Düzenlendi
***
İnsan; başına gelmeyene kadar metanetini koruyabilirmiş, yirmi iki yaşını doldurmuş yarı yetişkin, aklı bir karışı havada dolaşan kendim için kurmuştum bu cümleyi. Yaşadıklarımı, başka birisinin deneyimlediğini duysam içim acır, birkaç saat üzülür sonra da hayatıma bakardım.
Çünkü aynı şeyi benim yaşayabileceğimi hiç düşünmezdim, neden düşünecektim ki? Gençtim, sağlıklıydım ve hayallerimle gerçeklerim arasında devasa bir uçurum yoktu. Hayatta her istediğini almış gibi gözüken ruhu aç çocuklardan birisiydim ben, hayal kırıklığını en derinden tanıyan ama tanımamazlıktan gelenlerdendim. Zihnimin içindeki dehşet dolu, öfkeli sesleri susturmak istercesine aktı göz yaşlarım. Halbuki iyi haberler duyacağımdan ne kadar emin gelmiştim, annemi bile sürüklememiştim buraya. Her şey çok güzel olacak demiştim bu sabah, birkaç saat sonra tüm hayallerimin yıkılacağını bilmeden. Aile dostumuz olan doktorum Hande teyze, masanın diğer tarafındaki sandalyesini terk edip karşımdaki berjere oturduğunda peçete kutusunu da önüme uzatmıştı. Acıma vardı gözlerinde, yıllardır mesleğini icraa eden bir doktorun çaresizliği ile çökmüştü omuzları."Hekim olarak senin yaşındaki bir kadının bu gerçeği sindirmesinin çok zor olduğunu farkındayım ama umudunu kaybetme,"
Sesine yerleştirdiği sahte umut ve heyecanı fark ediyor olsam da sustum, bana sunacağı seçenekleri daha önce defalarca kez düşünmüştüm. Masasının üzerinden alıp uzattığı broşürlerdeki tatlı bebek resimleri ile ağlamam daha da şiddetlendi.
"...sperm bankası ile tüp bebek, ikizlerin bile olur. Türkiye'de yasal olmaması hiçbir şeyi değiştirmez, sen hazır olduğun an süreci başlatabiliriz. Amerika'daki meslektaşlarım ile çoktan konuştum, senin için ellerinden geleni yapacaklar."
Bir lütuf gibi söylüyordu bunları. Yabancı bir adamın; hiç tanışmadığım birinin çocuğunu doğurma fikri, sadece bana absürt geliyor olamazdı. Kimse babasız büyümenin ne kadar yaralayıcı olabileceğini farkında bile değildi ama ben biliyordum ve aynı acıyı kendi doğmamış çocuğuma yaşatamazdım.Yaşatmazdım...
"Bir bebeği babasız nasıl büyüteceğim? Hande teyze, birkaç ay öncesine kadar mezuniyetimi hangi gece kulübünde kutlayacağını planlarken nasıl bu kadar büyük bir sorumluluğun altına girebilirim? Nasıl kendi başıma bir çocuk doğuracağım?" diye isyan ettiğimde, sinirli bir nefes verdi.
"Yalnız olmayacaksın ki! Annen var, dostların var."
Dudaklarına yerleştirdiği yalancı cesaret midemi bulandırıyordu, daha fazla burada durabilecek gibi değildim. Titrek ellerim ile eşyalarımı toparlayıp ayaklandığımda Hande teyze de benimle beraber kalkmıştı. Gözlerindeki yalvarır ifade, içimdeki tüm umudu bitiriyordu. Gerçekten de başka şansım yoktu, değil mi?
"Sadece,"
İki yanımdaki ellerimi, avuçlarının arasına hapsederken gözlerimin içine bakarak konuşuyordu, annemin arkadaşı olarak beni uyarması gerektiğine inanıyor olabilirdi ama benim kararım kesindi ve değişmeyecekti.
"...kestirip atma, iyice düşün."
Başımı olumlu anlamda sallayıp geniş odayı terk ettiğimde karşımda oturan hamile kadın ve kocası, yüzüme bir tokat gibi çarptı. Mutlu ve aşık gözüküyorlardı, en büyük hayalimi yaşadıklarımı bilmeden buluştu gözlerimiz. Bir mucize gerçekleşmediği sürece sahip olamayacağım sahne, gözlerimin dolmasına sebep olmuştu. Hep sulu göz olmuştum ama son yaşananlar, ağlama krizlerimin üzerindeki kontrolümü tamamen kaybettirmişti.
Etiler'in kalabalık caddelerinden birisi beni karşılarken İstanbul'un kaosu arasında kaybolup gitmeyi diledim. Birkaç ay öncesine, Fransa'daki öğrenci daireme dönmek için neler vermezdim ki... Lise yıllarımı geçirdiğim sokakları ezbere bir şekilde ilerlerken caddenin sonundaki taksi durağına ulaştım, öğle saatinde taksi bulmak biraz zor olacak gibi duruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Suçlu Hazlar (TAMAMLANDI)
Fiksi Umum"Seni hiç sevmedim, sevmiyorum ve sevmeyeceğim." Aptal kalbim, gerçekleri haykıran zihnime ayak uydurduğunda dizlerimin bağı çözülüvermişti, dengemi sağlamak için kendimi duvara yaslarken kalbimin atışlarına dayanamaz haldeydim. Beni öldürmeye yemin...