-Jimin açısı:
"Hyung, canım yanıyor." dedi Jungkook gözlerinin kenarlarından yaşlar süzülürken. "İ-ihtiyacım var buna. Yoksa öleceğim."
"Asıl bunu alırsan öleceksin Jungkook. Kaç gündür nelerle uğraştığımızı unuttun mu şimdiden?"
"Başka hiçbir şey acıyı dindirmiyor." dedi biraz daha sakin bir yüzle bana bakarken. "Kendimi yetersiz hissediyorum."
"Saçmalama, sen grubun ası değil misin? Başka bir nedeni olabilir mi bunun?" diye sordum üzerinden kalkarken. Bir şey demeden doğrulup sırtını duvara yasladı. "Geçen gün odanda bir kız vardı, onunla ne oldu?"
Bir an boş boş yüzüme baktı, sonra hatırlamış olacak ki başını iki yana salladı. "Yüzünü bile hatırlamıyorum, kafam güzeldi."
"İçtin mi bunlardan?" elimdeki küçük torbayı havaya kaldırıp salladım.
"İçemedim."
"İyi, başka bir şey buluruz. Bu değil."
Jungkook cebinden dikdörtgen bir kutu çıkarıp açtı, onun ne olduğunu anlamam birkaç saniyemi aldı. "Yah.. sigara mı?"
"Hangisini içmemi tercih edersin?" diye sordu başını çevirip.
Yenilgiyi kabul edip sigarayı yakmasına karışmadım. "Bana da ver."
"Sana da mı vereyim?" alaycı bir şekilde güldü. Eski duygusuz haline geri dönmüştü şimdi. "Sen böyle şeyler kullanmazsın."
"Sen içiyorsan ben de içiyorum." elindekini aldım ve çakmağıyla yaktım. Duman ciğerlerime dolarken boğulduğumu hissederek öksürdüm. O ise içine çektiği dumanı üflerken gayet rahat görünüyordu.
"Kilo aldığını söylemiş miydim?" diye sordu sigara ağzındayken. Gözlerimi devirdim.
"Sadece bin defa falan."
"İyi, bin bir olsun o zaman. Kilo almışsın."
***
Bir iki gündür Jungkook ve Taehyung'ı yanımdan ayırmıyordum. Bir sorunu daha kaldıracak halim kalmamıştı bu nedenle nereye gidersek gidelim ya peşlerine takılıyordum ya da kendimle beraber sürüklüyordum. Jungkook pek iyi bir modda değildi, sürekli sarkastik yorumlar yapıyor ve günde 8 öğün falan yemek yiyordu. Tae ise Jungkook'un rahatsız edici alaylarına maruz kalmakla başa çıkmaya çalışıyordu. Sanki neşesini kaybetmişti.
Diğerlerine Jungkook'a tam olarak ne olduğundan bahsetmemiştik, sadece menejer, Taehyung ve ben biliyorduk. Onlara söylersek endişelenebilirlerdi ve bu konuya ne kadar az kişiyi dahil edersek o kadar iyiydi.
Bir de yapmam gereken bir konuşma vardı ancak onu sürekli erteliyordum... daha ne kadar erteleyebileceğimden emin değildim ancak denizin kenarında otururken Mina'nın yanımıza gelmesiyle bunun çok sürmeyeceğini anlamış oldum.
***
-Mina açısı:
"Selam..." diye mırıldandım denizin kenarında oturan üçlüye yaklaşıp. Kampın son günüydü ve artık daha fazla dayanamıyordum. Davranışlarının sebebini öğrenmem lazımdı özellikle de Jimin'in.
"Selam." dedi Tae elini sallayarak. Jimin başını eğmekle yetinirken Jungkook hareket dahi etmemişti. Şezlongta uzanmış ve güneş gözlüğü de gözlerinde olduğundan uyumuş olabileceğini düşündüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ERKEK OYUNU (BTS) Maknae Line
Fanfiction3 hikayeniin ilkidir. İkinci hikaye Bias mı İdol mü ve üçüncü hikaye Milyonda Bir Kız'dır. Mina bir gün bir kaza sonucu idol seçmelerine katılır. Ancak idol seçmeleri bir erkek grubu içindir. BTS grubu. Mina erkek kılığında grubun içinde kimliğini g...