7 - Güven

39.2K 2K 253
                                    

"Yemeğini yedirdim Eylül abla, uyudu şimdi."

Müşterinin para üstünü verip iyi günler diledikten sonra tekrar telefondaki Gizem'e odaklandım. Kendi evinde bakıyordu Özgür'e.

"Tamamdır. Bir sıkıntı olursa yine ararsın beni."

Gizem ile vedalaştıktan sonra bitkince kasadan çıktım. Kafe bugün fazla kalabalıktı. Gerek mutfak, gerek kasa, gerekse garsonluk yapıyordum ve açıkçası bu bana iyi geliyordu. Sürekli bir şeyler düşünmekten çatlamak üzereydim.

"Hoş geldiniz, ne alırsınız?" dedim gelen yaşlı çifte. Gülümseyerek siparişlerini verdiklerinde kafamla onaylayıp şefe götürdüm. Belimi tutup genleşerek arkamı dönmemle Egemen abiyi görmem bir oldu.

"Abi, hayırdır?" dedim şaşkınca. Elini belime atıp şakağımdan öptü.

"Abim restoranda terör estiriyor. İşten kaçıp yanına geldim."

"O zaman bir yere geç sen, güzel bir kahve kapıp geleyim yanına." dememle "Anlaştık." diyerek masalara doğru ilerledi. Mutfağa geçerek kahveleri hazırladım ve abimin yanına gittim. Tam karşısına oturarak kahvesini uzattım.

"Ömer abi seni göremeyince kızmasın?" diye sordum. Kahvesinden bir yudum alarak gözlerini devirdi. "Emir yağdırmakla meşgul kendisi. Beni fark edene kadar gitmiş olurum." Ardından sandalyedeki poşeti alıp içinden bir şey çıkardı.

"Bak, paşama ne aldım." dedi heyecanla. Gördüğüm minicik fenerbahçe formasıyla gülümsemiştim. Oğluma alınan ilk hediyeydi ve bunun benim için anlamını bilemezdi.

"Abi..." dedim kısık sesimle. "Oğlumun ilk hediyesini aldın şu an, biliyor musun?" Bendeki duygusallığı fark etmiş olacak ki formayı yavaşça geri koydu poşetin içine. Masanın üzerindeki elimi tutup dudaklarına götürdü.

"Daha neler alacak ona dayıları, hediyeye boğacağız. Kıskandın mı kız?"

"Kıskandım, ben de isterdim bir fenerbahçe forması." dedim alayla. Gülerek elimi bıraktı. "Sen yeter ki fenerbahçe de, takım alırım sana."

Kahveden bir yudum aldım bir şey demeden. Takım tutmuyordum ancak maç günleri onları biraz kızdırabilirdim sanırım. Mesela, galatasaraylı olarak.

Egemen abimin telefonu çalınca sıkıntıyla ofladı. Açar açmaz Ömer abinin sesini buradan duymuştum.

"Egemen neredesin sen!"

Egemen 'bak gör' diyerek kaşlarıyla telefonunu işaret etti.

"Eylül'ün yanına geldim abi, kız perişan olmuş yorgunluktan iki yardım edeyim dedim."

Şaşkınlıkla onu izlerken yumuşayan surat ifadesinden Ömer abimin sakinleştiğini anlamıştım.

"Bilmem, yeterince garson yok sanırım." dedi etrafa bakarak.

"Tamam abi, ilgilenirim."

Telefonu kapatıp geriye yaslandı. "Abim sana garson bulma işini bana kitledi."

"İlan yapıştırmıştım kapıya ben." dedim. "Karşında Egemen abin var senin, şıp diye bulur sana."

Egemen abi tekrar kafede göz gezdirirken bunu çok sık yaptığını fark ettim. "Bir sorun mu var abi?" dedim merakla. Bana dönüp "Yok güzelim." dedi kısaca. Birini aradığı fazlasıyla belliydi ancak uzatmadım.

"Bir şey yer misin?" dedim ayağa kalkarken. "Mutfakla ilgilenmem gerekiyor, gönderirim hemen."

"Yok yok, sen bak işine. Buradayım ben."

En BaştanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin