Bu uzun bölüm için sizde 30-35 oy rica etsem...Şimdiden teşekkürler, keyifli okumalar...
***
İnsan; kendinden saydığına şefkat duyar. Onu koruyup kollamak ister, canı hiç yanmasın ve biraz bencillikle de olsa yanından ayrılmasın ister. Şehvet, günahların en tatlısıdır ve aşkı her bir parçama dağıtan da odur. Tüm sebeplerle onun yanında olmak istiyordum, koynunda soluklanmak...Çünkü şefkati de nefreti de ve belki de sevgiyi onunla buluyordum. Aşk büyüleyici ama bir o kadar da korkutucu... Zihnimin duvarları, dün gece vardığım bir gerçekle zehirlenmiş ve beni evime, karanlığa mahkûm etmişti. Hayatım boyunca bir şeyler hissedemeyeceğimi, hiçbir zaman normal birisi olmayacağım söylenmişti. O zaman beynimin içini kasıp kavuran, kalbimi rahatsız bir ritimle çarptıran şeyin adı neydi? Hissetmek, böyle bir şey miydi? Karşımızda dikilen kötü bakışlı kadının gözleri, Doğa'yı tutan elime odaklanmıştı. İçinden geçirdiklerini, Cemre'ye miras bıraktığı kahvelerinde okuyabiliyordum. İğreniyordu, nefret doluyordu...Doğa'yı yok etmek için gelmişti. Kontrol edemediğim bir güçle kasıldı tüm bedenim. Doğa'nın irkilen omuzlarından elini fazla sıktığımı anlayıp, parmaklarımı biraz gevşettim. Bir şeyler düşünmek zorundaydım. Doğa, bize alışıyordu. Karımı bir kez kendime aşık etmiştim, bunu bir daha yapabilirdim ve yapacaktım da. Onu yanımda tutmak istiyorsam kendime aşık etmek zorundaydım. İyi bir adam, ölümün köşe başında beklediğini söyleyerek yanında kadını kendinden uzaklaştırırdı. Ben iyi bir adam değildim, kimileri için kötülüğün vücut bulmuş hali bile sayılırdım...O yüzden Umay Karakum'u manipüle etmeliydim. Şüpheci tavrı, titiz bir iş yapmamı isterdi ama altından kalkabilirdim. Kendime bu konuda güvenim tamdı. Hiçbir duygu barındırmayan, sıkıcı bir ifadeyle olanları seyrettim. Çalışanlar, sayısı onu geçkin bavulu evin içine taşıyor ve babaannem de gövde gösterisi yaparcasına ortalarında dikiliyordu. Doğa, küçük şeytanım, gerçeğe yakın samimi bir gülümsemeyle konuştu.
"Geleceğinizden haberimiz olsaydı hazırlıkları daha önceden yapardık. Odaların hazırlanması uzun sürecek gibi duruyor, akşam yemeğine dek dinlenirdiniz."
Benim yanımda ayrılıp, Umay Hanım'a doğru birkaç adım atarken fazlasıyla sevecen ve misafirperver duruyordu. Ama sesindeki bir şeyler, bu odadaki herkesin dikkatini çekmeyi de başarmıştı zira Ahmet Bey, endişeli bir ifadeyle bana bakıp duruyordu. Ortaya atlamamı ve duruma el koymamı istediğini biliyordum fakat bunu yapmayacaktım. Bu, Doğa'nın gösterisiydi. Karımın ben hariç diğerlerinin de saygısını kazanması gerekiyordu. Ben öldükten sonra Cihan, verdiği söz yüzünden karımı koruyacaktı ama benim daha fazlasına ihtiyacım vardı. Doğa'yı kabullenmelerini, hissedeceği ailesizliği biraz olsun dindirmelerini istiyordum. Bu sabah öğrendiğimize göre hamile değildi. Ondan anne olma şansını çalmıştım, hayalini kurduğu aileyi almıştım. Yapabileceğimin en iyisi, Karakum'ların bir parçası olduğunu tüm dünyaya söylemek olurdu. Vargın'ların kızı değil, Karakum'ların geliniydi o...
"Odalarımızın biz gelsek de gelmesek de hazır olması gerekiyordu, gelin hanım."
Babaannemin zehirden farksız, aşağılayıcı cümlesi sabrımı zorlarken Doğa'nın yanına gitmek için harekete geçmiştim ki melodik bir ses durmamı sağladı.
"Cemre'nin odası ve malikanedeki kanadı hazır. Çekirdek ailenin odaları her gün temizleniyor, ben sizin için demiştim ama yanlış anladınız galiba."
Sol yanımdaki Cenk, kahkahasını bastırmak için aptal hallere girerken Cihan otuz iki diş sırıtıyordu. Cemre ise endişeli adımlarla yanıma gelip, kollarını belime sardı. Doğa'dan sonra ailedeki tek kısa insan olarak kafası göğüs çizgime anca denk geliyordu. Kocaman kahve gözlerini bana dikip, tedirgin bir halde fısıldadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Suçlu Hazlar (TAMAMLANDI)
Fiksi Umum"Seni hiç sevmedim, sevmiyorum ve sevmeyeceğim." Aptal kalbim, gerçekleri haykıran zihnime ayak uydurduğunda dizlerimin bağı çözülüvermişti, dengemi sağlamak için kendimi duvara yaslarken kalbimin atışlarına dayanamaz haldeydim. Beni öldürmeye yemin...