10.bölüm

2.5K 73 2
                                    

Denizin karşısına geçtim kokusunu,havasını derin bir şekilde içime çektim burası huzurun kendisiydi. Arkadan iki tane sandalye getirmiş Alp ben de oturmak zorunda kaldım.

"Burayı nasıl keşfettin?" Dedim. Derin bir iç çekti.

"Kışladan bir komutan yani benim en yakın arkadaşım şehit olduğunda ormanlık bir yere gitmek istedim kimsenin beni bulamayacağı kimsenin olmadığı bir yer bulmak istedim"

"Kütahya'dan Ankara'ya mı geldin?" Şaşırmış bir şekilde sormuştum.

"Şehire sığamadım heryerde onunla abımız vardı" gözünden bir damla yaş süzüldü. Ağladığını hiç görmemiştim. Göz yaşlarını benden gizlemeye çalıştı bende zorlanmasın diye karşıma baktım.

"Ama istediğine ulaşmışsın"

"Evet kendimi bulduğum kimsenin bulamadığı bir yer"

"Peki madem kimsenin görmesini istemiyorsun neden beni getirdin?" Daha fazla kendimi tutamayıp sormuştum sanki bahane arar gibi etrafa bakındı ve heyecanlandı.

"Ş-şey sadece, sonuçta ,yani sen zaten unutursun yolu birde zaten sen de benim gibi huzur istiyorsun" gülmüştüm bana bakıp oda güldü cümlesini tam anlamadım ama anlamış gibi yaptım.

"Peki"dedim sırıttım. Nedense onun yanında mutlu ve huzurluydum sanki kalbim onun yanında bir başka atıyordu.

Derin bir sesizlik sadece denizin sesi geleli üç saat olmuştu daha fazla kalmak isterdim ama bugünlük yeterli.

"Artık gitsek iyi olur" ne diye kibardım.

"Tamam gidelim" ayaklanıp arabaya doğru gittik. Hiç bişey konuşmadan arabaya bindim. Arabayı çalıştırıp ilerledik biraz ilerledikten sonra aniden durduk ağaçlar devrilmişti! Yol kapanmıştı.

"Alp! Yol kapalı"Demiştim.

"Göre biliyorum"

"Ne yapacağız?!" Endişeli bir şekilde sordum.

"Merak etme bir yol daha var eğer o kapalı değil ise oradan gideriz" biraz daha rahatlamıştım ama ya o da kapalıysa ya burada kalırsak?! Olumsuz düşünmemeliydim ama elimde değil.

Diğer yola geldiğimizde o da kaplıydı! Ne yapacaktık?!

"Alp bu yol da kapalı ne yapacağız?"

"Tek bir çaremiz var eve yani kulübeye geri döneceğiz" başka çaremiz yoktu.

"Ne zamana kadar kalacağız orada?"

"Her gün gelir bakarım yakında kaldırırlar ağaçları"

"Her gün?" Bugün burada mı kalacaktık?

"Yani belliki yeni devrilmiş yarın kaldırırlar" geldiğimiz yere geri döndük. Ben ondan uzak durmaya çalıştıkça daha da yakınlaşıyordum neden?!

"Neyseki dolap dolu kıyafet var" bu iyi yanıydı ama ben onunla nasıl kalacağımı düşünüyordum.

Ev iki artı birdi yani iki oda vardı buna sevinmiştim. Hava biraz kararmıştı dışarı Alp'in yanına çıktığımda ateş yakmıştı hava serindi bu yüzden ateşin başına geçip oturdum biraz daha rahattım eğer o olmasaydı böyle olmazdım onun yanında güvenli hissediyordum.

"Açıktın mı?" 

"Evet"

"Bal istersen mutfaktan bir şeyler al  sonra ise mısır yiyelim" mısır seviyordum bişey yememe gerek yoktu mısır yeterki olurdu.

"Gerek yok mısır yeterli"

"Peki mısırları yapalım" mısırları çıkarıp ateşe tuttu ben ise manzarayı izliyordum akşam bir başka manzarası vardı.

"Al mısırla pişti" bir tane mısırı bana uzatmıştı bende onun elinden aldım mısırı. Ve yemeye başladım.

"Ailen ile konuştum mu?" Onları aramayı unutmuştum.

"Hayır unuttum"

"Arasana"

"İnternet çekiyor mu?"

"Dağ başındamıyız kızım sadece ormandayız" başlamıştı yine konuşmaya üstün zeka!

Konuşmadan annemi ardım düşündüğüm gibi çekmiyordu.

"Çekmiyor" dedim.

Mısırlar bitmişti ve benim uykum gelmişti.

"Uykun geldi mi?" Başımı salladım ve ayağa kalktık kulübeye geçtik.

"Sen bu odada uyu bende diğer odada ben uyuyacağım"  başımla onayladım.

"Hadi iyi geceler"

"İyi geceler" ışıkları kapatıp yatağa geçtim be uykuya daldım.


Sabah güneşi yüzüme vuruyordu etraf sessizdi Alp'ın odasını yavaşça tıktıkladım ses yoktu bir daha tıktıkladım ses gelmeyince bende kapıyı araladım yoktu!  Hızla dışarı çıkıp etrafa bakındım yoktu neredeydi?

Alp''ın bağırış sesini duydum ve aniden sese doğru yöneldim ilerledikçe ses daha da yaklaşıyordu sesin kaymağıma gelince hiç bişey yoktu.

Kalbimin atışlarını duyuyordum nefes alamıyordum.  Koşmaya başladım deli gibi bir oraya bir buraya koşuyordum koşmamı durduran Alptan gelen sesti.

"Eceee! Yardım et!" Kanım durmuştu.Ses tekrarlıyordu.

"Ece bana yardım et!" Sese doğru kaçmaya başladım. Sesin kaynağına gelince gördüklerim karşısında kanım donmuştu.
Alp!! Yerde kanlar içerisinde yatıyordu gözleri hafif  aralık tüm bedeni kanlar içerisindeydi yanına çöktüm göz yaşlarımı tutamıyordum bağıra bağıra  ağlıyordum.

"E-Ece" ağızından zorla çıkan tek sesti göz yaşlarım yanağımdan süzülüp onun yanağına düşüyordu.

"Alp! Alp beni bırakma" ne yapacağımı bilmiyordum sadece ağlıyordum.

"Kendine iyi bak Ece kendime çok iyi bak!" Son  nefesini verdi!

...

Aniden uyandım terler içerisindeydim nasıl bir kabustu! Ağlamaya başlamıştım sesime Alp gelmişti yanıma çöktü daha fazla dayanamayıp sarılmıştım ona oda karşılık vermişti. İlk defa dokunmuştum ona korkumdan ne yapacağımı bilmiyordum.

"Ne oldu?" Meraklı bir ses tonuyla sormuştu.

"Alp ben kabus gördüm" ağlamaya devam ediyordum.

Sarılmayı bıraktım ama ağlamayı bırakmadım dağınık saçlarıyla ne olduğunu anlamaya çalıştığı gözleriyle bana bakıyordu. Ağlamam dinmişti benden bir açıklama bekliyordu.

"Sen ormanın derinliklerindeydin çığılık seslerin geliyordu bana sesleniyordun yardım istiyordun yanına geldiğimde kanlar içerisindeydin v-e ve orada ölmüştün" tam anlatamayanda anlamıştı yanağımdan bir damla göz yaşı daha  süzülmüştü.

Biraz daha iyiydim iyi olduğumu görünce odasına gitmek için ayaklandı.

"Gitmesen" ileri gidiyordum ama onun iyi olduğundan emin olmalıydım.

"Emin misin?" İlk defa onun yanımda olmasını istiyordum buna oda şaşırmıştı.

Başımı sallamıştım yatağımın karşısındaki koltuğa yastığını ve battaniyesini  getirmişti.

"Sakin ol sadece bir rüya" evet bir rüyaydı.

Bütün gece uyumayıp gördüğüm rüyayı düşündüm neden seni rüyamda görmüştüm? Neden Alp? Neden bir başkası değil de Alptı.


Bu bölümün sonu lütfen oy bırakın her okuyan bir oy bırakırsa sevinirim lütfen emeğe saygı kendinize iyi bakın hoşçakalın♥️

Sevgilim Asker Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin