra gidiyoruz , kalkın . " dedi .

Balım üstünü düzeltmeyi bırakıp hala kendisine aval aval bakan oğlanlara " Hadi ! Euphamia ve Fleamont'tan izin aldım ben . Sizi gezmelere götürüyorum daha ne istiyorsunuz ? O minnak kıçlarınızı kaldırıp şöyle güzel bir şeyler giyinip gelin . " dedi heyecanla .

Hâlâ hareket etmediklerini görünce de kollarına yapıştığı gibi hepsini koltuktan kaldırdı . İttire ittire onları odalarına sokarken kendine bir göz attı . İspanyol paça koyu mavi kotu , tüllü üstünün diz kapaklarına kadar inen kolları , ayağındaki spor ayakkabı ve ikindi ışığının gözlerini acıtmaması için taktığı güneş gözlüğü ile gayet güzel gözüküyordu .

Ayakkabıları merdivende güzel sesler çıkartırken Fleamont' un ona bıraktığı anahtarı vestiyerden kaptı . Dışarıya çıktığında ise garaj kapısını büyük bir heyecanla açıp içerideki bebeğe baktı .

Açık mavi Dodge Challenger 1970 model üstü açık arabaya ağzından salyalar akıtarak bakıyordu . Babası ona araba kullanmayı öğretmişti . Ama böylesine ağır bir arabayı kullanabileceğinden emin değildi . Yinede onu kullanmayı öyle çok istiyordu ki . Kapıyı açıp arabaya bindi . Kontağı çevirdikten sonra ayağını debriyaja koydu . Saniyeler sonra ise garajdan çıkmıştı bile . Yanaklarını acıtan bir gülümseme ile arabadan inip garajın kapısını kapattı .

Arabaya yeniden binip sokaklar arasında tur atmaya başladı . Öyle zevk alıyordu ki . Birkaç gün önce Fleamont almasına rağmen pek kullanmadığı arabasından bahsetmişti . Dün ise ikisi garaja girip arabaya bakım yapmışlardı . Bir kaç gündür Sirius'un biraz kendine gelmesi için evden çıkmamışlardı . Ama Balım onun asıl eğlence ile kendine geleceğini biliyordu . Evin olduğu sokağa dönünce kapıdan çıkan üç oğlanı gördü . Hafif gaza abanarak hızla evin önüne vardı .

" Bırakayım mı yakışıklılar ? "

James kaşlarını çatıp " Babamın arabası ? Sen sürüyorsun ? " dedi .

" Yok ebem sürüyo Çatalak ! Hadi atlayın . Biliyorum çok havalıyım . " 

Remus öne James ve Sirius ise heyecanla arkaya oturdu . Balım gaza basarken bir yandan da Sirius eğilmiş öndeki radyo ile oynuyordu . Nasıl çalıştığını bilmediği için tüm tuşlara basıyordu . James onu T-shirtünden geriye çekip radyo ile uğraşmaya başladı . En sonunda Remus onu geriye itip bir şarkı açtı . Ama James yeniden eğilip şarkıyı son sese getirdi . Şimdi geçtikleri yollardaki insanlar onlara bakıyordu .

Ne güzel ! Ehliyeti olmadan araba kullanmak zaten tehlikeliydi , şimdi polisin de dikkatini çekmek çok saçma olurdu . Ama Balım bu konuya kafa yormaktan vazgeçmiş oturduğu yerde sallanarak araba kullanıyordu .

Balım arabayı park etmiş panayır  alanına gelmişlerdi . Balım karşısındaki manzara ile duraksadı . Kocaman bir dönmedolap , atlıkarınca , atış poligonu ve dahası . Ama en çok dikkatini çeken şey şeker dükkanları olmuştu .

Ağzına atacağı şekerlemelerin hayalini kurarken hülaylı bir halde " Şeker ... " diye mırıldandı . James Balım'ı duyup kahkahayı basarken Balım onu takmadan yavaş yavaş şekerciye yürümeye başladı . Remus uzaktaki silahlara gözünü dikmiş " Muggle silahları ne kadar da garip . " diye mırıldanıyordu . James onu kolundan kapmış " Hadi bakalım o zaman ! " demişti . " Sen de gelmek istermisin Patiayak ? "

Sirius gülerek satıcı adama ardı ardına bir şeyler sıralayan Balım'ı gösterdi . " Birinin şeker canavarına göz kulak olması gerek . Siz dolanın . "

MesmerizedHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin