Özel Bölüm (Arınma Gecesi Anarşi)

2.9K 99 72
                                    

BEDEL

Özel Bölüm

"Al o silahı!" diye bağırdı aramızda metrelerce mesafe olmasına rağmen bana doğru ellerinde balta, döner bıçağı olan insanlıklarını bu gece evlerindeki raflara kaldıran varlıkların karşısında sadece bana doğru koşan o adamın sesini işittim. "Çocuk, ateş etmek zorundasın!" Ateş etmek zorundaydım, yoksa üzerimde keskinliği denenecek birçok metal olacaktı. "Mira! Silahı al!" diye tekrar bağırmasıyla aramda bir adım olan silaha atıldım. Avuçlarımda soğukluğu bir leke gibi bulaşan metalin ağırlığıyla sarsıldım o an. Elime ilk kez silah almıyordum. Ama bu kez bu silahın namlusu barut kokuyordu. Biraz önce ölen birinin son misafiri... Yapamazdım.

"Ateş et!" Elimde sabit tutmaya çalıştığım silahı aramızda sadece birkaç nefeslik koşma mesafesinde olan adamlara doğrulttum. Gözlerim dolarken Yağız'a çevirdim bakışlarımı. "Yapamam!" derken dudaklarım titriyordu. "Yağız, kimseyi öldüremem ben."

Ben bunu söylerken Yağız elinde yaklaşık yarım metrelik bir satırla ona doğru koşan adamı son anda fark edebildi. Adam elindeki satırı Yağız'a doğru savurduğunda tamamen onlara yöneldim. Yağız hızlı bir atakla kıl payı kurtuldu. İnsanların bu gece ruhları semaya çekiliyor, duyguları prangalanıyor olmalıydı. Yağız adamla boğuşurken elimde titreyen silahı bana doğru gelen grubun üzerinden kaldırıp o adama doğrulttum. Eğer o satır o hızla Yağız'a inecek olursa onu kesinlikle öldürürdü. "Mira koş! Arka sokaklara gir ve biriyle karşıla-" Bir darbeyi daha güçlükle atlatabildi beni tembihlerken. "Eğer birini görürsen, hayır, biri seni görürse ateş et. Ve mutlaka isabet olsun! Duydun mu beni çocuk, kaç!"

Adamla boğuşurken çok zor konuşuyordu. Elimdeki silahı o adama nişan alsam da çok sık yer değiştiriyorlardı. Bakışlarımı bize doğru gelen gruba çevirdim. Dört kişilerdi. Kaçmamız gerekiyordu! Ancak silah sesini yakın civarlarda duyabilecek olan başka manyak gruplarda olabilirdi. Bu patlamayı duyduklarına emindim, bu yüzden artık bunu sorun edemezdim. Yine de bu gecede onu kaybetmeyi göze alamazdım. "Yağız eğil!" diye bağırdım. Eğilmedi. Adamla bağırmamdan birkaç saniye sonra yer değiştirdi ve elindeki satırı alamasa da onu tutarak ne yapmaya çalıştığımı anlarcasına adamı orada sabit tutmaya çalıştı. Bu benim son şansımdı. Adamı hedef aldım ve elimin titremesine rağmen gözlerimi kapatarak ateş ettim.

Ancak tekrar gözlerimi aralamaya cesaret bulamadım. Onu vurmuş olmazsın... Böyle bir salaklık yaptıysan eğer o silahı kafana daya geri zekâlı!

Sessizlik düşüncelerimi besliyordu.

"Yağız?" diye seslendim. "Yağız ölmedin, değil mi?" derken sanırım ağlıyordum. Evet, baya baya ağlıyordum.

"Yağız yalvarırım ölmemiş ol." Bu cümlemin ardından geçen o birkaç saniyelik sessizlikte nefes alışımda bile bir çaresizlik vardı. Lütfen...

BEDEL

Bu bölümün özelliği şu olacak, aslında çok hoşuma giden bir filmin konusunu işleyeceğim. Buna çalıntı gibi saygısızca eleştiriler gelmez diye umut ediyorum. Bu işlediğim kurgu bizim hikâyemizin konusuyla kesinlikle alakalı değil. Hepinizin de istediği gibi uzun zaman sonra onları yine bir aksiyonun içinde bulalım istiyorum. O heyecana tekrar dönelim. Beklenmedik bir şekilde çok farklı şeyler olacak. Yukarıda ki küçük kesit bölümün göbeğinden alındı. Umarım hoşunuza gider.

Alınan film: Arınma Gecesi Anarşi

Konusu;

BEDEL - Azrail'in Gölgesi (Seri 1/3)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin