"Jimin mi?" kolyemi açıp içindeki küçük çocuğun fotoğrafına baktım. "Emin misin?"
"Busan'a beraber gitmiştik Jimin'le, ailesinin evindeyken annesi fotoğraf albümlerini göstermişti."diye mırıldandı Jungkook. "Aynı fotoğrafı albümde görmüştüm."
"Jimin'e söylemedin değil mi?" diye sordum panikle. Onu bir de bu durumla rahatsız etmeme gerek yoktu.
"Sana söylemekte dahi tereddüt ettim." diye mırıldanıp elini saçlarından geçirdi. "Ama bilmen gerekiyordu."
Başımı salladım. "Teşekkür ederim Jungkook. Bu arada sen iyi misin? Nasıl gidiyor yani.. olanlardan sonra?"
İç çekti. "İyiyim aslında. O zamandan beri psikoloğa gidiyorum. Biraz daha berrak görebiliyorum yaşadıklarımı. " gülümsedi. "İki gün sonra annem gelecek biliyor musun?"
"Gerçekten mi?" gülümsedim. "Yurda mı gelecek?"
"Evet... psikolog onu görmemin iyi olacağını söyleyince şirket çağırmaya karar verdi. Provalar çok yoğun olacak ama en azından ara sıra görebileceğim onu."
"Nerede kalacağı belli mi peki?"
"Normalde ilk gelişinde benim odam boş olduğu için burada kalmıştı ama başka bir yer hazırlayacaklardır sanırım."
"Annen burada kalsa iyi olur bence. Ben hyunglarla konuşup yatacak başka bir yer bulmaya çalışırım. Salonda da yatabilirim aslında."
"Böyle bir şeye gerek yok Mina." dedi uzanıp elimi tutarak.
"Ama bunu senin için yapmak istiyorum. Kendimi daha iyi hissedeceğim, bana izin vermelisin bence." karanlıkta birbirimizin yüzünü tam göremesek de hafif gülümsemelerini seçebiliyordum.
"Bakarız." diye mırıldandı. "Bu arada hyung diyip duruyorsun çok komik geliyor kulağıma."
"Oppa mı diyeyim? Hobi oppa, Yoongi oppa, Namjoon oppa."
Güldü. "Yoo, oppa da deme." küçük bir sessizlik oldu. "Mina, sana bir şey soracağım. "
"Sor." ne soracağını merak etmiştim.
"Seni bir kere düzgün öpebilir miyim?"
Böyle bir şey sormasını beklemediğimden ne diyeceğimi bilemiyordum. "Jungkook, ben sizinle bu kadar yakın olmamam gerektiğini düşünüyorum." diye mırıldandım.
"Biliyorum. Ama ne zaman öpüşsek hep bir öfke patlamasından ya da krizden kaynaklandı. Hislerimin ne olduğunu anlayamıyorum bu nedenle. Bir kere düzgünce öperek içimden ne geçtiğini anlamak isterdim."
Başımı iki yana salladım. "Üzgünüm Jungkook. Böyle bir risk almak istemiyorum."
"Bana aşık olduğunu hissetmekten mi korkuyorsun?"
"Bilmiyorum... ama şu an doğru bir zaman değil."
****
"Mina!" Taehyung'la küçük bir alışverişe çıkmıştık bugün. Nedense benim onunla gitmemi istemişti. Yine neşesi yerine gelmiş gibi görünüyordu. "Bak bunu büyükanneme almak istiyorum. Sence sever mi?" küçük bir cilt bakım setini göstererek ellerini çırpmıştı. Mağazadaki herkesin gözünün bize dönmeye başlamasıyla Taehyung'un ellerini tutuarak durdurdum. Evet kafasında şapka, ağzında maske ve gözlerinde gözlük vardı ancak sesi de tanınabilirdi değil mi?
"Sakin ol, bakayım gösterdiğin şeye." gösterdiği seti inceledim. Oldukça yüksek fiyat bandında markalardı elbette. Taehyung'un marka takıntısı olduğunu anlamak zor değildi. Özellikle Gucci'yi çok seviyordu. "Büyükanneni tanımıyorum ama Koreli kadınlar genelde cilt bakım ürünlerini sever." gülümsedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ERKEK OYUNU (BTS) Maknae Line
Fanfiction3 hikayeniin ilkidir. İkinci hikaye Bias mı İdol mü ve üçüncü hikaye Milyonda Bir Kız'dır. Mina bir gün bir kaza sonucu idol seçmelerine katılır. Ancak idol seçmeleri bir erkek grubu içindir. BTS grubu. Mina erkek kılığında grubun içinde kimliğini g...