Biliyorum sınanma dünyasındaydık fakat elektrikli sandalyeler? Gerçek değil.. Gerçek değil.. Bunların hiç biri gerçek değil! Fakat arka tarafta dizili olan değişik sandalyeler beni dehşete sokmaya yetiyordu. Azad konuşmaya devam ederken ben ona sövüyordum. Mantıklı düşünmem gerekiyordu. Buradan çıkamazdım. Ben özel güçleri olan bir kızım fakat güçlerimi kullanamıyorum. Güçlerimin olduğunun farkındaydım, kendimi insanlardan bazen çok eksik görürdüm ama tam tersiymiş. İnsanlar benden daha eksikmiş. Herkes sandalyelere ilerlerken hepsinde bitmek bilmeyen bir ego vardı. En sona ben kaldığımda kahve göz, Betty, Azad ve daha önce görmediğim kahve saçlı ve yeşil gözleri olan ultra yakışıklı biri vardı. Hepsinin gözleri bir anlığına bana uğradığında Betty'nin yüzünde dehşet barındıran bir ifade belirdi. "O katılamaz henüz çok küçük." dediğiyle kaşlarım çatılırken kahve göz onu onayladı. "Bünyesi zayıftır. Dayanamaz." cidden mi? Beni buraya getirirken sıkıntı yoktu fakat yarışma olduğunda mı sıkıntı oluyordu? Hayır efendim! Bu sefer kabul etmiyorum! "Zayıf falan değilim. Bende gireceğim!" Kahve göz bana gülerken kınayarak ona bakıyordum. "Bu boy, zayıflık ve fizikle ne yapacağını zannediyorsun? Çocuk başımıza bela olacaksın. Uslu uslu otur." meydan okurcasına ona bakıyordum. "Benimle sakın inatlaşma. Yarışa gireceğim, hatta kazanacağım!" o sırada daha önce duymadığım bir ses geldi. Bu ses o yeşil gözlü adama aitti. Gözleri yeşilin en güzel tonu olabilirdi. Benim üzerimde geziyordu. "Bırakın. Dayanamaz zaten." Deyip diğer badilerin yanına geçtiğinde diğer öğrencilerin peşine takıldım. En köşede kalan sandalyeye yerleştiğimde irkildim. Kahve göz sinirle bana bakıyordu. Yanıma gelip kollarımı koltuğun kelepçelerine taktı. Parmaklarıma değişik bir şeyler taktı. Sandalyenin bacaklarından sarkan iple bacaklarımı sabitledi. Diğerlerine de aynısını yapmışlardı. Verilen sinyalle yarışma başladığında ilk elektrik akımı verildi. Bu vücutta ufak bir his vermişti. Herkes meydan okurcasına birbirine bakarken ben daha beterini bekliyordum. İkinci akım geldiğinde irkildim. Parmaklarım uyuşurken bekledim. Bir kaç akım daha vermişlerdi. Canım yanmaya başlamıştı. Kimisi çoktan pes ederken ben sesimi asla çıkarmamıştım. Akım giderek yükselirken neredeyse herkes elenmişti Benimle beraber üç erkek daha vardı. Birden çarpan elektrik dudaklarım arasından çıkan iniltiye yer verirken gözlerim kahve göze gitti. Göz temasını korkuyor dikkatle beni izliyordu. Terlemeye başlamıştım. Bu seferki elektrik akımı daha fazlaydı. Birden bütün vücudum uyuşunca dudaklarımdan çıkacak olan çığlığı yuttum. Yeşil gözlü olan ise beni izliyor asla yüzünde mimik oynatmıyordu. "On volt daha." Yeşil gözün meydan okuyan bakışları bana bakarken bekledi. Birden çarpan elektrikle gözlerim doldu. Ama kendime gelerek beni yenmesine izin vermedim. Vücudum uyuşuyordu fakat acıyı hissediyordum. "Yirmi." fısıltısıyla görevli olan adam çevirdiği tuşla çok şiddetli bir şekilde elektrik çapmıştı. Kalan üç çocuktan ikisi ağlayıp pes ederken son bir tane kalmıştı. Eğer o da pes ederse ben kazanıyordum. Birden arttırılan elli voltla dudaklarımdan sesli bir inilti döküldü. "Lanet çocuk pes etsene!" İnleyerek bağırırken çocuk ters ters bana baktı. "Yüz elli." yeşil gözün fısıltısıyla birden çarpan elektrikle ikimizin dudaklarında birer çığlık dökülmüştü. "Onları öldüreceksin!" Betty'in isyanıyla yaşaran gözlerim ona döndü, yeşil göz ise onu takmıyordu. "İki yüz elli." fısıltısının ardından çarpan elektrikle dudaklarımı birbirine bastırıp başımı geriye attım. "Pes etmeyeceğim hödük herif! Etmeyeceğim!" bağırmamla yeşil göz duygu barındırmayan gözlerini üzerime dikmeye devam etti. "Dört yüz elli." dediği rakamla ikimizde şaşırırken birden çarpan elektrikle o çocuktan çok büyük bir çığlık gelmişti. "Pes!" çığlığıyla öğretmenler ona ilerledi. Ben ise yorgunca kendimi sandalyeye geri yaslarken hiç bir şey hissetmiyordum. Gözlerim yorgunca kapanırken yeşil gözün bana ilerlediğini aralık olan gözlerimle fark edebilmiştim. Elleri önce ayak bileğime ulaştı. Dokunmasıyla irkilirken sakince ayağımdaki ipleri çözdü. Elleri parmaklarımı sardı, parmağıma geçirilen eldivene benzeyen şeyi çıkardı. Kelepçeleri çözdüğünde özgür kalmıştım fakat kalkmaya takatim kalmamıştı. Eğilip beni omzuna aldığında saçlarım yüzümün etrafına yayıldı. "Hem inatçı hem aptal." sert sesi beni delirtmeye yeterken sessiz kaldım. Gözlerim tamamen kapanıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gecenin Mührü (DÜZENLENİYOR)
Ciencia FicciónHayatını sokaklarda geçiren bir kız, metroda kalmaya karar verirse. Gözlerini kapatıp, açtığında kendini metro da değil de büyük bir askeri üssün odasında bulursa ne olur? Tanımadığı insanlanlar ona özel olduğunu söylerken kast ettikleri şey başk...