Bölüm 5

1K 47 17
                                    


Jimin'in beni bir anda öpüp gitmesinden sonra kendimi ancak toparlayabilmiştim. Müzik sesini duyabiliyordum, karanlıktan çıkıp sahnenin arkasına doğru yürüdüm. Çocuklar performanslarına devam ediyorlardı.

Beni nasıl bir anda öpüp gidebilirdi? Aklından ne geçiyordu böyle?

Sahnede ne kadar da güzel görünüyordu... aptal. Resmen yarım saattir karanlıkta donmuş gibi oturmuştum. Az sonra performans arası verildi ve üyeler koşarak içeri girdi. Terli ve yorgun görünüyorlardı, çalışanlar bazılarına oksijen veriyordu. Gerçekten bu tempoya çok iyi dayanıyorlardı.

"Mina, bunu Jimin'e götürür müsün? Beni arkadan çağırdılar." set çalışanlarından biri elime bir pervane tutuşturup koşarak uzaklaştı. Neden sürekli Jimin'in uşağı oluyordum?

Mecburen dediği gibi Jimin'in yanına gittim. Deyim yerindeyse merdivenlerde oturduğu yere yığılmıştı.

"Pervane getirdim." dedim ama elini sallamakla yetindi, gözünü bile açmamıştı ve nefes almakta zorlanıyor gibi görünüyordu. "İyi misin?"

Yanına çöküp bileğini tuttum, nabzı aşırı hızlı atıyordu. Yine dün akşam olduğu gibi düşüp bayılır mıydı ki? Elimdeki pervaneyi açıp yüzüne tuttum. Bunun işe yaradığına cidden eminler miydi acaba?

 Bunun işe yaradığına cidden eminler miydi acaba?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Oksijen..." diye mırıldandı.

"Bakar mısınız? Sanırım Jimin'in de oksijene ihtiyacı var." diye seslendim ekibe. Neden istemek için bu kadar geç kalmıştı ki?

Ekipten biri koşup elindeki oksijeni Jimin'e uzattı. Jimin, deyim yerindeyse sürünerek doğruldu ve tüpe ağzını dayadı. Bir nefes aldıktan sonra geri çekildi. "Jungkook'a verdiniz mi? Ona verin."

Ayağa kalkıp Jungkook'a doğru yürüdü ve tüpü o tarafa uzattırdı.

"Kendinizi fazla zorlamıyor musunuz?" diye sordum arkalarından giderek.

Bana göz kenarından bir bakış attıktan sonra yürümeye devam etti.

"Jimin?"

"Giyinip tekrar sahneye çıkmamız gerekiyor." diyerek beni başından savdı.

Bunun üzerine olduğum yerde durdum. Neden peşinden gidip onunla konuşmaya çalışıyordum? 

"Noona."

Sağımdan gelen sese doğru döndüm. Noona(abla) mı? "Sana Noona diyebilirim değil mi?"

Jungkook yorgun bir suratla gülümsedi.

"Bir şey mi lazım?" diye sordum birkaç adım yaklaşıp. Neden hala burdayım? Bu benim işim değil.

"Makyaj tazeleyin." diye seslendiğini duydum Bayan Kim'in. Pekala belki de benim işimdi. Kemerimdeki pudra ve paleti çıkarıp Jungkook'a yöneldim. Bir de peçete bulup terini aldım.

ERKEK OYUNU  (BTS) Maknae LineHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin