Sahi, senin kadar büyüdü mü içindeki çocukta? Yoksa senin diktiğin o yetimliğin gölgesinde saklanıyor mu senden? O da herkes gibi korkuyor mu senden?
Önünde durmuş dikkatle baktığım gömleği süzerken, onun içinde Yağız'ı hayal etmeye çalışıyordum. Gömlek ipekti rengi altın sarısıydı. Evet, imkansız gibi geliyordu. Gömleğe bir süre baktıktan sonra hüsranla yüzümü astım. Onu denemesini istesem bana kızar mıydı? Başımı iki yana salladım. Alacağım tepkiyi tahmin edebiliyordum. Omzumun arkasına değen kolla irkilip, omzumun üstünden Yağız'a baktım. Baktığım gömleğe kısa bir bakış attı. Ayakkabılarımı çıkardığımda aramızda ki boy farkı da elle tutulur bir fark yaratmıştı. Bunu yeni fark ediyordum.
"Bu erkek gömleği, ufaklık." dedi bakışlarını gözlerime çevirdi. "Sana olmaz." dedi ve başını iki yana sallayıp arkasını döndüğü sırada, "Kendim için bakmıyordum." diye mırıldandım. Bakışlarım yeniden gömleğe yükseldi. Yağız bana doğru tekrar yaklaşırken, gözleri kısılmış kaşları çatılmıştı. "Kime bakıyordun?" diye sordu. Etrafına bakınırken, "Burada benden başta bir tanıdığın mı var-" Birden susup bakışlarını bana çevirdi.
"Yok canım." derken güldü. "Benim için gömlek bakıyorsun, ha?" Gülümsemesi tüm ağzına yayıldı. "Hemde sarı."
"Denesene." diyerek gülümsedim. Gülümsemesi anında ciddi bir hal aldı.
"Ciddisin." derken ilk önce gömleğe sonra bana baktı. Kaşları havaya kalkarken, başını iki yana salladı. "Hayır." deyip kestirip atarak ellerini cebine soktu ve kasaya yöneldi.
"Yağız." dedim arkasından koştururken, "Lütfen." diye bağırdım. Bana aldırmadan kasada ki ödediği poşetleri alıyordu. "Lütfen." dedim ciddi bir ifadeyle. Durdu. Gözlerini kapattığını gördüm. Sabır dilenir gibi bir hali vardı.
"Sarı olmaz." dediğinde şart koşuyordu. "1 dakikan var. Başka bir tane seç." dedi. Telaşla etrafa baktım.
Yanda duran yeşil gömleklere ilerlerken, bakışlarım tereddütle Yağız'ın gözlerine değdi. Başını iki yana sallıyordu. Hemen yön değiştirdim. Ortada duran T'den bir beyaz gömlek aldım. "Bu?" diye gömleği ellerimde tutarak Yağız'a döndüm. Başını yine iki yana salladı. Surat asarak arkalarda ki gömlekleri didiklerken içlerinden birini çıkardım. Rengi bordoydu. Yağız'a doğru koştuğum da, Yağız kaşlarını çattı. "Hayır." dediği sırada onu dinlemeyerek deneme kabinine sürüklüyordum. Gömleğin rengi çok güzeldi. Ateş kırmızısından çok daha koyu bir renkteydi. Albenili bir havası vardı. Bu onun üzerinde çok güzel duracaktı. "Onu denemem." derken bana direnmiyordu.
Onu çekiştirirken, gülümsemesini anlamasam da tepkisiz kalarak onu köşede ki kabine ittirdim. Kabinin kapısını açıp, onu içeri ittim ve kapıyı kapattım. "Gömleği ver bari." dediğinde gömleğin hala elimde olduğunu yeni fark ediyordum. Gömleği yukarıdan attım. "Mira!" diye öfkeyle homurdandığını duyabiliyordum. Fazla mı sert atmıştım? Kapının arkasına yaslanmış onu beklerken, aynı zamanda kıkırdıyordum.
Birkaç dakikanın ardından kapının önünde küçük turlar atarken, onu o gömlekle hayal etmeye çalışıyordum. Normalde kırmızı renginden nefret ederdim ama bu kırmızıdan çok daha farklıydı. Göz alıcıydı. Kapıyı tıklattım. Beş dakikayı çoktan geçmişti ve Yağız hala kabindeydi. "Sadece bir gömlek deneyeceksin, Yağız." diye iç geçirdim. Kapının önünde durmuş, kollarımı göğsümde birleştirmiş Yağız'ın çıkmasını bekliyordum. Kapı açıldığında tüm dikkatimle Yağız'a baktım. Ama henüz gömleğin üzerinde nasıl durduğunu göremeden uzanıp beni kolumdan yakaladı ve kabinin içine çekti. Kapıyı kapatırken ona inanamayarak bakıyordum.
![](https://img.wattpad.com/cover/35625671-288-k600341.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEDEL - Azrail'in Gölgesi (Seri 1/3)
Misterio / SuspensoDuyuyor musun? Sallamayı bıraktığın beşikte ağlıyor ölüm. (Bölüm sayısı sizi korkutmasın, iki seri (1 ve 3) aynı hikâyede yayınlanıyor.) 1. Seri Ölümün Elçisi 3. Seri Azrail'in Gölgesi bu serinin içinde yayınlanmaya devam ediyor. Cennetten ceh...