Bölüm 54 Cesaret Maskesi

775 66 17
                                    

Ayaz...
"Derhal! Derhal Ateş, Toprak ve Hava krallığına bildiri gönderin. Mühür ele geçirildi!"
Ne olmuştu bize?
Olması gereken olmuştu, bu yolun sonu ya ölümdü, ya da zafer.
O gece Dionysus mührü almıştı, o aldıktan sonra Viata'nın baygın bedenini kaldırıp ilk portalla Su krallığına ışınlanmış Doğan ve Aybar'a Aleda'yla Atlas'ı Diana'ya bırakıp ekibi toplayıp buraya gelmelerini söylemiştim.
Viata henüz mührün ele geçirildiğini bilmiyordu çünkü dün geceden beri uyuyordu.
Bir kaç saat içerisinde açılan üç büyük portalın haberi geldi.
Babamla birlikte sarayın kapısına ilerledik, atlarından hızla inen Hera, Ivan ve Noros'un yüzünde dehşet vardı.
"Viata nerede?!" Hera'nın öfkeli sesiyle düz bakışlarımı gözlerine diktim. "Dinleniyor." Mırıldanırken hepsinin kaşları çatıldı, muhtemelen onlar Viata'nın kaçırıldığını zannediyordu.
Hep beraber salona geçtiğimizde üçü karşıma oturdu.
"Pars neler oluyor? Verdiğin bildiri de neyin nesiydi?" Ivan'ın sorusuyla gözlerimi üçünün üzerinde gezdirdim. Ardından anlatmaya başladım.
"Mührü Viata'dan sökmeyi başarabildik lakin o an Dionysus mührü ele geçirip intikam alacağını söyleyip yok oldu. Mühür onun elinde ve neler yapabileceğini tahmin edebiliyoruz."
"Bu savaş demek, bu yıkılış demek!" Noros mırıldanırken onu onayladım. Büyük bir savaş olacaktı, Dionysus tek değildi, bir çok yaratık ve gizlenen günahkar tanrılarla bir olabilirdi.
Birden fazla tanrıyla savaşamazdık.
Bütün krallıklar birleşse bile bir kazanç elde edemezdik, şuan kaynedeceğimiz bir kumar içerisindeydik.
Kurtuluş yolu yoktu, kazanç yoktu.
Kaos ve kaybediş vardı.
Viata...
"Güzelim." Saçlarımın itildiğini hissederken gözlerimi araladım, Doğan tepemde endişeli ifadesiyle bana bakarken derin nefes alarak rahatladığını belirtti.
Beni kaldırdığında bütün ekip odadaydı, Ayaz neredeydi?
Diana beşiğin başındaydı, beşikte muhtemelen bebeklerimiz vardı, Diana'nın bir kızı olmuştu.
Adını ise Mirela koymuştu, Azad bu ismi ne kadar koymak istemese de Diana'nın tek bakışı bile yetmişti.
"Mühür." Diye mırıldandım zihnimde canlanan anıların ardından. Ayaz'la beraber mührü çıkarmaya çalışıyorduk en son. Ve şuan su krallığında odamızda uyanıyordum, üstelik Ayaz yoktu.
Yüzlerine düşen umutsuz ifadeyle mührün hala kalbimde olduğunu anlamıştım.
"Viata mühürü söktünüz lakin..." Azad'ın mırıltısıyla şok içinde gözlerim açıldı.
Mühür gitmişti!
Ama neden gülmüyorum? Kahkaha atarak kazandığım zaferin tadını çıkarmam gerekirken neydi bu göğsümdeki ağırlığın nedeni. Neydi o lakinin gerisi?
Hadi ama Viata! İntihar etmeyi düşünüyordun, intihar! Ne olursa olsun mühürden kurtulmuştum.
Gülümserken hepsi acıyarak bana bakıyordu. Gülümsemem soldu.
"Mühür ele geçirildi."
Anlamadım?
Bozguna uğrarken bir süre donuk bakışlarım Azad'ın yüzünde gezdi, gözlerim hafif hafif kararırken göğsümdeki tren rayları parçalandı, bir şeyler patladı.
İçimdeki umut balonu yok oldu.
Birden duyduğum cızırtının ardından Asena'yla Diana'nın çığlığını duydum ama o kadar dalgındım ki. Umurumda değildi.
Aylardır, belki de yıllardır kahrını çektiğim mühürden kurtuldum derken onu bir başkası ele geçirmişti.
Yıllar önce yaşanan o savaş yine mi gerçekleşecekti?
Kayıplar.
Ölüler.
Ölmüş diriler.
Dirilmeye çalışan ölüler.
O savaşta dört büyük krallık neredeyse yok oluyordu, kimse eski güce sahip değildi.
Bu herkesi kaybedeceğimiz anlamına mı geliyor?
"VİATA!" Hepsi ismimi haykırırken gözlerimi onlara kaldırdım, oda duman içerisindeydi. Dehşet dolu ifademle ellerimi havaya kaldırıp ateşi dumanıyla beraber içime çektim.
Hepsi dehşet ve şok içerisindeydi. Aynı şey dün gece de olmuştu.
Ben bunun daha çok mühürle alakalı olduğunu zannetmiştim lakin nedeni içimdeki kontrolsüz öfkeydi.

Dün gece belki de Ayaz kendinde olmasaydı bebeklerimi öldürebilirdim, onların yaşaması içi ikimizde canımızı yok sayarken ufak bir kontrolsüzlük yüzünden onları kaynededebilirdim.

Gecenin Mührü (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin