3.bölüm 'Rüya'

22K 642 27
                                    

Zihnimin kıyılarına vuran küçüklüğümün cesetlerine baktım uzunca bir süre. Hiçbiri büyüyememiş, daha bedenleri küçücük iken teslim olmuşlardı ölüme. Hepsinin ıslak, soğuk bedenlerinden; nefretin o pis kokusu yükseliyor, içimde ki karanlığım bu nefretin kokusunu sömürüyor ve bana karşı kullanmaya hazırlanıyordu. Hepsinin birbiriyle ortak çok fazla benzerliği vardı. 

Hepsi; Beni suçluyor... 

Hepsi; benden nefret ediyor...

Hepsi bana ait, fakat benden bir o kadar da farklıydılar. İçimde kendim için büyüttüğüm bir düşmanım vardı. Kendinden nefret eden bir benliğe sahiptim. Birkaç kişi tarafından çok sevilen biri olarak, kendisi tarafından sevilmeyen nadir insanlardan biriydim sanırım. Bu yüzden kendimle açtığım hiçbir savaşta uzlaşmaya gidememiş, kendimi yenmiş yahut kendime yenilmek zorunda kalmıştım. Kendimle çeliştiğim zamanlarda bu zamanlara eşitti.

Kendiyle içli dışlı fakat kendinden çok fazla sır saklayan biriydim. İçimde küçüklüğümün sahip olduğu devasa bir karanlık vardı ve içimde korktuğum en büyük şeylerden biriydi bu. Bazen o karanlıktan küçük bir kızın çığlıkları yükselir, bazen uykumdan kan revan uyanacağım kadar korkutup, ağlatabilirdi beni. Bazen fısıldayarak bir şeyler mırıldanır, karanlıktan korksam da içimde ki karanlıktan kaçmak için, yorganın altında ki karanlığa sığınmama neden olurdu.

İçimde ki bu savaşa tanık olmayan hiç kimse asılında kim olduğumu tam olarak bilemezdi. Şimdiye kadar ise beni bütün sırlarımla tanıyan bir arkadaşımda yoktu. Olacağını da hiç sanmıyordum. Hiç kimseyi içimde ki o küçük benliğim ve onun sahip olduğu o kocaman karanlıkla tanıştırmak istemiyordum. Fakat bazen ipleri eline alıp, etrafa ateş saçtığı birkaç zaman dilimi olmuştu. Sinir krizleri! O zamanlar ortaya çıkıyordu. Hiç sakin bir çocukluğum olmamış genelde kavga etmiştim, hiç yoktan sebeplerle. Hatırlamak istemediğim hatta çoğunu hatırlamadığım bir orta okul dönemiydi bu

Onu saklamaya çalışmak için, bu suçluluğu bastırmak için daha büyük suçlara baş vuruyordum ve o zamanlar bu suçlar birileriyle kavga etmekten, kullanmamanız gereken; bağımlılık yapan şeylerden geçiyordu. Hayatımın en kötü dönemlerinden biriydi. Bu küçükle savaşmak ve onu kimsenin fark etmemesini sağlamak için bazen, benliğimi kenara bırakıp olduğumdan daha farklı kişiliğe büründüğüm bile olmuştu. Sırf onu bilmesinler, ona zarar vermesinler diye... Her ne kadar bana düşman olsa da tek masum yanımdı o, kaybedemezdim. Kimseye gösteremezdim! Bu yüzden saklandığım çok geceler oldu benim.

Fakat içimde ki bu küçüğü biri fark etti. Yağız. Onu fark etti!

Hatırlamak istemediğim anılarımı beynim o küçüğün önüne koymuş analiz ettiriyordu. Tüm anılarımı tazeleyerek beni geçmişe sürüklüyordu. Fakat çok fazla küflenen anılar vardı. Çok fazla boşluk... Çok fazla eksik... Çocukluğuma dair hatırladığım birkaç anıdan fazlası değildi. Ah, kimin umurundaydı ki o anılar? Hepsinin yolu yine acıya çıkıyordu. Yine suçluluğun kapısını çalıyorlardı, hepsi. Unutmak en iyisiydi.

Geçtiğim her sokak karanlıktı. Ürkütücüydü ve ıssızdı. Uzunca bir süre bu karanlıkta yürümeye devam ettim. Sonunda evimizin olduğu sokağa vardığımda gözlerimi kısarak etrafıma baktım. Yolu nasıl bulmuştum? Şüphelerim anılarımla meşgul olan beynimi dürttü. Sokak lambasının loş ışığı sokağı aydınlatırken, evin önünde durup okul çantamdan evin anahtarını aramaya başladım. Çantam ile bir süre cebelleştikten sonra, anahtarı bulup kapıyı açtım. Ters giden bir şeyler vardı. Hiçbir zaman anahtarı bu kadar kolay bulup, bu kapıyı hiç bu kadar kolay açmışlığım yoktu.

BEDEL - Azrail'in Gölgesi (Seri 1/3)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin