Bölüm 57 Gecenin Mührü

645 55 7
                                    

"Daha iyi misin bebeğim?"
"İyiyim vârisim, ben çok özür dilerim. O kadar tanrıçanın yanında, ah dile getirdikçe utanıyorum." Lâl'e ciddi misin bakışı attım, ben öleyim o zaman!
Çünkü ben ondan daha çok ayılıp bayılıyordum! Doğan Lâl'in saçlarını okşarken ayağa kalktım, Lâl kalkmaya çalıştığında Doğan onu göğsünden tutarak geri yatırdı, niye bu kadar saygılıydı ki?
"Şuan sadece saçmalıyorsun." Diye mırıldandım. Yorgundu, yorgunken böyle şeyler olması çok doğaldı.
"Güzelce dinlen. Gelme gibi bir zorunluluğun yok, dilediğin zaman bize katılabilirsin. Bizim ayakta zor duran Lâl'e değil, sağlam Lâl'e ihtiyacımız var." Gülümseyerek teşekkür etti, Doğan bana sarıldığında kollarımı sıkıca ona sardım. Benim koca oğlanım.
"Hala emziriyorsun, kendini çok kasma." Başımla onu onaylarken saçımı öptü, odadan çıktığımda derin bir şekilde nefes aldım. Tekrardan plan odasına girdiğimde herkes bir köşeye dağılmış notlar tutuyordu. "Bir sorunumuz var." Atalan yayıldığı deri koltukta doğrulurken gözleri tamamen tabletindeydi, göz temasını korurken ayağa kalktı, kaşları giderek çatılırken başını kaldırdı. "Dünyaya saldırı yapılıyor. Dünyadaki üslerin bulunduğu yerler saldırı altında." Gözlerim kocaman olurken Ayaz'a baktım, bu bir felaket demekti, bu işin dünyaya sıçraması bizim açımızdan hiç iyi değildi çünkü dünya fanilerden oluşuyordu.
Ve faniler bizi bilmiyordu.
Büyük ekran aniden parlarken bir çok haber ve canlı yayınlar ekranda belirdi. Yıkım.
Dehşet.
Kameralara sıçrayan kanla yerimde sıçrarken gözümü sıkıca kapattım, insalar vampirlerden ve diğer yaratıklara kaçıyordu, onlar ise saniyeler içinde onlara yetişerek insanları parçalıyordu.
Mührü aktif hale getirmişlerdi ve yok etmeye ilk önce dünyadan başlamışlardı.
Ama henüz kullanamıyorlardı.
Bu bizim için bir avantajdı.
"Neyi bekliyoruz?! İnsanlar ölüyorlar!" Asena dehşetle bağırırken gözlerimi ondan ayırarak ekrandaki dehşet verici görüntüyü izlemeye devam ettim, bir çok yaratık insanlara saldırıyordu. Bombalar patlıyordu, yer yarılıyordu.

Dünya yok oluyordu!

İçimde tasmasını tutamadığım şey, belki de his, hak ettiklerini söylüyordu. İnsanlar hak ediyordu, insanlar daima ölüme mahkum diyordu.
Yaşadıklarım, yaşattıkları, yaşamama engel olmadıkları şeyler yüzünden. Suçluydu onlar. Onlar benim katilimdi.
Dünyanın içinde barındırdığı şeytanlardı.
Ama hayır, onların yaptığını yaparsam onlardan ne farkım kalırdı ki? "Onlara acımamam gerekiyor ama..." Diye mırıldandım, derin nefes alıp ekranı kapattım.
"Gidiyoruz, uçaklarla birlikte dünyaya iniş yapıyoruz."
****
"Bu şeyi kullanmayı gerçekten biliyor musunuz?" Asena korkuyla sorarken yandan bir bakış atarak kapıdan içeri girdim, Vatoz balığı gibi şekli olan bu jet bizi hayrete düşürmüştü.

Gözlerimi etrafta gezdirirken yüzlerce ismini bilmediğim silahlar metal duvarları süslüyordu, merdiven basamaklarını tırmandığımda üzeri cam kubbe olan jet doğrudan gökyüzüne bakıyordu. Gelen kadroya bakılırsa çok kalabalık sayılmazdık lakin destek ekip isteyemezdik, daha büyük bir darbeye karşın onları hazırda tutuyorduk. Üstelik ordumuz kalabalık sayılamazdı.

Azad, Ardil, Kıvanç ve Atalan kontrol yerine yerleşirken bizde koltuklara oturmuştuk. Ayaz yanıma yerleşirken bakışları doğrudan önüydü, başını hafifçe bana çevirerek dudaklarını kıpırdattı. "Sıkı tutun." Kaşlarımı çatarken aniden havalanan jetle elim hızlıca koltuğa tutundu, saliseler içinde gelişen hızla jet yerinden fırladı, kalbim hızla atarken ilk defa böyle bir şeye binmenin verdiği heyecan kısa sürdü. Basınç mıydı midemi bu kadar etkileyen şey bilemem lakin midem feci hale sarsılıyor, kalbim boşlukta sallanıyor hissiyle tutuşuyordu.
Korku muydu bu?
Kimin umurunda! Korkmak zekilerin işiydi. Korkusuz gibi davranmak yalnızca aptalların işiydi, kendini zeki ve herkesten güçlü sanıp her şeyi göze almak?
Bir insan ancak kaybedecek hiç bir şeyi olmadığında korkusuz olabilir, kaybedecek bir kitabı, bir bilekliği, bir evi, bir arabası, bir annesi, bir babası, bir ailesi olmadığında korkusuz olabilirdi. Başını koyacak bir yastık, üzerine giyecek bir atleti olmayan insan korkusuz olabilirdi çünkü o karanlığa terk edilmiştir, korksa da aynı korkmasa da aynı.

Gecenin Mührü (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin