56.bölüm 'Ruh ağlar mı? Ağlıyor işte.'

6.4K 359 79
                                    

Hey sen! Dışarıda soğukta duran!

*Beni anlıyor musun?

Hey sen! Işığı gizlemelerine izin verme.

Savaşmadan pes etme!

Hey sen! Orada yalnız duran.

Telefonun yanında çaresizce oturan.

Bana dokunur muydun?

Aç kalbini, eve geliyorum.

Ama sadece hayaldi.

Duvar çok yüksekteydi.

Seninde gördüğün gibi.

Ne kadar çabalarsa çabalasın, özgür kalamadı.

Onun kanına girdiler.

*Bana yardım edebilir misin?

Her sen! Bana hiç umut olmadığını söyleme.

Pink Floyd - Hey you!

Nasıl geçecek? Nasıl dinecek? Bu acı nasıl işledi ki ruhuma, tırnaklarını batırdığı ruhum boyadı dünyamı kırmızıya. Ne kadar berbat bir renk bu... Ne kadar uğursuz... Ne kadar, korkunç.

İtiraf et, bağır hadi. Sen de korkuyorsun ölümden. İtiraf et! Ölmek istiyorsun, en az onlar kadar. Çünkü ağır geliyor ruhun bedenine, çünkü canın yanıyor alabildiğine... İtiraf et! Korka korka ölümü diliyorsun, sen de. Gelsin ama alırken ruhunu, acıtmasın... Çok bencilsin sen de, ölüm kadar. Onlar kadar... İstiyorsun, istemeye istemeye.

Korkunun nasıl sindiğini hissedebiliyorum içime. Ağır ağır sokulurken bana, soluğunu hissedebiliyorum. Kalbime ettiği hükmün onu nasıl ritminden çıkardığını. Bir kurşun gibi dağıtıyor cesaretimin kafasını. Klozetin üzerinde çömelmiş beklerken, yerde izlediğim gölge bir an bile çıtını çıkaramadığım nefesimle, adım seslerini dinliyoruz. O gölgeyi izlerken bize her yaklaşmasında ödümüz patlıyor. Bizi korkutan o adam değil, bizi korkutan ölüm...

Belki bir dakikadan az bir süre sonra korkum, alacaktı ruhumun canını. O kapı kırılacak, belkide yüzünü bile göremediğim adam sessizce öldürmek için ağzımı kapatıp, saracaktı ellerini boynuma. Ya da kapatıp ağzımı burnumu bayıltacaktı beni. Her ne olacaksa, korkum hat safhadaydı. Fakat beni korkutan ölme ihtimalim de değil, Yağız'ın öldüğümü öğrendiğinde yüzünün alacağı ifadeydi. Çok kızacaktı bana, bir başkasının bana zarar verdiğini öğrendiğinde. Bir başkasının bana dokunduğunu duyunca, kan akıtacaktı. 

Öldüğümü öğrendiğin de yıkılacaktı gök, ağlayacaktı toprak. Onun dünyası bulanacaktı kana. Öldüğümü öğrendiğinde, ilk kez kaybettiğini hissedecekti iliklerine kadar, ilk kez hiç hissetmediği kadar hissedecekti acıyı. Öğrendiğinde, ölümle oynayan çocuğun oyuncağı olan ölüm, kırılacak, eline batacaktı. 

Canı yanacaktı.

Kanayacaktı.

Öyle olmalıydı...

BEDEL - Azrail'in Gölgesi (Seri 1/3)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin