36.Bölüm

290 24 3
                                    

Jungkook ertesi sabah Namjoonun sıcak ve güven verici kolları arasında gözlerini açmıştı. Çıplak olduğunu odaya giren hafif rüzgar ile hatırlamış ve gözleri ile pijamalarını aramaya başlamıştı. Akşam olanların sadece bir rüyadan ibaret olduğunu düşünmüştü taki çıplak bedenlerinin birbirini ısıttığını hissedene kadar. Her şey gerçek olamayacak kadar güzeldi. Omega ayağa kalkıp hızla pijamalarını alıp banyoya koşmuştu. Alfa ise gözlerini açmadan yerinde uzanır iken gülümsemişti.  Jungkookun hala nasıl bu kadar masum ve utangaç olabildiğini düşünüyordu. Namjoon yarım saat kadar bekledikten sonra alt kısmını havlu ile sardıktan sonra banyoya yönelmişti. Tahmin ettiği gibi eşi banyo yapmış ve şuan dişlerini fırçalıyordu. Ona arkasından yönelip omzundan öpmüştü.

" Günaydın. "

Tüm duvarı kaplayan aynadan Jungkookun kıpkırmızı kesildiğini görünce kahkaha atmamak için kendini zor tutmuştu. Omega ise o an nasıl cevap vermesi gerektiğini düşünüyordu. Namjoonun o kadar doğal davranması onu daha da utandırır iken ,esmer adamın alt kısmını gizleyen havluyu birden yere atıp cam kabinden oluşan yere girmesi ile şok olmuştu. Elleri ile gözlerini kapatıp, duş kabinde olan adama seslenmişti.

" N-Namjoon ne yapıyorsun?!"

Namjoon vücudunu ılık su ile ıslar iken bir yandan da sevdiği adama cevap vermişti.

" Gördüğün gibi duş alıyorum ufaklık. Bana katılmak ister misin? Ah pardon sen az önce benden gizlice zaten duş aldın değil mi?"

Jungkook elleri ile hala kapamış olduğu gözleri ve deli gibi çarpan kalbine aldırış etmemeye çalışarak karşılık vermişti.

" Tanrı aşkına senin hiç utanman yok mu?!"

Namjoon ise hala suyun altında vücudunu yıkarken ona seslenmişti.

" Neden utanmam gerek anlamadım? Zaten akşam vücutlarımızı görmedik mi?"

" Neden bu tür şeyler hakkında bu kadar rahatsın?"

Alfa duşunu kısa tutup bu defa üzerine bir bornoz alıp duş kabinden çıkmıştı. Suyun sesi kesilince Jungkook sol elinin parmaklarını hafif ayırıp eşi olan adama kaçamak  bir bakış atmıştı. Bunu gören Namjoon kahkahasını tutamayıp banyoyu kısa ama bir o kadar da melodik bir kahkaha ile doldurup Jungkooka sarılmıştı. Kollarını taptığı vücudun etrafına sıkıca sarmıştı. Sanki kollarının arasındaki vücud her an kaçacak gibi.

" Her defasında bu kadar tatlı ve masum olmak zorunda mısın?"

Jungkook ise kıpkırmızı olmuş yüzünü adamın göğsüne yaslayıp sol elini yumruk şekline getirip hafif bir şekilde onun geniş göğüs kafesine vurmuştu.

" Sen de her defasında beni utandırmak için elinden geleni yapmak zorunda mısın?"

Namjoon kendisi gibi kokan saçlara öpücük kondurduktan sonra eşinin sorusunu cevaplamıştı.

" Benden bu kadar utanmana gerek yok ufaklık. Ne de olsa artık her türlü benimsin."

Uzun,esmer ve kalın parmakları beyaz boyunda gezdirip hala ilk günkü gibi taze duran mühürü okşamıştı.

" Ne yazık ki bir tek mühür bunu diğerlerine kanıtlıyor."

Jungkook sonunda biraz sakinleşip başını adamın erkeksi kokan göğsünden uzaklaştırıp yüzüne bakabilmişti.

" Bunu göstermenin daha terbiyeli bir şekli daha var."

Namjoon omegasına soran gözler ile bakar iken Jungkook boş olan yüzük parmağını göstermişti. Alfa ise kendini o kadar aptal hissetmişti ki sol eli ile kendi alnına vurmuştu.

" Cidden ben bunu nasıl unuturum."

Ikili hala nişan yüzükleri ile geziyordu.

" Bugün gidip alalım. "

" Bugünüm benim ilk iş günüm Namjoon. "

İşinden sonra gideriz ufaklık. En kötüsü kuyumcuyu ayağına getiririm , iş yerinde evlilik yüzüklerimizi seçersin."

" Bana neden hala ufaklık diyorsun?"

Namjoon Jungkookun dudaklarına bir buse kondurmuştu.

" Çünkü sen benim ufaklığımsın ve hep öyle kalacaksın."

" Peki ya çocuğumuz olursa? O zaman hala bana ufaklık mi diyeceksin?"

" Sen az önce beni çıplak gördüğün için çığlık atarak gözlerini kapamadın mı? Ne ara çocuk sahibi olmak hakkında düşüncelere daldın sen?"

" Şunu iki de bir hatırlatma."

" Neden? Şuan hala aslında çıplak olduğumun farkındasın değil mi ufaklık?"

" Off Namjoon ben aşağı iniyorum. Sen de giyinip öyle gel."

Jungkook banyodan koşarak ayrılır iken ,Namjoon onu gülümseyerek izliyordu. Bugün hiç bir şey onun keyfini bozamazdı. Tüm gününü eşi ile geçirmek istiyordu. Bu onu iş yerinde sinir etmesi anlamına gelse bile. Esmer adama kendine kıyafet seçer iken Jungkook aşağıda hizmetlileri selamlıyordu.

" Günaydın Hana. Günaydın Sejin."

" Günaydın efendi Kim."

" Lütfen bana Jungkook diyin."

" Üzgünüm ama bu istediğinizi yerine getiremeyiz. Size Jungkook bey veya küçük bey diyebiliriz ama sadece isminiz ile hitap etmemiz evin kurallarına aykırı."

Jungkook Namjoonun bu tür şeyler de bu kadar katı biri olduğunu bilmiyordu.

" Peki o zaman Jungkook bey diyin. Kahvaltı da ne var Sejin?"

" Pancake hazırladık efendim. Yanına bolca meyve salatası ,isterseniz de çikolata sosu ve beyaz krema."

" Harika. İçecek olarak bana soğuk kahve yapar mısın?"

" Hemen Jungkook bey."

" Şey Namjoon için de siyah kahve lütfen."

"Aslında efendi Kim kahvaltı etmez."

" Eşim onunla kahvaltı etmemi istediği için ona eşlik edeceğim Sejin. Jungkookun dediği gibi bana siyah kahve getir."

" Peki efendi Kim."

Kadın saygı ile eğildikten sonra mutfağa yönelmişti. Namjoon ise Jungkookun sol tarafına oturmadan ,omeganın saçlarına kısa bir buse kondurmuştu.

" Bakıyorum da çalışanlar ile anlaşmaya başlamışsın. "

" Hepsi çok nazik ama bir o kadar da mesafeli."

" Çünkü bu evin kuralları bunu gerektirir sevgilim."

Jungkook itiraz edecek iken yanlarına Hana gelmişti. Eğilerek onları selamladıktan sonra gelen misafirleri anons etmişti.

" Bay Min ve eşi Bay Jung geldiler."

Karma (Namkook)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin