Suçlu Hazlar XXXIII

1K 74 42
                                    

Gecikme için üzgünüm ama bence uzun, güzel bir bölümle telafi ettim gibi. Umarım bölüm beğenirsiniz :)

Sınırımız 30 oy oluyor, keyifli okumalar...









***


"Hoşumagitmeyen bir şeyler var." Akın'ın fazlasıyla haklı cümlelerine hafif bir baş hareketliyle katıldım. Kehribar gözlerim, saat on iki yönündeki keskin nişancıyı rahatlıkla seçerken; aynı zamanda olduğumuz yere adımlayan İtalyan Consigliere'si Luca'yı kontrol ediyordum.

"Çatıda keskin nişancı var. Tuzak bu." Derken fazlasıyla soğukkanlı ve sakindim. Akın da rahatlıkla bana ayak uydurmuştu, sırf bu yüzden Cihan hiçbir zaman onun yerini alamayacaktı.

"İtalyan'larla iyiyiz sanıyordum?" Luca'yı karşılamak için öne adımlamadan hemen önce söylemişti bunları. Siktiğimin Consigliere'si ile konuşmayacaktım, onun dengi Akın'dı. Ben değil...

"Hoş geldiniz." Boğucu İtalyan aksanıyla konuşulmuş İngilizce'ye yüz buruşturmamak için çok zor durdum. Sıcak, nemli Napoli havasından hep nefret etmiştim. Akın'ın verdiği cevapları takip ederken, siyah gözlüklerimin ardından etrafı inceledim. Keskin nişancılar dışında ani atak bekleyeceğim bir tehdit görmesem de omuzlarımdaki gerilme varlığını korudu. Hayatımın tehlikede olduğu çok an yaşamıştım, bedenimde taşıdığım izler bunun en büyük kanıtıydı. Eskiden ölümden korkmuyordum ama artık Doğa vardı. Benden nefret ettiğini söylese de ölümümle parçalanacak bir karım vardı. Ne olursa olsun buradan kurtulmalıydık. Evime, Doğa'ya, geri dönmeliydim. Akın'ın yanıma dönmesi çok zamanını almadı. Kaşlarının ortasındaki çizgiler, durumun ciddiyetini gözler önüne seriyordu.

"Salvatore, seni akşam yemeğine davet etti. Siktiğimin İtalyan'ları ve akşam yemekleri..."

Nefesinin altından saydırdığı küfürlerine ne kadar hak versem de tepkisizliğimi korudum. Her ne kadar kendini kontrol edebiliyor olsa da Akın'ın korkudan buz kestiğini biliyordum. Gelişim için hazırlanmış limuzinime doğru ilerlediğimde, sağ kolum da peşimden geliyordu.

"Sükûnetini kaybetme, İtalyan'ların bize ihtiyacı var. Ellerinde ya da arkalarında neyin olduğunu öğrenmemiz gerekiyor."

İçimden bir ses, bunun Vargın'ın işi olduğunu fısıldadı. İçgüdülerim, genellikle kanlı beyanlarımda ortaya çıksa bu seferlik onları dinleyecektim. Bu seferlik, kana susamışlığımı susturacaktım. Pervasızca etrafa saldırmak geride kalmıştı. 

"Vargın, bizim sağladıklarımızı sağlayamaz. Gemilerin hepsi bizim, kara yollarını Baykan ile paylaşıyor. O kadar mal isteğine karşılık veremez."

Akın, her zaman çiğnediği naneli sakızlarından birini ağzına attı. Söylediklerinin hepsinde haklıydı. Ben hariç kimse gemileri kontrol edemiyordu.

"Arden'den yardım aldıysa işler değişir."

Akın'ın bedeni Arden ismini zikretmemle kasıldı. Yeşil gözlerindeki ateşin sebebini çok iyi biliyordum. Arden'in Cemre'yi istemesinden bu yana, masanın en genç üyesini öldürmek için can atıyordu.

"Kaypak herif!" Öfkeden eli ayağı durmazken; hararetli bir şekilde koltuğunun ucuna dek kaydı, artık gözlerimin içine bakıyordu.

"İstanbul'a dönüp, Kartellerden biriyle anlaşalım. Hesaplamalardan emin değilim ama Cihan, İtalyan'lar olmadan birkaç ay idare edebileceğimiz bir şeyler bulur."

Başımı olumsuz anlamda salladım. Bilmediğim bir koz varken geri dönmeyecektim. Vargın'ın bu oyunlara girecek güçlü bir kozu olmalıydı. Eski kafalı herifin tekiydi, böyle danslar edecek kadar kıvrak değildi. Yeni öğrenilmiş bir şeyler, onu sınırlarını zorlamaya itiyordu.

Suçlu Hazlar (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin