Acısına yara diyen adam, ne kadar da ağırmış yükün. Taşıyamadım, yok saydım.
Bakışlarım yüzünde intihara hazırlanırken, kapının yumruklanması gözlerimi hızla kapatmama neden oldu. Hisler çatlak vermişti. Gözlerimden süzülen damlaları yeni fark ediyordum. Sadece bir benzetme içime doğan korkulara pençelerini geçiriyordu. Ne ima etmek istemişti? Gözlerimi aralayarak suyun yüzeyinde sönmüş ve ıslanmış olan sigaraya baktım. İçimde ki düşmanı kamçılayan bu his nereden peyda oldu diye sorma hakkını kendimde göremedim. Yağız mümkün olduğunca ruhuma işliyor, beni soğuğuyla duygusuzlaştırıyordu. Üşüme mi sağlıyordu ve bunu hiçbir soba, kalorifer, ısıtıcı gideremezdi. Hatta ateş bile bu soğukla rekabet edebilirdi.
"Yağız." diye seslendi Beyza, Yağız'ın kapıyla bakıştığını gördüm. "Geldi." dediğinde Yağız bakışlarını bana çevirerek, kısa bir işkenceden sonra kalkıp kapıya yöneldi. Tişörtünün sırtı ve üzerinde ki siyah kot pantolonu ıslaktı. Kapıyı açarak Beyaz'ya bakmadan gözden kayboldu.
Beyza'nın olduğum duruma şaşkın bakışlar attığını gördüğümde, yüzünde dolanan boş bakışlarımı gözlerinde sabitledim. Gözleri gözlerimi bulduğunda ifadesini mahcup bir şekilde örtmeye çalıştı. O başarısız olurken, kalkarak küvetten çıktım.
Beyza'nın yanından geçerek dolaba ilerledim. Dolapta Yağız'a ait birçok gömlek, tişört, eşofman, şort, kot gibi giysiler vardı. V yakalı kazaklardan birini alarak kısa bir şort seçtim. Dolabının karşısında nutkum tutulmuştu. Her şey siyahtı. Onu şimdiye kadar başka bir renkle görmemiştim. Ama neden? Neden sadece siyah? Dolabı kapatarak derin bir nefes aldım. Sanki her nefeste daha derin bir karanlığa batıyordum. Yağız'ın hayatında bile gözleri dışında siyahtan başka renk yokken bu karanlıktan çıkabilmeyi bile hayal edemezdim.
Beyza'nın hala beni izlediğini gördüğümde durarak gözlerimi gözlerine çevirdim. Derdi neydi? Soran bakışlarımı gördüğünde boğazını temizledi. "İyi misin?" diye sorduğunda yüzünde oluşan sahte tebessüm kaşlarımın çatılmasına neden oldu. Bu soru şu an o kadar saçma ve yersizdi ki gülme isteğim kabardı. Dudaklarım yana bükülürken, "Önemi var mı?" diye sordum. Arabadayken bunu kendi Yağız'a sormuştu. Şimdi bana böyle bir soru yöneltmesi kendisiyle çeliştiğini somut bir şey gibi önüme seriyordu. "İyiyim." dediğimde anlamsızca beni süzdüğünü fark ettim. "Çıkar mısın?" diye bir soru yönelttim. Bu sorudan çok rekabetine bir karşılıktı. Ne kadar da saçmaydı. Ben Yağız tarafından alı konurken onun burada kalması ve beni bir rakip olarak görmesi gülünecek bir durumdu. Anlaşılan Yağız'la arkadaştan daha fazlası vardı. Belkide platonikti ama yinede Yağız'ın onunla ilgilenmediği her şekilde ortadaydı. Yağız'ın mizacı böyleydi katıydı ama bana bazen gösterdiği nazik tavır onun farklı yönlerinin olduğunu da ortaya koyuyordu. Hiç değilse benim için.
Beyza kapıyı kapattığında gözlerimi devirerek elimde ki giysileri yatağın üstüne bıraktım ve banyodan küçük bir havlu alarak saçlarıma havluyu doladım. Ardından sütyeni ve şortu çıkarak Yağız'ın kazağını ve şortunu giydim. Sütyenimi ve şortumu durulayıp banyoya astıktan sonra banyodan çıkarak kapıya yöneldim. Odadan çıkıp merdivenlerden inerken aşağıda Kaan'ı gördüm. Yine enfes bir sofra hazırlıyordu. Gülümseyerek bana baktı. Aynı gülümsemeyi takınmaya çalışarak bende ona baktım. Arkasında beliren Beyza tüm tebessümümü çekip aldı bir anda. Beyza'yı izleyerek baktığı yöne çevirdim bakışlarımı. İleride bir oda vardı ve kapısı tam olarak kapanmadığı için içerisi görünüyordu. Görünen aralıkta Yağız'ın ayaklarını bir borunun altına geçirdiğini gördüm. Mekik çekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEDEL - Azrail'in Gölgesi (Seri 1/3)
Misterio / SuspensoDuyuyor musun? Sallamayı bıraktığın beşikte ağlıyor ölüm. (Bölüm sayısı sizi korkutmasın, iki seri (1 ve 3) aynı hikâyede yayınlanıyor.) 1. Seri Ölümün Elçisi 3. Seri Azrail'in Gölgesi bu serinin içinde yayınlanmaya devam ediyor. Cennetten ceh...