Ludovico Einaudi'nin I Giorni'si maharetli sanatçıların parmaklarının ucunda canlanıp kulaklarıma ulaştığında gülümsedim. Açık pencereden sızan tuzlu deniz kokusu, gelin odasına özenle yerleştirilmiş taze lavantalar ile birleşip gergin sinirlerimi yatıştırıyordu. Son bir ayda her şeyi o kadar hızlı yapmıştım ki evlendiğimi bu ana kadar anlayamamıştım bile. Nisan ayının güzel havası sayesinde düğünü dışarıda yapabilmiştik, çocukken hayal ettiğim her ne varsa şimdi gözlerimin önünde sergileniyordu. Her yeri süsleyen çeşitli beyaz çiçek aranjmanları, mükemmel canlı orkestra ve kendi tasarımım olan harika bir gelinlikleydim. Bunların gerçekten yaşandığını anlamak için kendime küçük bir çimdik attım, canım acıyordu yani bu hayallerden fırlamış düğün gerçekten de benimdi.
"Doğa?"
Annemin merak dolu sesi ile bedenimi kapıya çevirdim. Beyaz teninde açığa çıkan petrol mavisi; yer yer taşlı, V yaka maksi elbise içinde parıldayan bir yıldızı andırıyordu. Elinde taşıdığı kırmızı kadife kutu ile yanıma yaklaşırken kahverengi hareleri de bedenimi süzüyordu. Gözlerine yansıyan ışık sayesinde yaşları görebiliyordum.
"Hayır, hayır ağlamak yok."
Annem gelip elimi tutana dek ağladığımı bile fark etmemiştim, annemle kurduğumuz hayattan vazgeçmek düşündüğümden daha can acıtıydı. Ben, sevdiğim adamla beraber bir hayat kurarken o yapayalnız kalacaktı. Makyajıma zarar vermeden göz yaşlarını sildiğinde mutlulukla beni seyretti, yalnız kalmak onun canını hiç acıtmıyordu.
"Aklından neler geçtiğini biliyorum, beni yalnız bıraktığını düşünüp kendine haksızlık yapıyorsun."
"Daha iyisi hak ediyorsun, hak ettin."
Söylediklerimi yetişkin bir kadın olarak dile getiriyordum, annem bu dünyadan hak ettiği hiçbir şeyi alamamıştı. Yanlış, korkak bir adamı severek kalbini aşka küstürmüş; bana duyduğu büyük sorumluluk ile günlerini benim sevgimle geçirmişti.
"...bana sahip olabilmek için her şeyini arka-"
"Sakın!"
Ne söyleyeceğimi, aklım erdiğinden beri içimi yiyip bitiren düşünceleri evrene fısıldamama tahammül edememişti. Annem, bana hiç kızmamıştı ama gözlerinde gördüğüm ateşi öfkeden başka hiçbir şey olarak düşünmedim.
"...varlığını öğrendiğim andan itibaren dünyadaki tüm sevgiyle beklediğim çocuğum kendini hırpalamasına izin vermem! Bu zamana kadar hayatıma kimseyi almama karar bana aitti, seninle hiçbir ilgisi yoktu."
Onunla hayatlarımızdaki büyük eksikliği konuşmayı bırakmamızın üstünden çok zaman geçmişti, ne o evimizin duvarlarındaki yası tanımış ne de ben babamın yokluğuna isyan etmiştim ama bu gün, konuşmak istedim. Cem, beni almaya gelene dek kalbimdekileri dökmek istedim. Onca gün arasından neden bunu seçtiğimi ben bile bilmiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Suçlu Hazlar (TAMAMLANDI)
General Fiction"Seni hiç sevmedim, sevmiyorum ve sevmeyeceğim." Aptal kalbim, gerçekleri haykıran zihnime ayak uydurduğunda dizlerimin bağı çözülüvermişti, dengemi sağlamak için kendimi duvara yaslarken kalbimin atışlarına dayanamaz haldeydim. Beni öldürmeye yemin...