Günün ilk ışıklarıyla uyandığımda, oğlumun eksikliği canımı acıtmıştı. Gözlerimi ovuşturarak yatakta doğruldum. Bakışlarım duvardaki saate kaydı. Henüz yediydi.
Ayağa kalkıp istemesem de hazırlanmaya başladım. Nihayet işlerim bittiğinde kendimi mutfakta bulmuştum. Dünden kalma bulaşıkları özenle yerleştirdikten sonra kahvaltı için işe koyuldum. Patatesleri keserek kızgın yağın içine attım.
"Günaydın." dedi yanıma doğru gelen ses. Elini belime koyarak yanağımdan uzunca öptü.
"Günaydın." dedim aynı şekilde. Umut abim küçük küçük dilimlediğim peynirlerden birini ağzına attı.
"Dün yıktın ortalığı. Abim Uzay'ı öldürecekti neredeyse."
"Ortalığı yıkan ben değildim. Onların yaptıkları işe yarasaydı o zaman görürdük asıl."
"Sen bir baksana bakayım bana." dediğinde kafamı ona çevirdim. Gözlerini kısarak yüzümü inceledi.
"Trip bu, baya baya trip atılıyor şu anda."
"Çocuk muyuz abi, ne tribi Allah aşkına."
"Atıyor atıyor." diyerek içeri girdi Egemen abim. "Fena trip atıyor hem de, abiye trip atılır mı?"
"Bilmem, hak etmişler mi diye sormak lazım." dedim dayanamayarak.
"Hak etmemişlerdir, sen öyle sanıyorsun."
"Egemen haklı, aferin koçum."
Başımı sağa sola sallayarak tekrar patateslere döndüm. Birkaç kez çevirip geri kalanları da doğrarken yanımıza tartışarak Utku ve Ömer abim gelmişti.
"Ya abi, mis gibi yer işte Uludağ. Rize'de teyzem rahat mı bıraktı bizi kurbanın olayım ya."
"Utku, çok istiyorsan git kendi kendine. İşimiz gücümüz var oğlum zırt pırt bir yere mi gideceğiz."
"Oha, nereye gidiyoruz?" dedi Egemen abim heyecanla. Ömer abi gözlerini devirdi. "Hiçbir yere, oturun oturduğunuz yerde artık." diyerek yanıma geldi. Saçlarıma öpücük bıraktıktan sonra doğruldu.
"Günaydın bebeğim."
"Günaydın."
"Ellemeyin ona, bugün tripli." dedi Umut abim. Utku abi kaşlarını çattı. "Niyeymiş o?" dediğinde cevap alamamıştı.
"Ha, dünki mesele..."
"Trip falan atmıyorum, Umut abim öyle sanıyor." dememle Umut abi keyifle bir peynir daha attı ağzına.
"Umut abin ölsün sana."
"Abi demesene şöyle şeyler." diye mırıldandım. Elimden çekilen patatesle Ömer abime baktım.
"Kalın kalın doğradın hepsini. Abini izle de öğren bakalım."
"İyi, yap o zaman." dediğimde garip bir bakış attı bana. Omzumu silkip kollarımı bağladım.
"Bu da iyi ki bir şef oldu." diyerek abimin yanına gelen Egemen abim, ufak bir tekme yemişti.
"Oha, resmen şiddet!"
Ocak açık olduğu için gelen bunalma hissiyle saçlarımı hafifçe havalandırdım. Etrafa bakarak tokamı ararken saçlarımda hissettiğim el ile duraksadım. Utku abim büyük bir özenle saçlarımı bağlayıp öptü.
Erime Eylül, ayakta kal kızım.
"Teşekkür ederim." dedim ancak sesimi duymuş muydu emin değildim. Demlediğim çayı alarak masaya koydum. Ömer abim de patatesleri getirip koydu masaya. Ben yerleşip kimseyi beklemeden yediğimde doğal olarak bana tuhaf tuhaf bakmışlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
En Baştan
Teen Fiction"Yıllar sonra anneme kavuşmuş gibiyim Eylül." diyerek sardı beni abim. "Anne kokusu..." Saçlarımı koklayan abime karşılık beline sımsıkı sarıldım. Arkamda Ömer abimi hissettim. Saçlarıma öpücük bıraktı. "Kıskandım." diyerek Utku abim de kocaman aç...