Not: Cihan ve Cem'in çalışma odasındaki konuşmasını, Cihan'ın Fırat Karakum hakkında bulduklarını kardeşine anlattığını düşünenleriniz olmuş(doğal olarak) normalde hikayenin akışı için farklı bir şey konuşuluyordu fakat madem böyle anlaşıldı, kafayı karıştırmak istemediğim için öğrenilen bilgiler hakkında konuştuklarını varsaydım. Bölümün ilk kısmını da yüzleşmelerinin devamı olarak düşünebilirsiniz. Normalde 30 oy olmasını bekleyecektim fakat 15 bin okunmaya ulaştık, bu güzel bir şey o nedenle daha fazla bekletmek istemedim ancak bundan sonra 30 oy gelene dek beklemeyi planlıyorum...
Bu durumda sınırımız 30 oy oluyor, keyifli okumalar...
***
"Hayırdır, Karadeniz'de gemilerimiz mi battı?"
Cihan'ın ciddiyetsiz tavrı, huzurlu gecemin içine ederken tepkisizliğimi korudum. Önümdeki sigara paketinden kendine bir dal aldı ve babamın hediye ettiği Zippo'suyla sigarasını tutuşturdu. Halbuki geçen gece, babamızın adi bir orospu çocuğu olduğunu savunup durmuştu. Ona yakışmayacak kadar istikrarsızdı.
"Vargın, gerçekten de katilmiş." Dedim, duygusuz bir sesle. İçimde bir yerlerde, bir şeyler içtiğimiz sigara gibi kül olsa da tepki vermekten acizdim.
"Her şeye rağmen ihanet etmediğini, oyuna getirildiğini ummuştum..." Derin bir nefesle aldığı sigarası, rüzgârlı yaz akşamını rahatsız edici bir cızırtıyla kirletti. Gençliğinde yaptığı gibi sigarasının içinde esrar olmasını dileyip dilemediğini merak ettim. Yaşananların yine onu paramparça bırakmayacağının garantisini ben dahil kimse veremezdi.
"Vargın'a gösterdiğin sadakatin birazını babamıza da göster." Dediğimde, kehribarlarımı yakışıklı çehresine sabitlemiştim. O siktiğimin beynine babamızın kötü bir adam olmadığını kazıyacaktı ve ben bunu yaptığından emin olacaktım. Ama Cihan, isyankâr küçük kardeşim, her zamanki gibi istediklerimi yapmadı.
"Ben rasyonel bir adamım, bulduğum kanıtları göz ardı edecek değilim. Bariz gerçekleri neden görmezden geldiğini anlamıyorum." Gittikçe içine sinen; dertli bir ifadeyle söylediği, kelimelerinin ardındaki hayal kırıklığını, çok net okuyabiliyordum. Cihan, her zaman annemin oğlu olmuştu. Fıtratım ve en büyük erkek çocuğu oluşum nedeniyle işleri benim devralacağım hep bilinen bir şeydi. Annem, beni Karakum'lara doğurmuştu; Cihan'ı ise sevdiği adamla paylaştığı mutlu hayatına. Belki de Cihan'ı da annemi okuduğum kadar rahat okumamın nedeni buydu...Birbirlerine olan benzerlikleri.
"Bana o kağıtları getirdiğinde, sana inanmamamın sebebi bir şeyleri göz ardı ettiğimden değildi." Yarısını içtiğim sigarayı küllüğe bastırdım. Doğa'nın midesi bu günlerde çok hassastı, biraz daha içersem alacağım hiçbir duş ya da çiğneyeceğim sakız sayısı pis kokuyu engelleyemezdi. O yüzden isteksiz bir biçimde bıraktım sigarayı. Cihan, her bir hareketimi tereddüt dolu bir ifadeyle seyrediyordu.
"...aksine ben, her şeyi çok iyi gördüm hem de kristal kadar net ve keskin. Annemin babama aşık bakan gözlerini... Babamın sırf annem yorulmasın diye, evde olduğu her gün karısına yardım ederek geçirmesini; babaannemi çiftliğe gönderişini seyrettim. Annemizi aldattığını, üzdüğünü iddia ettiğin adam karısına deli gibi aşıktı. Onları bulduğumda, bedenini sevdiği kadının üstüne örtecek kadar...Sadakatsiz adamlar, bunu yapmaz." Cihan, ona verebileceğim yüzlerce diğer örneği hatırlıyormuşçasına eğdi başını. Mantığı ve yaşadıklarını, düzgün bir şemaya oturtmaya çalıştığını biliyordum lakin başaramayacaktı zira kurucusunun kim olduğunu bilmediğimiz bir oyunun içindeydik. Birisi, birileri; bizi yok etmek için elinden gelen her şeyi yapıyordu... Ve peşimizdekiler ne Vargın ne de Baykan'dı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Suçlu Hazlar (TAMAMLANDI)
General Fiction"Seni hiç sevmedim, sevmiyorum ve sevmeyeceğim." Aptal kalbim, gerçekleri haykıran zihnime ayak uydurduğunda dizlerimin bağı çözülüvermişti, dengemi sağlamak için kendimi duvara yaslarken kalbimin atışlarına dayanamaz haldeydim. Beni öldürmeye yemin...