Bölüm 1 Test

8.8K 290 48
                                    


Mücadele.
Bu hayatın benden en büyük beklentisiydi ve benim ona karşı daima verdiğim. Yaşadıklarım ve yaşayacaklarım için hayata pençelerimi atmış, sıkı sıkı kendimi bu dünya da bir yere kenetlemiştim. Bende yer edinmiştim insanlar arasına.

Dışlanmışlık ve ait olmayışımın bana verdiği hisleri iliklerime kadar hissediyor, bir yere ait olmaya çalışıyordum, başaramıyordum. Her defasında başka yollarla başka şekilde deniyordum, ne kadar zorlansam da, uyum sağlayamasam da hayatta kalmayı başarıyordum. Bir şekilde hallediyordum. Tek bir sorun harici. Uyum.

Herkes bir şekilde yaşadığı nefes aldığı ortama ayak uydururdu, uyum sağlardı. Hayvanlar bile bir süre sonra kaldığı yere alışırdı, yadırgamazdı. Ama ben sanki bu dünyadan değilmişim gibi kaldığım yeri yadırgıyordum, alışamıyordum, uyum sağlayamıyordum. Benim için imkansız ötesi bir olaydı bu.

Hayatımda bir gün bir şeyi kolay bir şekilde başarsam dünyanın sonu gelecek sanki!

Dünya yalan olmuş, yalan söyleyince iyi bir çalışan oluyorum bu ne böyle ya! Yaklaşık on dakika önce çalıştığım mağazadan kovulmuştum. Nedeni ise gelen müşteriye giyindiği cırtlak pembe elbisenin onu kilolu gösterdiğini söylemiştim.

Haklıydım da!

Ayrıca moda diye aldığı şeyler kasa arkası defolu ürünlerdi. Kadının zihinsel sıkıntıları vardı, bu yüzden ona defolu ürün satıyorlardı, bende kovulmayı göze alarak çenemi açmıştım.

Defolu kısımları da modeli bir parçası zannediyordu. Sanırım bazı gerçekleri yüzüne vurduğum içindi.

Şimdi ise her zamanki gibi karakolda ifademi imzalıyordum. İnsanlar sanki bilerek beni bu duruma düşürmeye çalışıyordu. Nedenini bilmiyorum ama bana garezleri var gibiydi. İnsanlar bile bile alışmaya, uyum sağlamaya çalıştığım dünyadan soğumam için ve pes etmem için uğraşıyordu sanki.
 
Her hafta yaklaşık iki üç kere karakola bu kavgalar yüzünden geliyordum. Genellikle bir gün göz altında tutulup bırakılıyordum. Gülin komiser elinde suyla bana doğru gelirken suyu bana uzattı,

"Viata bunu sürekli yapıyorsun. Sence de beni dinleme vakti gelmedi mi?" hayretlikle gözlerine baktım. O ciddi miydi? Resmen deli olup olmadığımı test edeceklerdi. Akli dengem yerindeydi, teste gerek yoktu! Sadece biraz fazla öfkeme yenik düşüyordum ve istemeden onlara zarar veriyordum.

"Hayır!" diye, inledim.
Asla o testi yaptırmayacaktım. Beni sonra deliler hastanesine kapatmaya çalışacaklardı. Bir ailem ve çevrem olmadığı için istedikleri gibi kimseye danışmadan, bana da dahil, beni o hastaneye tıkacaklardı.

  Annem ve babam yoktu. Babam beni çok küçükken gömerek öldürmeye çalışmıştı ama nasıl olduğunu bilmediğim bir şekilde hayatta kalmıştım.
Polisler beni bulup yetimhaneye vermişti fakat nedenini bilmediğim bir şekilde altı yaşındayken sokağa atmışlardı beni.
O zamandan beri sokakta kalıyordum. Bir şekilde hayatta kalmayı başarmıştım.

Tabi bazı kötü olaylar olsa da.

Kendimi o kötü anılardan soyutlayıp şu ana döndüm. Gülin komiser koridorun sonundaki odaya bakıyordu. Karanlık odadaki siluet bizi izliyordu. Onu izlediğimi fark edince geri çekildi afallayarak o tarafa bakmaya devam ederken Gülin komiserin terlediğini fark ettim. 

İşlemler bittiğinde hızlıca oradan ayrılmıştım. Nerede kalacağımı düşünürken en cazip fikir metrodan yana gelmişti.
Hızlıca metro istasyonuna doğru ilerledim. Yeşil sırt çantamdan bakiyesi bitmek üzere olan kartımı çıkardım. Merdivenlerden aşağı inip o değişik cihaza kartımı okutup geçtim.
Cüzdanıma baktığımda beş kuruş kalmadığını fark ettim ve ben şimdiden acıkmıştım.

Gecenin Mührü (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin