0.1

1.7K 93 112
                                    

Kehribar gözler bir güne daha merhaba demişti . Yatağın içinde biraz daha oyalanırken annesinin ona seslendiğini duydu . Yataktan çıkarken ayaklarına üstüne koalalar olan terliğini giyindi . Terliği bayağa iyiydi . Seviyordu terliklerini . Yatağını düzeltmeden odasından çıktı . Hergün olduğu gibi dizini kapının kirişine vurmuştu . Eh ! Her zaman olan birşeydi bu . Mutfağa neşe ile girerken annesine arkadan sarıldı .

" Günaydın ! "

" Günaydın annem . Balım kendine bir çay dök kızım . "

Balım annesinden kollarını çekerken kendine bir bardak çay doldurdu . Masaya geçtiğinde de simidini yemeye başladı . Tek yemesinin sebebi tabiki kendisiydi . Haftasonu yatakta uyanık olsada yatmayı seviyordu . Bu onu bayağa iyi dinlendiriyordu . Annesi , babası ve ablası erken kalkardı . Haftasonu demek yatış demekti . Ne diye erken kalkılırdı ki ?

Hızla kahvaltısını yapan Balım bulaşıkları makineye yerleştirdi . Yaz ayının sıcağı onu yakarken göğüsüne gelen kabarık karamel saçlarını topladı . Oturma odasındaki anne ve babasına selam verdikten sonra ablasının odasına girdi . Fazla uzun bir ziyaret olmamıştı . Ablası ders çalıştığı bahanesi ile onu kovmuştu . Odasına geri dönüp pencereyi açtı . Ağustosun sonunda olmaları ile odasının içi hamam gibiydi . Odasındaki döner sandalyeye oturdu . Eline telefonunu alıp dolanırken sandalyeyi çevirdi . Birkaç videodur , mesajlara cevap vermedir derken sıkılmıştı . Sandalyeyi durdururken başı dönüyordu . Ne kadar düşeceğini bilse de yürümeye çalıştı . Sonu kıç üstü yere yapışmak olmuştu . Küçük çığlığı ile babası " Balım ? " diye seslenmişti . Elleri ile yerden destek alarak ayağa kalktı .

" Ben iyiyim ! Ölmedim . Koltuktan düştüm . Ama iyiyim . " Yatağına otururken içeriden " Tamam ! " sesi gelmişti . Odasının düzeninden sıkılmıştı . Birazdan annesine söylerdi . Güzel bir düzenleme yaparlardı . Büyük kitaplığında göz gezdirdi . Çoğu kişiye o kadar büyük gelmeyebilirdi . Kitaplığı büyük yapan kitaplardı . Kitaplara olan sevgisi , içindeki karakterlere hayranlığıydı . Bir etken de en üst rafta duran birkaç Harry Potter eşyasından olabilirdi . Ayağa kalkarken eşyalarına göz gezdirdi . Eline Sirius Black'ın asasını alırken önündeki ayıcığa büyüler göndermeye başlamıştı . Tabiki de ayıcığa hiçbir etkisi olmazken " Avada Kedavra ! " * diye bağırdı .

(*Avada Kedavra: Kişiyi doğrudan öldüren tek lanettir ve karşı büyüsü yoktur. Uygulanması yasak olan ve cezası çok ağır olan 3 Affedilmez Lanetten biridir .)

Ayıcık aynı şekilde dururken ona öldü izlenimi vermesi için ayağıyla onu devirdi . Gülerek asayı yerine bırakırken kitaplarda elini gezdirdi . Felsefe Taşı'nı eline alırken gülüşünü devam ettirdi . Filmleri izledikten hemen sonra kitapları almıştı . Ilk kitabı da 2 gün içinde bitirmişti . O kitap okumayı Harry Potter ile sevmişti . Belki bir daha başlayabilirdi . En azından canı sıkılınca okurdu . Elinden kitabı bırakıp müzik çaları aldı . Altındaki yeri bolca çevirip eski yerine bırakırken Hedwig's Theme odayı doldurdu . Bıraktığı kitabı geri alırken sırt üstü yatağa uzandı .

Kapağı açtıktan sonra Sağ Kalan Çocuk bölümü ile karşılaşmayı beklerken onu karşılayan kocaman boş bir sayfaydı . Kitabı kapatıp birkez daha kapağına baktığında Harry , Ron ve Hermione'nin yan yana durduğu ve Hagrid'in de bulunduğu , ağırlık ile mor tonlarına sahip olan kapak ile karşılaştı . Kaşları çatılırken sessizce " Peki ... " diye mırıldandı . Sayfaları baştan sona çevirirken ortadaki kalınlığı fark etti . Direk o sayfayı açtığında da bir mektup ile karşılaştı . Hogwarts Mektubu . Gözleri kitaplığına giderken Harry'nin mektubunun hala rafta olması onu şaşırtmıştı . Içinde bir yerlerde kitabın kapağı aynı olan bir defter olduğunu düşünmüştü . Ama mektup bu hipotezi yalanlar şekildeydi . Mektubu çıkarırken üstündeki isme baktı . Kendi ismi yazıyordu . Mektubu sayfaların arasından çekti . Evinin adresinden tut şuan olduğu yere dahil hepsi mektupta yazıyordu .

Zarar gelmemesi için özen göstererek açtığı mührün ardından elini mektubun içine soktu . İki üç sesinden biri içindekilere bakmasını söylerken diğeri ailesine seslenmesini söylüyordu . İkinciyi dinleyerek " Ann- " seslenirken şakaklarındaki büyük acı ile gözleri kapandı . Tek hissettiği kulaklarına dolan melodiydi . O da kayboldu .

◇◇◇◇◇◇◇◇◇◇◇◇◇◇◇◇◇◇◇

Bilinci yavaşça yerine gelen Balım'ın ilk hissettiği seslerdi . Boğuk ve kesik bir şekilde kulağına dolan sesler . Yavaşça gözlerini araladığında gökyüzü ile karşılaştı . Eve ne olmuştu ? Diğer duyuları yerine gelirken sırtını yerden kaldırdı . Ne oluyordu ? Neredeydi ? Etrafına baktığında tepesinde insanların toplandığını gördü . Sert taş zeminde yatıyordu . Bir meydandaydı . Etrafta dükkanlar vardı . İnsanların giyimleri neden böyleydi . 70'ler . Tamam Balım vintage seviyordu ama beden tüm insanlar böyle giyiniyordu ? Bunun açıklaması neydi ? Tepesinde dikilen insanlara baktı .

Aralarından bir kadın " Are you okay ? Where is your family ? Kid ? ( İyi misin ? Ailen nerede ? Ufaklık ? ) " dedi . Balım hızla ayağa kalkarken " Ne oluyor ya ! " dedi . Neden insanlar ingilizce konuşuyordu ? Türkiye'nin ortasında . İnsanlar ona garip bir şekilde bakmaya devam ediyordu . Düzgün giyinimli bir adama dönüp " Telefonunuzu alabilirmiyim ? " diye sordu . Evet , şuan fazla korkmuş , heyecanlanmış ve şaşkın olsa da mantıklı bir soru sormuştu . Hiç olmazsa türkçe cevap bekliyordu , ingilizce değil .

" Kid ? ( Ufaklık ? ) "

Balım bir kez daha ingilizce cevap almanın şoku ile birkaç adım geriye gitti . Beyini hızla oradan ayrılması gerektiğini fısıldarken onu dinledi . Meydandan koşarak çıkarken kalabalık bir sokağa girdi . İnsanlar ingilizce konuşuyordu , tabelalar ingilizceydi . Ana dili ingilizce olan bir yerde miydi ? Az önce Türkiye'de yatağındaydı . Üstünde hala pijamaları vardı . Artı olarak kısalmış gibiydi . Üstündekiler ona büyük geliyordu . Hızlı nefeslerini , titreyen ellerini ve dolan gözlerini sakin tutmaya çalışıyordu . Aklında deli gibi dolaşan düşüncelerden kurtulmaya çalıştı . Sabit bir noktada durmadan sürekli hareket eden gözleri ile etrafa bakıyordu . Gözüne tanıdık bir yer ulaştı . Bilmediği bir yerde bir yer nasıl tanıdık gelebilirdi ki ? Sorgulamadı . İçeriye girdiğinde sorgulamaya başladı . Bir bar neden ona tanıdık gelmişti ki ? Etrafta göz gezdirirken birde tanıdık bir sima seçmişti gözleri . Hızla adama yaklaştı . Onu omuzundan dürttü . Adam ona döndüğünde ne diyeceğini bilemedi .

" May I help you? ( Size nasıl yardım edebilirim ? ) " Balım aldığı soru ile derin bir nefes aldı . Belki de artık ingilizce konuşması gerekiyordu . Onu bu yaz ingilizce kursuna gönderen ailesine teşekkür etti .

" Ben ... Ben neredeyim ? " Adamın bakışları yumuşarken " Evlat ailen nerede ? Bana soyadını söylersen yardımcı olabileceğime eminim " dedi . Soyadı ? Soyadı neyi çözecekti ? Titreme ellerinden vücuduna geçerken adam eli ile sandalyeyi gösterdi . Balım' a yardımcı olarak onu oturttuğunda " Evlat birileri sana zarar mı verdi ? " diye sordu . Balım hızla kafasını iki yana salladı . Konuşamıyordu . Şoka girmişti . Neler oluyordu hiç bir şekilde çözememişti . Adam cebinden asasını çıkardı . Bir bardak suyu kendine çekerken Balım gördüğü ile " Aman Allah'ım !  " diye bağırdı . Gözleri şok ile açılmışken ikinci bir bomba üstüne düştü . Karşısındaki kişinin o olduğundan emin olduğu saniyede " Hagrid ? " sesi çıktı titreyen dudaklarının arasından . Sonrası karanlık .

◇◇◇◇◇◇◇◇◇◇◇◇◇◇◇◇◇◇◇

Selam ! Günün nasıl geçiyor ?

Evet sanırım şuan biraz heyecanlıyım . Bölümde yazım hataları varsa mazur  gör . 

Biraz kısa gelmiş olabilir lakin ilerleyen bölümler bir hayli uzun . Yorum bırakıp vote atarsan beni bir hayli mutlu edersin .

Dombili Baykuş büyülü günler geçirmeni diler ;)  

MesmerizedHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin