O günü bir şekilde atlatmıştılar. Ama Jiminin durmayan çenesi yüzünden ikili birbirini daha iyi tanımak için beraber zaman geçirmeleri gerektiğini daha iyi anlamıştı. O yüzden Namjoon Jungkooku bir arkadaşının evine götürmeye karar vermişti.
" Fazla gergin görünüyorsun ufaklık."
" Taehyung beni pek arkadaşları ile tanıştırmazdı. Sadece davetlere gidip bir kaç insana selam verirdik. Sen ise benden onlar ile uzun sohbetler etmemi istiyorsun."
" İlk olarak benimle iken Taehyungtan bahsetme. Ve inan bana benim çevrem o salak herifin çevresinden daha iyi ve eğlenceli. Tek yapman gereken kendin olman."
Kapı açılınca Jungkookun yüz ifadesi suratına ışık tutulmuş bir tavşana benzemişti.
" Joonie sonunda geldin dostum."
Iki esmer birbirine sarılırken omega onları izliyordu.
" Bu kim Namjoon-ah?"
Namjoon tekrar kolunu Jungkookun beline sarıp gururla onu tanışmıştı.
" Bu benim değerli nişanlım Jeon Jungkook. Jungkook bu da benim en yakınlarım dan olan Jung Hoseok. "
" Vay canına demek ki sonunda kalbini birine kaptırdın. O yüzden mi bu kadar zaman fazla ortalıkta görünmüyordun?"
" Jungkooku ikna etmek pek kolay olmadı."
" Ama söylemeliyim ki cidden çok güzel ve nadir bir omega bulmuşsun. Bu arada tanıştığımıza memnun oldum Jungkook."
Jungkook bir insanın gülümsemesinin asla güneş kadar parlak ve sıcak olabileceğini düşünmemişti.
" Ben de memnun oldum."
" Sana sormak istediğim o kadar çok şey var ama tabikide bunu burada yapamam. İçeri girin lütfen. "
Namjoon Jungkookun elini tutarak kendi evi gibi bildiği eve adım atmıştı.
" Millet bakın kim geldi. "
Herkes Namjoonu gördüğüne çok mutlu görünüyordu.
" Uzun zaman oldu velet . İnsan en azından bir haber verir. "
" Üzgünüm Yoongi hyung biraz meşguldüm."
" Evet bizim Jooniemiz şu gördüğünüz sevimli tavşanı kovalamakla meşgulmüş bir süre. "
" Inanamiyorum Namjoon-ah! Sevgili mi yaptın?!"
" Jackson şu ses tonunu ne zaman kontrol altına almayı öğreneceksin? Hem kendisi sevgilim değil."
Namjoon hala tuttuğu eli herkesin görebileceği bir yüksekliğe kaldırmıştı.
" Jungkook benim müstakbel nişanlım."
Odadaki herkesten şaşırma nidaları yükselmişti.
" Ve sen bunu bize böyle mi anons ediyorsun velet?"
" Yoongi bence bunu başka bir zamana bırak. Baksana Jungkook utanıyor. "
Yoongi Hoseokun sözlerinden sonra Jungkooku süzmüştü.
" Harbi sen pek Namjoonun tipine benzemiyorsun? Namjoon yoksa sen bizimle oyun falan mı oynuyorsun?"
Jungkook Yoonginin oyunlarını anladığını düşünüp soğuk terler dökmeye başlamıştı.
" Hadi ama hyung sizinle oyun oynasam gidip nişan yüzüğü mü alırım. Hem bilirsin zıtlıklar birbirini çeker. Hem Jungkook sizi tanımadığı için biraz çekiniyor ama sizinle biraz vakit geçirdikten sonra açılacağından eminim."
" Namjoon-ah haklı bence. Hadi böyle ayakta durmayın . Bir yere oturun. Jungkook sana içecek bir şeyler getirmemi ister misin? "
Jungkook Namjoonun gösterdiği yere oturur iken aniden gelen soruya cevap vermeye çalışıyordu.
" Şey aslında ben bu saatte sadece soğuk buzlu kahve içiyorum."
" Bu saatte mi? Joonie dostum bu çocuk senden de tuhaf çıktı. "
Hoseok dayanamayıp Jacksonun ensesine bir şaplak yapıştırmıştı.
" İstersen sen çeneni kapa Jack yoksa senin Yugyeomla yaptığın tuhaflıkları konuşmaya başlarım."
" Tamam ya sadece bu geç saatte kahve içmenin tuhaf olduğunu söyledim. Yanlış bir şey mi dedim."
" Jackson bana doğru biraz yaklaşır mısın? Kulağına bir şeyler söylemek istiyorum eski dostum."
Jackson merakla Namjoona doğru yaklaşmıştı. Namjoon onun kulağına fısıldadığı her kelime ile gözleri daha da büyüyordu. Esmer olan sinsi bir gülümseme ile geri çekilince Jacksonun yüzünde şaşırmış bir yüz ifadesi vardı.
" Ben İngilizce'de bu tür kelimelerin olduğunu unutmuştum ."
" Şimdi o söylediğim kelimeleri üstünden uygulamamı istemiyorsan bence konuştuklarına dikkat et dostum."
" Tamam Namjoon abartmayın. Hem Jungkook sen şimdi kahve içersen nasıl uyuyacaksın?"
" Şey .... Aslında ben buzlu kahve içmeden uyuyamıyorum."
" Normalde insanlar sıcak süt falan içer uyumak için ama buzlu kahve sana yarıyorsa o zaman ben de buzlu kahve yaparım. "
Jungkook birden fazla tuhaf kaçtığını düşünür iken Namjoonun eli sırtında hissetmiş. Esmer adam onun sırtını okşuyordu. Jungkook alfanın nefesini kulağında hissedince daha da gerilmişti.
" Sakın korkma çok iyi gidiyorsun ve merak etme burada kimse seni zevklerin ve tercihlerin için yargılamaz."
Bu omeganın rahat nefes alıp vermesini sağlamıştı. Namjoon ona güven vermek için tekrar onun elini tutmuştu. Esmer adam ona gülümsedikten sonra hiç bir şey yokmuşcasına sohbet etmeye başlamıştı.
" Eee Yoongi hyung sen bir şey demeyecek misin?"
" Aslında bu yaptığına biraz sinirliyim velet çünkü ani sürpriz ve kararları sevmediğimi biliyorsun. Bir taraftan da Jungkooka acıdığımı söylemeliyim."
" Acımak mı? Neden böyle dedin hyung ben kötü biri miyim?"
" Bence Yoongi hyung senin o çapkınlık zamanlarından bahsediyor dostum. Jungkook bu senin nişanlın zamanında çok can yaktı. "
" Jackson sen cidden kaşınıyorsun dostum."
" Tamam sustum."
" Bizim velet ilk defa birini bize tanıtıyor eğer ciddi olmasaydı bunu yapmazdı."
" İlk defa buzlu kahve yaptım. Yani Starbucks'ta çalışmadım ama internetten bakarak yaptım bir şeyler. Umarım beğenirsin Jungkook-ah."
" Çok teşekkür ederim sana da zahmet oldu uhm...hyung?"
" Kaç doğumlusun Jungkook?"
" 97"
" Aigoo hepimizden küçüksün. O yüzden bana rahatlıkla hyung diyebilirsin. Ben de sana Kookie diyebilir miyim?"
Kookie ... kimse Jungkooka böyle tatlı isimler ile seslenmemişti.
" Şey tabikide Hobi hyung."
" Hobi hyung mu? Bu benim çok hoşuma gitti. İlk defa birinin hyungu oldum yaşasın. "
Ikili birbirine gülümser iken Namjoon tekrar omegaya doğru eğilip konuşmuştu.
" Çok iyi gidiyorsun Jungkook-ah. Seninle gurur duyuyorum. "
Jungkookun gözleri hafiften dolmuştu. İlk defa biri ona bu tür cümleler sarf etmişti. Ama Hoseokun gülümsemesini görünce tekrar neşesi yerine gelmişti. Bu intikam oyunu nedense ona iyi geliyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/289024781-288-k779390.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karma (Namkook)
FanfictionJungkook ihanete uğramış bir omegaydı. Ona ihanet edenler bir şeyi bilmiyordu. Jungkook karmaya inan biriydi.