Jungkook ailesi ile muhatap olmamak için odasına kapanmıştı. Jiminin nispet yaparmışcasına Taehyung ile gözünün önünde yiyişmesini izleyemedi. Zaten aklı Namjoon da kalmıştı. Alfanın karanlık bir tarafı vardı. Genç omeganın bir yanı onun hakkında her şeyi bilmek istiyordu bir yanı ise öğreneceklerinden korktuğu için sormaya bile korkuyordu. Jungkook düşünceleri ile çelişki yaşar iken birinin kapısını çalması ile molaya girmişti.
" Girebilir miyim?"
Genç adam huzur veren sesi tanıyınca kapıyı hemen açıp kollarını boynuna dolayıp sarılarak onu odasına çekmişti. Esmer adam ise o an eli ile kapıyı kapatmıştı. Ikili bir kaç dakika sımsıkı sarılı kalmıştı. Sonunda esmer adam onun gözlerine bakarak açıklama yapmak için geri çekilmişti.
" Ufaklık ben-"
Jungkook tekrar ona sarılmıştı.
" İnan hiç bir şey bilmek istemiyorum Namjoon. Ne kadar az bilirsem o kadar iyi. Eğer yaptıklarını öğrenirsem vicdan yapıp seni durdurmaya çalışırım ve intikamımız yarım kalır. O yüzden ne yapıyorsan bu tempo ile devam et. Ben de sana destek olamasam da köstek olmamaya çalışacağım. "
Namjoon ona sarılan gencin saçlarını okşamıştı. Jungkook ise geri çekilip onun yüzünü incelemeye başlamıştı.
" Bana bu kadar çok mu güveniyorsun ufaklık?"
" Hayır ama sana güvenmek istiyorum."
" Peki bizim sonumuz akrep ile kurbanın gibi sona erir ise ?"
" Akrep ile kurbağa mı?"
" Sakın bana o hikayeyi bilmiyorum deme."
" Tamam o zaman demeyeceğim."
Namjoon Jungkookun yatağının kenarına oturup onu da yanına çekmişti.
" Belli ki ailen sana pek kitap okumamış."
Genç omega sessizlik hakkını kullanmayı tercih etmişti. Namjoon ise bu sessizlikteki acıyı anlamış ve odadaki atmosferi değiştirmek için hikayeyi anlatmaya başlamıştı.
"Akrep suya düşmüş, hayat memat meselesi, karaya çıkması gerek.
Kurbağaya sesleniyor: Kurbağa kardeş, al beni sırtına, karşı kıyıya hoplat.
Kurbağa kuşkulu, malını biliyor, yine de iyi niyetli. "Bin sırtıma ama korkarım beni sokarsın", diyor.
Akrep yemin billah ediyor; "Canımı kurtaranı sokar mıyım, üstelik sokacak olursam ben de seninle birlikte boğulurum. Aman kurbağa kardeş, beni kurtarırsan ömür boyu sana minnettar kalırım".
Kurbağa saf saf inanıyor, akrebi sırtına alıyor. Tam kıyıya ulaşacaklarken akrep kurbağayı sokuyor.
İkisi birden dibe yuvarlanırlarken, "Neden yaptın" diye soruyor kurbağa.
"Kusura bakma, sokmak istemedim, kendimi çok tuttum ama akrepliğim tuttu, naturama (ki siz buna fıtrat deyin) karşı koyamadım" diyor."
Jungkookun yavaşça yatağa uzanmıştı. Yaraları hala tamamen iyileşmemişti. Uzun süre ayakta durarak veya oturarak zaman geçirdiğinde sırtı tekrar acımaya başlıyordu.
" Bu hikayedeki akrep ile kurbağa biz mi oluyoruz? Bence hiç alakası yok. Diyelim ki kurbağa sensin çünkü tüm sorumluluğu ve yükü sen alıyorsun. Ben senin planını veya sana zarar verecek hiç bir şey yapmam. "
Namjoon da onun yanına uzanmış gözlerinin içine bakarak konuşmuştu.
" Belkide akrep benimdir ufaklık. Belki de sonunda sana ihanet edecek benimdir."
Jungkook yüzünde küçük bir tebessüm ile cevap vermişti.
" Beni en yakınlarım sırtımdan bıçakladı ve hala kanaması için her gün o bıçağı çıkarıp tekrar saplıyorlar. Sen en azından canımı bir kez acıtıp bırakacaksın. Her gün bu cehennemde yaşamak yerinde. Bir kere canımın yanıp her şeyin sona ermesini yeğlerim."
Namjoon Jungkookun yüzünü okşamaya başlamıştı. Küçüğünün gözlerinin dolduğunu göre biliyordu. Genç olanın gözlerindeki acıyı görebiliyor hatta hissedebiliyordu.
" Sen bu dünya için fazla iyi ve masumsun ufaklık."
Jungkook kendi vücudunu Namjoonunkine yaslamış ve yüzünü alfanın koynuna gömmüştü.
" Ben artık iyi olmak istemiyorum. Benim kaderim sanki lanetli. Her kime iyi davransam bana ihanet ediyor. Onlar sayesinde bu ruhun evi ve tonu yok. Bana yaşattıklarını tatmadan ölmelerini istemiyorum. Belki ben bu hayatta mutlu olamayacağım ama onların da mutlu olmasını istemiyorum. "
Esmer adam ondan hem yaşca hem de bedenen küçük olan sarılıp sırtını sıvazlamaya başlamıştı. Jungkook onun bu hareketine karşılık göz yaşlarını serbest bırakmıştı. Güçlüyü ve umursamazı oynamaktan yorulmuştu. O da can taşıyan bir insandı.
" Benim sevilmeye ve sevmeye hakkım yok mu? Neden her defasında tam mutlu olacağım derken beni terk edip canımı yakıyorlar? Ben cidden hiç bir şeyi hak etmeyen biri miyim? Ben çirkin miyim? Biraz bile sevgi gösterilmeyecek kadar itici miyim?"
" Şşşt sakın bir daha benim yanımda böyle şeyler söyleme ufaklık. Bana bak."
Jungkook başını onun koynundan kaldırmamaya kararlıydı. Namjoon ise göz göze gelebilmek için onu ikna etmeye çalışıyordu.
" Hadi ufaklık bana bak. "
Genç omega hala kıpırdamıyordu. Namjoon onun saçlarına buse kondurmuştu.
" Jungkook lütfen bana bak."
Jungkook uzun zaman sonra ilk defa ismini onun ağzından duyduğu için şaşkınlık ile başını kaldırmıştı.
" Jungkook mu? Ufaklığa ne oldu? Yoksa bana sinirlendin mi?"
Namjoon bu defa onun alnına bir öpücük kondurmuştu.
" Evet sinirlendim çünkü o kıymetli göz yaşlarını ciğeri beş para etmez varlıklar için akıtıyorsun. Kimse göz yaşını akıtacak kadar değerli değil ufaklık. Şimdi kurut o inci dolu pınarlarını."
Jungkook ani bir refleks ile Namjoonun dudaklarına hızlı ve kısa bir buse kondurup geri çekilmişti. Genç adam az önce yaptığının verdiği şok ve şaşkınlık ile esmerin yüzüne bakıyordu. Namjoon ise sol elini onun yüzüne ve sağ elini onun beline yerleştirip hafifçe kendine çektikten sonra dudaklarını birleştirmişti. Sert veya tutkulu öpmüyordu. Daha çok kollarının arasındaki beden sanki çok kırılgan bir maddeden yapılmış ve onun en küçük yanlış hareketinde paramparça olacakmış gibi davranıyordu. Jungkook sıcak dudaklara daha çok bastırıyordu sevgiye aç olan dudaklarını. Ikilinin dudakları birbirine uyumlu bir şekilde hareket ediyordu. Sıcak buselerden uzun öpücüklere kadar. Bir kaç dakikaları öyle geçmişti. Sonra nefes almak için geri çekilmiştiler. Birbirine daha bir kelime bile edemeden aşağıdan gelen sesler yüzünden odadan çıkmak zorunda kalmıştılar. Jungkook bunun ne anlama geldiğini az çok tahmin ediyordu. Yine bir aile faciasının ortasına düşecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karma (Namkook)
FanfictionJungkook ihanete uğramış bir omegaydı. Ona ihanet edenler bir şeyi bilmiyordu. Jungkook karmaya inan biriydi.