Düzenlendi
***
Bir çocuk: onu koruması gereken yegane kişi tarafından terk edildiğini anladığında, önce ağlar sonra hırçınlaşır ve nihayetinde, kabullenirdi. 'Baba' kelimesinin sadece birer heceden ibaret olduğunu bilmek; insanın ruhunu öyle derin yerlerden acıtırdı ki, bazen acının sahibi bile varla yok arası kesiğin yerini bilmezdi. Ben, bunların hiçbirini yapmamıştım. Ağlamamış, öfkelenmemiş ve hiç kabullenmemiştim. Babamın bizi bıraktığını öğrendiğim gün, hayatım bir buzulun içinde donmak üzere terk edilmişti. Unutkandım; isimleri, yüzleri ve anıları yavaş yavaş silerdim ama bir tanesi hep benimleydi, hiç gitmemişti...
Minik kollarımı annemin ince boynuna dolayıp, ağlamayı bile reddettiğim günü unutamıyordum.Babam, beni kalacak kadar sevmemişti...
Babam, beni sevmediyse hangi adam severdi? Çirkin miydim? Yaramaz mıydım? Ağlar mıydım?Bu yüzden mi gitmişti? Annem; hep çok uslu olduğumu, onu hiç üzmediğimi söylerdi. Annem bir yalancı mıydı? Babam da onun gördüğü gibi görememiş miydi beni? Babamın gidişinden kalan kesikleri, annemin sevgisinden ördüğüm yara bandı ile kapatmak istedim.
Çok uzun bir süre de başardım bunu; bana ilgi gösteren her erkeğin kollarına koşmaktan alı koydum kendimi. Bir erkek tarafından onaylanmaya ya da koşulsuzca sevilmeye ihtiyaç duymadığım yalanı ile büyüttüm ruhumu. Zihnimin zehirli sarmaşıkları, kalp denilen yere kök salarken hiç haberdar olamadım kendimden. Okuldaki oğlanlar, çok güzel olduğumu söyleyip duruyordu. Bana çiçekler alıyor, aşık olduklarını iddia ediyorlardı. Küçük Doğa'nın tüm hayalleri gerçekleşmişti. Güzeldik, sevilesiydik ama en önemlisi dikkat çekiciydik. Herkes etrafımızda pervane oluyordu, tüm şüpheler uçup gitmişti. Lisedeki popüler Doğa, çok mutluydu ve ona ilgi gösteren oğlanlardan birine fena halde tutulmuştu. İsmi Doğukan'dı. Bana, kendimi dünyanın en güzel kızıymışım gibi hissettiriyor; diğer oğlanlardan daha olgun davranıp bir bebekmişim gibi benimle ilgileniyordu. Dünya üzerindeki en mutlu insandım. Annemden gizlice evden kaçıp onunla buluşuyor; kızlarla okuduğumuz romanlardaki gibi bir aşk yaşıyordum. Hayat çok güzeldi, ben sevilesi bir kızdım. Ta ki her şey çokta güzel olmayana dek...Kendimi kör kütük sarhoş bir şekilde karakolda bulmam fazla sürmemişti, polisler Doğukan'ın bir uyuşturucu satıcısı ve kullanıcısı olduğunu söylüyorlardı. Annem, kocaman bir avukat ordusu ile polis merkezini basmış; Alin ise Doğukan'ın okuldan tanıdığımız arkadaşlarını hırpalamaya başlamıştı.
Kendimi inandırdığım peri masalı, hiç var olmamıştı. Doğukan; babasından isteyemediği parayı benden almaya başlamış, benim ilgi açlığı çeken ruhumu da sahte bir aşkla kandırmıştı. Bir kez daha sevilmemiştim. Annem, bir kez daha tüm şefkati ve sevgisi ile yaralarımı kapatmıştı. Yeni başladığım terapistim, her şeyin tekrardan yoluna gireceğini söylüyordu. Uzun bir süre boyunca ona inanamadım ama günün birinde, çok büyük uğraşlar sonucunda her şey gerçekten de yoluna girmişti...'Bazı kayıplar, yas tutmamızı istemez. İçimize öyle bir işlerler ki orada olduklarını, kararlarımızın onlar tarafından verildiğini bile fark edemeyiz. Bu çok doğal, hepimizin başına gelebilir.' dedi nazik, anlayışlı bir ses. Sanki beynimin içindeki tahtakurularını biliyordu.
'Hissettiklerim, bir ilüzyon muydu?' dedim, ağlamaklı bir sesle.
'Hayır, hissettiklerin bir ilüzyon değildi. Sadece-...'
'Gördüğüm onay ve sevgiden dolayı kör olmuştum.'
Avucumun içindeki buruşmuş kartvizite yenilgi dolu bir bakış attım. Bir yabancı, karnımın içindeki kelebekleri taptaze bir umutla uyandırmış çekici bir adamın teklifi; beni geçmişin tozlu raflarına hapsetmişti. Yeni bir kreasyon için oturduğum çalışma masamda, hayatımda iki kez gördüğüm Cem Karakum'un çizimleri ile karşılaşmak bana iyi gelmemişti. En son kendimi böyle hissettiğimde paramparça bir halde, soğuk bir sorgu odasında oturuyordum. Aynı hataları, kendimi sorgusuz sualsiz bırakmayı tekrar yapamazdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Suçlu Hazlar (TAMAMLANDI)
General Fiction"Seni hiç sevmedim, sevmiyorum ve sevmeyeceğim." Aptal kalbim, gerçekleri haykıran zihnime ayak uydurduğunda dizlerimin bağı çözülüvermişti, dengemi sağlamak için kendimi duvara yaslarken kalbimin atışlarına dayanamaz haldeydim. Beni öldürmeye yemin...