Gök yüzüne yaz; Bizim olan her şey bitti.
Onlara mutlu olduğumu söyle ve kalbimin kırıldığını.
Bütün yaralarımın açık olduğunu...
Söyle onlara umduğum şey imkansız.
James Arthur - Impossible
Bölümü okurken dinlemelisiniz. Nefis bir şarkıdır.
Göğsümün hemen altında gittikçe büyüyen zehir bedenime yayılmaya başlamıştı. Büyüdükçe tüm organlarımı, yaralarımı fethediyordu. Ve her fethettiği organımla bütünleşip bana saf alarak daha güçleniyordu. İçimde bir canavar gibiydi. Önüne kattığı ne var ne yoksa benden koparıyordu sanki. Sanki, yavaş yavaş öldürmek istiyordu beni. Kendi zehriyle. Bu zehrin kim olduğunu söylememe gerek var mıydı?
Yağız...
Yağız iki gündür hiçbir tepki vermeden uyumaya devam ederken, Tuna yanımdan ayrılmamış, bana Yağız'a ve Koray'a bakmam da yardım etmişti. Yunus, Koray'ı atlara bakmaya götürmüş Tuna ve ben, temizlik yapmaya çalışıyorduk. Kendisi pek becerikli olmadığı için temizlik yapmaktan çok bana daha fazla iş çıkarıyordu. Hayatımda en fazla üç dört kez temizlik yapmıştım. Pek alışkın değildim ve bildiğimde söylenemezdi.
Temizliği genelde biz evde olmadığımızda Yağız birilerine yaptırıyordu fakat üst üste gelen olaylar ve Koray'ın dağınıklığı, Yağız'ın baygın kalması derken ev tamamen dağılmıştı. Ve benden başka yapacak kimsede yoktu. Yağız'ın nereden bulduğunu bilmesen de getireceği temizlikçilerde yoktu. Sonuç olarak istemeye istemeye yapıyordum. Üzerime bir önlük geçirmiştim. Saçlarımı topuz yapıp, ellerime birer eldiven takmıştım. Dışarıdan gören evin içinde koca bir mikropla savaşa gireceğimi düşünebilirdi ama birçok mikropla savaşacaktım. Ne? Komik değil bence.
Tuna yetişemediğim yerlerin tozunu alırken, ben viledayı hazırlamış içine bulduğum bütün temizlik sıvılarından koymuştum. Bu, bu evde yaptığım ilk ve son temizlik olacaktı. Viledaya o kadar çok su koymuştum ki kaldırmakta zorlanıp, ıkınarak içeriye taşımıştım. Tuna elinde toz bezi kitaplığın tozunu alırken, bana kısa bir bakış atarak, bakışlarını kitaplığa ardından geri bana çevirdi ve bakışlarını üzerime sabitledi. Dudakları keyifle yanaklarına tırmanırken, gözleri kısıldı. Çok mu komik görünüyordum, cidden?
"İşine bak." dedim öfkeyle. Gülümsemesi sesli bir hal alırken çenemin altında ki maskeyi ağzım ve burnumu kapatacak bir şekilde yukarı çekerken dudaklarıma bir gülümseme kondu. Dışarıdan kendimi böyle izlemeyi hayal bile edemezdim. Gerçekten komik görünüyor olmalıydım.
"Ne mümkün." derken yeniden dikkatini raflara vermişti, Tuna. "Görende savaşa giriyorsun sanır." diyerek düşüncelerimi dile getirmişti adeta. Sırf bana yardım etmek ve dikkatimi birazda olsa dağıtmak için temizlikçi tutmak yerine işi bizim yapmamız konusunda ısrar etmişti, Tuna. İki gün boyunca Yağız'ın başından ayrılmayıp yemek yemediğim ve neredeyse oturup ağlayacak duruma geldiğim için bir şekilde beni Yağız'dan uzaklaştırmaya çalışmış ve son olarak bu bahaneyi bulmuştu. Fakat Yağız, öyle yattığı sürece toparlaya bileceğimi sanmıyordum. Onun bu kadar uyumasına, evde onsuz onun hakaretleri, bağırmaları olmadan zaman geçirmeye pek alışık değildim. Bana bir raddeye kadar bağırması ve cevap vermediğimde öküz gibi odama dalması gerekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEDEL - Azrail'in Gölgesi (Seri 1/3)
Misterio / SuspensoDuyuyor musun? Sallamayı bıraktığın beşikte ağlıyor ölüm. (Bölüm sayısı sizi korkutmasın, iki seri (1 ve 3) aynı hikâyede yayınlanıyor.) 1. Seri Ölümün Elçisi 3. Seri Azrail'in Gölgesi bu serinin içinde yayınlanmaya devam ediyor. Cennetten ceh...