Bölüm 28

582 42 9
                                    


-Taehyung Açısı:

10 ay önce

Salona giren utangaç çocuk beni şaşırtmıştı. İncecikti ve boyu kısaydı. Üzerinde en az üç beden büyük duran kıyafetleri bile inceliğini pek gizleyemiyordu. Adının Minoh olduğunu söyleyip tüm üyelerle tanıştığında çok belli etmeden onu izliyordum. Jimin'in sinirlenip odadan çıkması bile yüzünün asılmasına neden olmuş gibiydi. Jimin Jin'in gidişini kabullenemiyor ve yeni gelen kişiyi istemiyordu.

Ben de Jin'in ayrılmasını istemiyordum ve yeni bir üye istemiyordum ancak bunda çocuğun bir suçu yoktu. O sadece hepimiz gibi hayalini takip edip şansını denemiş ve seçmelere katılmıştı. O olmasa bile başkası seçilecekti zaten. Çocuk gözlerini kaçırıyordu ancak bunun utangaçlıktan mı kaynaklandığından emin değildim. Jungkook'la oda arkadaşı olmuş ve salondan beraber ayrılmışlardı. Giderken arkasından bakmaya devam ettim. Garipti... 

Bir iki gün sonra beraber salonda oturuyorduk. Odada sadece ikimiz vardık. 

"Alışabildin mi?" diye sordum gülümseyerek. "Buraya."

O da gülümsedi. Kısılan badem şeklindeki kahverengi gözleri ve gülümsediğinde burnuna değen üst dudağı tatlı görünüyordu. Gözlerinde lens olduğunu fark edebiliyordum ama demek ki bu şekilde rahat ediyordu.

"Alıştım, herkes çok iyi." dedi. "Sadece Jimin'le pek anlaşamıyoruz."

"Onun derdi seninle değil. Jin gidiyor diye üzülüyor." dedim teselli vermek isteyerek.

"Biliyorum." tekrar gülümsedi. "Keşke yapabileceğim bir şey olsaydı."

"Sana bağlı bir şey değil ki." tekrar gülümseyerek telefonumu açtım ve ona yaklaşıp ekranı gösterdim. "Bak bu Jimin'in gruba ilk girdiğindeki hali. O kadar içine kapanık ve tombikti ki... son katılan olduğu için kendini dışlanmış hissediyordu. "

"Bu Jimin mi?" yüzü oldukça şaşkın görünüyordu. "Sen söylemesen tanıyamazdım. Gerçi gözleri aynı ama şu an çok zayıf ve teni beyaz."

"Hiçbirimiz şu an olduğumuz gibi görünerek başlamadık." dedim birkaç fotoğraf kaydırıp kendimi bularak. "Bak gördün mü?"

"Sen de aşırı zayıfmışsın."

"Bir süre aç gezdik çıkış yapmadan önce. Ama şans yüzümüze güldü."

"Çünkü çok yeteneklisiniz." diye mırıldandı ve başını kaldırıp gözlerimin içine baktı. "Aslında gruba alınmadan önce sizi pek izlememiştim. Bu nedenle fazla abartılan bir grup olduğunuzu düşünüyordum." özür diler gibi baktı. "Ancak hepinizin ne kadar yetenekli olduğunu yavaştan anlamaya başladım."

"Ben de senin seçmelerdeki videonu izledim. Oldukça iyi bir dansçısın." dedim samimi bir şekilde. Pembe dudakları kıvrılarak tekrar gülümsedi. O çok güzeldi... acaba gerçekten erkeklerden mi hoşlanmaya başlamıştım? Birkaç ay önce de Jimin'le biraz yakınlaşmıştık ama onu sarhoşluğun etkisine vermiştim. Şu an Jimin'e baktığımda ona bir şey hissetmiyordum. Ancak bu çocuğu gördüğümden beri kalbim tekliyordu sanki.

***

Konser günü makyaj odasına girdiğimde o kadar insanın arasında resmen parladığını düşündüğüm kızı görmüştüm. Kumral uzun saçları beline doğru akıyor, badem şeklindeki mavi gözleri gülümsediğinde kısılıyordu. Jungkook'un makyajına verildiğinde biraz hayal kırıklığına uğradım. Onunla tanışmak istemiştim. Kızın Jungkook ve Jimin'le olan yakınlığını fark etmemek mümkün değildi. Jimin'in sınıf arkadaşı olduğunu öğrendiğimde okula ara verdiğim için hafif pişman olmuştum. Bu yıl sadece sınavlara girecek ve dersleri özel öğretmenden alacaktım. Böyle yapmamızın nedeni şirketin vokal derslerime ağırlık vermek istemesinin yanı sıra benim okula gitmek istemememdi. Okulda ünüm çok iyi değildi doğrusu... biraz fazla insanla flört etmiş ve çıkmış olabilirdim...

ERKEK OYUNU  (BTS) Maknae LineHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin