Herkese Merhabalarrr 🌸✨
Evet biliyorum, normalden birazcık daha uzun sürdü bölümün gelmesi ve bunun için gerçekten üzgünüm :(
Şu okul dönemini bir bitiremedim gitti. Valla yapıştı kaldı ya 😭
Bütlerle mi uğraşayım, bir anda kendini belli eden yirmilik diş ağrısıyla mı uğraşayım şaşırdım e tabi bu arada da bölüm aksadı. (Her hafta bölüm atacağım ve bu yaz yeni bir kitap yazacağım diyince de ben ya gerçekten...)
Neyse ki şimdi daha iyiyim, sınavım da bu hafta ve umuyorum ki bu haftadan sonra özgür bir insan olacağım 🙃.
Daha fazla konuşup, sizleri sıkmak istemem ama gitmeden önce sınırı geçtiğiniz için çok teşekkür ederim demeyi de unutmuyorum💖.Sınırımız 35 oy oluyor, keyifli okumalar...
***
DOĞA GİTTİKTEN 6 AY SONRA...
Benim gibilerin, kalpleri olmayanların, acıyı hissetmeyeceğine inanmak hep en kolayıydı. Çok küçükken inandırılmıştım bir şeylere. Başkaları gibi olamayacağıma, sevemeyeceğime, değer veremeyeceğime inandırılmıştım...Zihnime kazınanları bir dine taparcasına takip ettiğimde, kendimi Doğa'nın karşısında buluverdim. Onu bana inançlarım getirmişti. Ve aynı inançlar, varlığını hayatımdan silmişti. O gitmişti ve ben, ayağa kalkıp peşinden gidememiştim. Doğa yoktu. Renkler yoktu. Renklerin olmadığı yerde sesler olurdu. Zihnimdeki anılar konuşurdu, canavarlar gün yüzüne çıkardı. Ve belki de ben, kaybolurdum. Bir bağımlıydım. Aşağıladığım küçük erkek kardeşim gibi bir bağımlıydım ama kokaine ya da esrara değil.
Bir kadına bağımlıydım...
Tıpkı söz verdiği gibi kaçmıştı benden. Renklerle süslediği hayatıma kattığı kalbimi aldığını bilmeden terk etti bu şehri. O gitti, ben kaldım... Ve her geride kalmış insan gibi onunla kendime bir kadeh daha viski doldurdum. O burada değildi ama evimdeki, kalbimdeki, yeri hep baki kalacaktı. Masada her sabah servisi açılacaktı, odamda bıraktığı eşyaları öldüğüm güne dek varlığını koruyacaktı. Beni acınası bir adam haline getirmişti ve bunu yaptığından haberdar bile değildi. Çünkü ben onun için hissiz bir canavardım. Ve Doğa, çok haklıydı. Ben tam da düşündüğü gibi bir adamdım. Onu kabuslarına hapseden, kanatlarını kopartıp alan kişiydim. Kötüydüm, acımasızdım, kalpsizdim...
Aşıktım.
Kimselere olmayan kalbim, ona vardı. Ben vardım işte. Kendimden ödünler verecek kadar vardım, peşinden gidecek kadar vardım... Verebileceklerimin, ruhumun yoksunluğundan haberdardım. Etrafımdaki herkes bunu sürekli söyleyip dururken nasıl habersiz kalabilirdim ki?
Onun hak ettiğinden çok daha azı olduğumu biliyordum. Ben, şekilsiz bir çakıl taşıydım. O ise göz kamaştıran bir zümrüttü. İşte bizim hikayemizin gerçekliği buydu. Kadere karşı çıkmanın cezasını ödüyordum. Akıllı birisi sınırını bilirdi. Aklı selim birisi yıkımın, kaosun peşinden koşmazdı.
Neyse ki ben, tescilli bir deliydim.
Kendimi kapattığım galeri odası, kapıdan gelen hafif bir çıtırdamayla tüm sükunetini kaybetti. Çok geçmeden Cihan ve Akın'ı gördüm. Ellerinde taşıdıkları dosyalara ve alkol şişelerine bakılırsa bu akşamı yalnız geçiremeyecektim. Artık eskisinden de daha az konuşuyordum. Alphan Vargın'la olan kanlı hesaplaşmamız, bir devri kapatmıştı. Doğa için doldurduğum kadehi de kafaya dikmiş ve sessizce misafirlerimin iki yanıma oturmasını seyretmiştim. Artık üçümüz de milyonlarca dolarlık bir sanat eserinin dibinde, yerde, oturuyorduk.
"Saatlerdir sesin çıkmıyor," Cihan'ın endişeyle karışmış merakı yankılandı, yarı çıplak duvarlarda. Aylar önceki adam değildi. Yokluğumda legal işlerin tüm yükü onun omuzlarındaydı ve Cihan şaşırtıcı bir şekilde kendine çeki düzen vermişti. Hiçbir şey söylemeden içkimden başka bir yudum aldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Suçlu Hazlar (TAMAMLANDI)
Ficción General"Seni hiç sevmedim, sevmiyorum ve sevmeyeceğim." Aptal kalbim, gerçekleri haykıran zihnime ayak uydurduğunda dizlerimin bağı çözülüvermişti, dengemi sağlamak için kendimi duvara yaslarken kalbimin atışlarına dayanamaz haldeydim. Beni öldürmeye yemin...