Herkese Merhabalar 🌸✨
Erişim engeli vesaire demeden tam gaz ilerliyorum. Umarım Eylül'ün sonuna kadar Suçlu Hazlar'ı bitireceğiz. Birkaç gün önce güzel bir okuyucumun Instagram kitap öneri sayfasında Suçlu Hazlar'ı paylaştığı bildirimini aldım. Güzel paylaşımı ve yorumu için @MrsVaizovic'e çok teşekkür ederim. Ondan gelenler, sizler de hoş geldiniz :)
Bölüme gelirsek Fransa'daki son bölümümüzü de okuduk. Önümüzdeki bölümün yarısından sonra İstanbul ve Karakum ailesinin kaosuna geri dönüş yapacağız. Çocukları, cemiyeti ve elbette Alphan-Sanem'i yazmayı çok özledim. Sizler de onları özlemişsinizdir diye düşünüyorum. Şimdilik söyleyeceklerim bunlar, oylarınızı ve yorumlarını lütfen esirgemeyin...
Keyifli Okumalar...
***
Paris/Cem Karakum
Sürprizlerden nefret ederim. Ve benim aksime karım, sürprizlere bayılır. Ona çaktırmadan hoşuna gidecek bir şeyler yaptığım zaman, hayran olunası gülümsemelerinden birini sunar ve gözlerinin içindeki muhteşem gökkuşağıyla kalbimin teklemesine sebep olur. Doğa'yı öyle görmeyi seviyorum. Mutlu olmak konusundaki sığlığım, o çok sevinçliyken biraz olsun iyileşiyor ve aslında onun mutluluğundan zevk alabiliyordum. Farkındayım, çok garip. Ama ben hiçbir zaman düz, anlaması kolay bir adam olmamıştım. Elimdeki kıyafet poşetlerini, daire kapısının yanına bıraktım ve Giray'ı annesinden almak için uzandım. Doğa ısrarla oğlumuzu taşıyacağını söylemiş, bende ısrarcı davranmamıştım.
"Özür dilerim, birazcık abarttım." dedi, yerdeki ve adamlarımın taşıdığı poşetlere bakarak. Doğa, farkında olmadan bizi onu ilk gördüğüm yere kahvaltıya götürdüğünde vicdan azabına benzer bir duygu yaşamıştım. O, küçük kafenin köşelerinden birinde çizim yaparken hayatıma girmiş ve hak etmediği acıların sebebi olmuştum. Bu farkındalık göğsümün ortasına doğru çöktüğü vakit, dayanılmaz bir içgüdüyle baş başa kaldım. Onu mutlu etme isteği düşünebildiğim tek şey olurken, aklıma tek bir şey gelmişti. Doğa, alışveriş yaparken çok mutlu oluyordu. Kıyafetler, makyaj malzemeleri ve çantalar hakkındaki tutkusunu hiç anlamasam da bütün gün ona ayak uydurdum. Ama kendini çok yormuştu ve yeni gelen her poşetle enerjisini biraz daha toparlıyordu.
"Giray bak! Yeni oyuncakların!"
Kapıdan giren adamın elindeki kâğıt poşetlere sarıldığı gibi salona doğru koşar adım ilerledi. Bu haline hafifçe gülümsedim. Bazen tam bir çocuk oluyordu. Karım ve oğlumla yalnız kalma vaktimizin geldiğine karar vererek kapıyı korumaların suratına çarpıp, poşetlerden alabildiğim kadarını alıp salona ilerledim. Doğa, Giray'ı destekli oyun sandalyesine oturtmuş teker teker oyuncakları açıyordu. Bugün onun hakkında yeni bir şey öğrenmiştim. Aldığı şeyler hediye olmasa bile onları hediye paketi yaptırıyor ve içlerinde ne olduğunu bilmesine rağmen açtığı her bir paketle heyecanlanıyor, yeni görmüş gibi davranıyordu. Hayran olmuş bir şekilde ikisinin de yüzünü çok rahat görebileceğim bir yere oturup, ailemi seyretmeye başladım. Dünyadaki en basit şeylerden dahi mutlu olan bir kadınla, mutluluğu hissetmekten aciz bir adamın yan yana gelmesi; kaderin, bize gülme biçimi olmalıydı. Birbirimizi bulmamız, her şeye rağmen bu küçük aileyi yaratmamız milyarda bir gerçekleşecek bir ihtimaldi. Eğer Alphan, ailemi katletmeseydi Doğa Cihan'ın karısı olacaktı. Ona hiçbir zaman sahip olamayacaktım, gözlerindeki büyüleyici parıldamanın peşine düşemeyecektim...
Giray'a sahip olamayacaktım...
"Cem, şuna bak! Bak tuşlara basınca hem ışık hem de ses çıkıyor! Notalara renk vermişler!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Suçlu Hazlar (TAMAMLANDI)
General Fiction"Seni hiç sevmedim, sevmiyorum ve sevmeyeceğim." Aptal kalbim, gerçekleri haykıran zihnime ayak uydurduğunda dizlerimin bağı çözülüvermişti, dengemi sağlamak için kendimi duvara yaslarken kalbimin atışlarına dayanamaz haldeydim. Beni öldürmeye yemin...