Suçlu Hazlar XI

1K 77 7
                                    

Küçük kızlar, canavarlardan korkardı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Küçük kızlar, canavarlardan korkardı.
Güçlü gövdeleri ile onları kucaklarında uyutan babalarına sarılır ve beyaz atlı prenslerini beklerlerdi. Küçük kızlar; ilk babalarını sevmeye yeltenirdi, Kral olan babalarına benzeyen prenslere aşık olurlardı.
Hikayelerin sonundaki mutluluğu düşünmeden kabullenir, canavarların bir kez daha yenildiğini bilerek rüya alemi dalarlardı.
Küçük kızların babaları onların yanında olurdu, peki ya küçük Doğa? Bir fotoğrafını bile görmediği babasını kiminle kıyaslayacaktı?
İyi adamlarla büyümeyen kız çocuklarının ruhu zedelenirdi, kendilerine canavarları yakıştırırlardı. Onlara daha iyisini gösteren olmamıştı ki nereden bileceklerdi? Aşkın, güvenin ya da şefkatin acıtmaması gerektiğini öğreten olmamıştı.Bende o yüzden mi öğrenememiştim? Beni unutup giden bir adamın bıraktığı yaralar yüzünden mi onu seçmiştim? İri cüssesi ile beni her sarmaladığında atan kalbimin mimarı kimdi? Saçlarımı okşadığında içimi yakıp kavuran güvenin sorumlusu ben miydim? Babamın bizi terk etmesi, benim suçum olmayabilirdi lakin Cem'in ağına düşmek ve oradan kurtulmayı reddetmek bana ait bir suçtu.

Bizi seviyor!

Bizim canımızı acıtmaz!

Bizi korur!

İçimde yara olmuş düşünceler, durmak bilmiyordu. Onun kötü bir adam olduğunu gören mantığıma rağmen kalbim, yorgunluğunu unutmuştu.
Ben, onun zehirini panzehir bellemiştim...
Onun fırtınalı denizindeki fener olmak ne de hoşuma gitmişti, öyle hoşuma gitmişti ki gönderdiği çiçekleri bastırıdığım göğsümden ayırmaya yeltenmemiştim bile.

"Çiçekleri vazoya koyalım, solmasınlar."

Son üç gündür benimle beraber acımı yaşayan annemin sesiyle irkildim, benim için endişelendiğini görmemek aptallık olurdu.

"Önünde sonunda solmayacaklar mı zaten?"

Bana bile yabancı gelen hışırtılı sesim, ağlamaktan tahriş olmuş boğazımı yaktı. Gözyaşlarım dinmemişti, kapımın önüne bırakılmış pembe güllerle çarpan kalbim yüzünden kendimi o kadar çok hırpalamıştım ki ağlamam daha da şiddetlenmişti. Ben; Cem Karakum gibi bir adamı kabul edemezdim, doğruya ve yanlışa bu kadar takıntılı bir kadın olarak ona bir şans daha vermemeliydim.

"Yeteri kadar çabalarsak ömürlerini biraz bile olsa uzatırız, istedikleri ilgiyi ve sevgiyi vermemiz yeter."

Devasa buketin kurdelesini bozdum ve gül dallarını özgür bıraktım, sessizce hareket ediyor ve bitkin bedenimi zor taşıyordum.

"Ne yaparsak yapalım solacaklar, dünya üzerindeki hiçbir ilgi ve sevgi, çiçekleri solmaktan kurtaramaz."

Beyaz ve pembe gülleri nazikçe vazoya yerleştirmeye başladım, her bir gülü özenle okşuyordum. Dünya üzerindeki hiçbir güç, Cem Karakum'un kötü bir adam olduğunu ve benim kendimi onun zehrinden kurtarmam gerektiğini değiştiremezdi.

Suçlu Hazlar (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin