Tetikleyici uyarısı! Bu bölüm şiddet öğeleri içerir.
Namjoon üzerine atılan bir kova buz gibi su ile kendine gelmeye başlamıştı. Gözlerini açtığında karşısında tahta benzeyen kırmızı koltukta bacak bacak üstüne atmış sağ elinde puro ile ona pis pis gülen Bay Cho'yu görmüştü.
" Demek uyandın seni pis sıçan."
Namjoon ağrıyan bileklerinden ve bacaklarından iple bağlanmış olduğunu anlamıştı.
" Sıçan mı? Bunu senin gibi korkudan yer altında sürünen bir solucan mı söylüyor?"
" Demek hala küstahça konuşa bilecek bir durumda olduğunu düşünüyorsun. "
Bay Cho parmaklarını şıklatınca bir adam Namjoonun yüzüne sert bir yumruk geçirmişti. Namjoon ağzına gelen kanı tükürüp konuşmaya devam etmişti.
" Beni böyle mi susturacaksın? O kirli para ile satın aldığın itlerini üzerime salarak mı?"
Bay Cho sol elindeki bastonu yere vurarak adamına emir vermiş, Namjoona bir yumruk daha attırmıştı.
" Sen de baban gibi ne zaman susman gerektiğini bilmiyorsun."
Baba kelimesini duyunca sinirden gözleri parlamıştı sandalyeye bağlı olanın.
" Babam hakkında konuşma şerefine ait değilsin seni adi solucan."
Ve yüzüne bir darbe daha almıştı.
" Senin ailenin sorunu da buydu. Kendinizi herkesten üstün görüp şerefli hareketlerde bulunmanız. Oysaki annen de babanda beş para etmez yalakalardı."
" Bunu karnını çöpten doyuran ve babamı onu işe alması için yalvaran, onu iyi yerlere getirmesine rağmen duymayıp ona suikast düzenleyen sen mi söylüyorsun?"
Adam bu defa Namjoona üç defa vurmuştu.
" Senin baban aptalın tekiydi. Elindeki güçün kıymetini bir türlü anlamadı. Geldiği konuma layık değildi. O gücü
kullanıp kendini ve sizi korumak yerine ,herkese eşit davranıp kendini ve o çok övdüğü ailesini hedef tahtası yaptı."Namjoon sinirle ağzındaki kanı tükürüp çok yüksek bir ses tonu ile Choya hakaretler yağdırmıştı.
" Babam senin gibi kirli işlere buluşmak istemediği için onun düşmanları ile iş birliği yapıp ailemi katlettin! Şimdi gelmiş bu yaptıkların için babamı mı suçluyorsun?!"
" Aynen öyle. Baban aptal ve güçsüzdü ama bakıyorum da sen onun gibi değilsin. Senin ihtiyar herkese merhamet ederdi ama sen senin kuyruğuna basanı ısırıp vebadan ölmelerini sağlıyorsun küçük fare. Sana benim sadık köpeğim olmanı teklif ediyorum. Böylelikle fareden itliğe terfi edersin."
" Bu teklifini neden kabul edeyim?"
Cho 3 defa bastonunu yere vurmuş, içeri
ayakları yerde sürüklenen baygın Jungkooku iki tarafında onu kollarından tutmuş iki adam girmişti." Teklifimi kabul etmezsen yıllar önce annenin tadına bakmamış olmanın sinirini senin omegandan çıkarırım. Kendisi de annen kadar güzel."
Bay Cho ayağa kalkıp yüzünde kanlar akan Namjoonun yanına gidip onun gözlerinin içine bakarak konuşmuştu.
"Şimdi teklifimi kabul ediyor musun?"
Namjoon ağzında toplanmış olan kanı karşısında duran adam yüzüne tükürmüştü.
" Senin gibi bir solucana itaat etmektense ölmeyi yeğlerim. "
Cho ceketinden beyaz bir mendil çıkarıp suratını silerken adamları Namjoonun yumrukluyordu.
"Sende baban gibi aptalmışsın. O yüzden baban gibi ölmeyi hak ettin. Ama tek bir farkla. Sen can verirken ben gözlerinin önünde senin eşini becereceğim. "
O an Jungkook kendine gelmeye ve yavaşça gözlerini açmaya başlamıştı.
" Bak fahişende uyanmaya başladı. Şimdi gösteri başlayabilir."
Cho işaret parmağını Jungkookun yüzünden gezdirmeye başlamıştı. Taki Jungkook sinirle adamın parmağını sertçe ısırıp kanadana kadar.
" Ahhhh !!"
Parmağı kanayan adam bunu ona yapana sert bir tokat atmıştı.
" Seni pis fahişe! Sahibin gibi sende inatçı ve aptalsın! Ama ikinizden bunun bedelini ödeyeceksiniz!"
Cho Jungkooka bir tokat daha atacak iken birden odayı aydınlatan tek ışık aniden sönmüştü. Ve sonra odada bir sürü silah sesi yankılanmıştı. Işık tekrar yanınca Chonun tüm adamları yerde kanlar içinde yatıyordu. O sırada Namjoon gömleğinin kollarını kıvırıyordu.
" Geç kaldın Jun."
Cho kaçacak yer ararken Jun çoktan onu ensesinden tutup ,ona diz çöktürmüştü.
" Çok özür dilerim efendim. İstediğiniz gibi sürpriz saldırı yapabilmek için dışarıdakilerini sessizce halletmek beklediğimden daha fazla zaman aldı."
" Neyse bunları sonra konuşuruz. Şimdi Jungkooku alıp eve götür."
" Efendim Bay Jung ve Bay Min de burada. Onlar götürse, ben de sizin yanınızda kalsam. Lütfen bunu itaatsizlik gibi algılamayın. Sadece bu anı yıllardır bekliyorum ve kaçırmak istemem."
" Pekala. Bu defalık bu isteğini kabul ediyorum."
Jungkook ise hala ilaçların etkisinde olduğu için her şeyi algılamakta zorlanıyordu. O an içeri Yoongi ve Hoseok girmişti.
" Jungkook-ah!"
Hoseok hemen kardeşi yerine koyduğu çocuğa koşmuştu. Yoongi ise sırıtarak yerde diz çökmüş olan adama bakıyordu.
" Sonunda elimize düştün Cho piçi. Hoseok bebeğim Jungkooku da al ve bize geç. Biz Namjoon ile biraz eğleneceğiz. "
Hoseok tereddüt etmeden sevdiği adamın verdiği emre uyup ,Jungkooku da alıp oradan hızla uzaklaşmıştı. Yoongi ise ceketini çıkarıp, gömleğinin kollarını kıvırmıştı.
" Eğlence başlasın dostum."
O gece o odada saatlerce Chonun acı çığlıkları yükselmişti. Namjoonun içi zor soğumuştu. Ne de olsa içinde yılların intikam ateşi yanmıştı. İşi bittiğinde banyo alıp misafir odasında uyuyan eşinin yanına uzanmıştı. Her şey sonunda bitti diye düşünürken asıl her şeyin yeni başladığından habersizdi alfa.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karma (Namkook)
FanfictionJungkook ihanete uğramış bir omegaydı. Ona ihanet edenler bir şeyi bilmiyordu. Jungkook karmaya inan biriydi.