Mesmerized

0.2

Balım aynı gün içerisinde iki defa baygınlık geçirmesi ile fazla yorgun düşmüştü . Uyanması zorlaşırken verdiği ilk tepki göz yaşları olmuştu . Bir rüya mı görüyordu , yoksa kafasındaki dönen herşey gerçek miydi ? İşte şuan cevaplarını alması gereken en büyük soru buydu . Göz yaşlarını silen parmaklar ona rahatlama hissi vermişti . Belki de bir rüyadan uyanmıştı ve annesi onun göz yaşlarını siliyordu .

İçinden bunun olmasını umarken gözlerini açtı . Gözleri bir kadını buldu . Yanı başında oturan . Keskin yüz hatlarına sahip , gözlerinin hemen önündeki dikdörtgen çerçeveli ince gözlük , kahverengi saçlarının arasındaki beyazların arkadaki sıkı bir topuzda toplandığı ve kafasına taktığı uzun sivri şapkası . Giyimi bir kraliyet ailesinden çıkmışçasına resmiydi .

Bakışlarındaki gibi omuzları dik , kaşları kalkıktı . Belli ki o da kendisi gibi şaşkındı . Yattığı yerde hızla dikilirken konuşması gerektiğini fark etti . İçinden bir ses ingilizce konuşmasını söylüyordu . Sesi titrekçe , anlaması belki biraz zor şekilde " M-merhaba . " dedi . Bir damla yaş yanaklarına süzülürken karşısındaki kadın " Merhaba . " diyerek ona karşılık verdi . Tahmin ettiği gibi ingilizce konuşuyordu . Aksanı keskindi . Ne yapması gerektiğini bilmezken kadın ona tanıdık gelmeye başlamıştı . Ürkmüştü , bu bir gerçekti . Yine de yattığı yerden doğruldu . Arkasına baktığında ise büyük bir koltukta yatmakta olduğunu gördü . Yanında oturan kadın ayağa kalkarken kendinden emin bir şekilde " Ben Minevra McGonagall . " dedi . Balım ona uzunca baktı .

" Şimdi Profesör Albus Dumbledore il- " derken onu kesen şey Balım'ın hızla ayağa kalkıp ona sarılışı olmuştu . Hayatında az sayıda kişi ona sarılmıştı . Açıkçası kollarını geri sarıp sarmaması gerektiğini de bilmiyordu . Ona sarılmakta olan ve göz yaşı döken minik bir kız vardı karşısında . Balım sırtındaki destek veren elleri hissettiğinde ağlaması ile titreyen dudaklarını durdurmaya çalıştı . Sesi boğuk " Profesör . " diyerek kollarını sıkılaştırdı .

Kafası karmakarışıktı . Önce büyü yapan biri , ardından Hagrid'e benzetiği adam ve şimdi de McGonagall olduğunu söyleyen biri . McGonagall onun filmlerde gördüğünden farklıydı . Şuanlık en çok gözüne batan ise genç olmasıydı . Onu bu yüzden ilk görüşte tanıyamamıştı .

Odanın kapısının ne zaman açıldığını ikisi de bilmiyordu . Kapının kenarında gülümseyerek ikisini  izleyen Albus Dumbledore'un ne zaman geldiğinden de haberleri yoktu . Albus Dumbledore büyük gülümsemesi ile " Minerva ? " dediğinde ikisininde bakışları kapıya döndü .

Uzun beyaz saçları ve sakalı , kemikli burnunun üstündeki yarım ay şeklindeki gözlüğü , en sevdiği mor cübbesi ve onu tamamlayan mor şapkası ile karşılarında duruyordu . Gülümsemesi büyürken " Tanışmanıza sevindim . Acaba kim olduğunu öğrenmemde bir sakınca var mı ? " diyerek elini Balım'a uzattı .

Balım ağzı açık karşısındaki Albus'a bakıyordu . Sadece ama sadece hayallerinde tanıştığı , çağının en güçlü büyücüsü tam karşısındaydı . Heyecanına yanında ki iki Profesör kat be katını eklerken içine bir şüphe düştü . Belki şuan karşılarında duruyor olabilirdi . Nasıl olduğunu sonra düşünecekti ama anlatması gereken şeyler olacaktı . Ve bu dünyada Çok Özlü İksir * , Biçim Değiştirme büyüleri ve birçok şekil değiştirmeye yarayan şeyler vardı . 

 ( *Çok Özlü İksir : Çok Özlü İksir içen kişiyi, iksirin içine katılan malzemeye göre başka bir kişiye döndürmekte. Bir nevi değişim geçiriyorsunuz . Yapılması zira zor olan bu iksiri tamamlamak için ise kılığına bürünecek kişinin bir vücut parçasına ihtiyacınız olur .)

Yerinde sinerken " Benim anlatmam için emin olmam lazım . " dedi . Albus Balım'ın davranışını doğru bulmuştu . Karanlık Lord kendine yandaşlar toplamaya başlamışken insanlar güvenmek için emin olmak istiyordu . Daha sakin bir ortam olması için Minerva " Ben dışarıya çıkacağım . Albus . " dedi ve başı ile Albus'a selam verip odadan çıktı .