40. Bölüm

1.3K 38 0
                                    

Alarmım durmaksızın çalıyordu. Zar zor gözlerimi açtım ve alarmımı kapattım. Zorlulukla sıcak yatağımdan kalktım ve camımın karşısına geçtim. Hava bulutluydu. En sevdiğim hava bulutlu olandır. Aynamın karşısına geçtim. Saçlarım dağınık,gözlerim şiş ve rengim solmuştu. Sanki gün geçtikçe ölüyor gibiydim. Kemiklerim sızlıyor,başım ağrıyordu. Bugün için ayarladığı takımımı giyindim. Siyah bir büstiyer, üzerine siyah ceket ve siyah bir pantolon giyinmiştim. Hafif bir makyaj yapıtım ve saçımı taradım. Çantamı aldım ve evden çıktım. Alp'le buluşup doktorumun yanına gidicektik.

1 hafta sonra
Alp'ten

Dünden beri hastahanedeydik. Dün gece Ece bayılmış ve hastaneye kaldırmışlar. Şimdi ise yoğun bakımda. Doktor durum düşündüğümüzden de ciddi demişti.
Ben ise çok  kötüydüm. İnsanlıktan çıkmış bir gibiydim. Aslında ben Ece iyi olduğunda iyiydim. Onu görememiştim. Annesi ve babası perişan durumdaydı. Yoğun bakıma giren doktor çıktı ve hepimiz ayağı kalktık.

"Hastanın yakınları siz misiniz?"

"Evet biziz" dedi Irmak. Bense konuşamamıştım. Doktor gözlerini üstümüzde geçirdi. Kötü haber vericek gibiydi. Zorlukla yutkundum.

"Ece'yi acilen ameliyata almalıyız ama bedeni çok yorgun. Ameliyata almamız risk oranını yükseltir. Şimdilik uyandırmayacağız. En yakın zamanda ameliyata alacağız." Gözlerim dolmuştu, ayakta duramadığım için duvardan destek aldım.

"Onu görebilir miyiz?" Dedi Irmak zar sor çıkan sesiyle.

"Tek bir kişi girsin. Ama çok az kalsın." Doktor yanımdan destek verici bir bakışla geçip gitti.

"Ben giremem! Kızımı o halde göremem" dedi Ece'nin annesi Gülsüm teyze. Ahmet amca bana bakarak.

"Biz bahçedeyiz" dedi ve eşinin kolundan tutup gittiler.
Irmak kızarık gözleriyle bana dönerek "sen git Alp. Ona iyi gelirsin." Başımı salladım ve hemşireyle gittik.

Gerekli tedbirleri alarak içeri girmiştim. Ece karşımdaki yatakta uzanıyordu. Ağızında solunum cihazı, kolunda serum vardı. Pırıl pırıl parlayan yüzü yerine solgun bir renk gelmişti yüzüne. Uyuşan bedenimi zorla hareket ettirerek bir adım attım. Gözümden bir damla yaş düştü yere. Ruhsuz gibi ilerledim sevdiğim kadının yanına.

Dokunamıyordum. Sadece bakıyordum. Onun yanında olup dokunamamak yüreğimi yakan bir ateşti. Şu an uyanıp o kadife sesiyle Alp dese dünyanın en mutlu adamı olurdum.
İsmim bile o söyleyince güzelleşiyordu.

"E-Ece" dedim nefessiz kalmış gibi.

"Özür dilerim Ece, senin yanında olamadığım için beni affet." Kendimi suçlu görüyordum. Ece'yi kanser olmasına rağmen bırakıp gittiğim için. Göz yaşlarım şiddetlenmişti. Sanki kalbimdeki acıyı dışarı vurmak ister gibi ağlıyordum. Yüzünü inceledim son kez.

"Sakın beni bırakma sevgilim..."

...
                        Irmak'tan

Herkes perişan durumdaydı. Doktorun söyledikleri pek de iç açıcı değildi. Alp yaşayan bir ölü gibiydi. Hiçbir gelişme yoktu. Ah! Canım arkadaşım keşke şu an yanımda olsan. İki gün daha geçmişti Ece'yi yoğun bakıma alınalı. Gülsüm teyze Ece'nin yanına gitmişti kısa bir süreliğine ama kızını o durumda görünce fenalaşmıştı ve Ahmet amca  onu evlerine götürdü. Sadece ben,Fırat ve alp vardık.

Karşımda oturan Alp'in yanına gittim ve oturdum.

"Alp..." dedim kısılmış sesimle. Yere bakan başını kaldırdı. Gözleri kıpkırmızı, göz altları çökmüş,yorgun ve çaresiz bir alp vardı karşımda.

"Ece'yi yoğun bakıma aldıklarından beri hiç uyumadın. Lütfen biraz uyu. Ece'nin sana ihtiyacı var." Başını tekrar yere eğdi.

"Ece'nin bana ihtiyacı var ama ben hiç bir şey yapamıyorum." Dedi ve bir damla yaş düştü gözünden. O kadar kısık konuşuyordu ki ben bile zor duyuyordum sesini. Yerimden kalkıp Ece'yi gördüğümüz camın önüne geçtim.

Ece... beyaz çarşafların arasında küçücük kalıyordu. Çok zayıflamıştı. Göz yaşlarıma hakim olamadım ve yine ağlamaya başladım. Elimi cama koydum.

"Lütfen bizi bırakma Ece... biz sensiz ne yaparız" yanıma Fırat gelmişti.

"O bizi bırakmayacak" dedi. Başımı göğsüne yasladım.

...

Hala hastahanedeydik. Gelişme yoktu.
"Fırat" diye seslendim. Fırat bana döndü.

"Alp" dedim. Alp başı yere eğik bir şekilde uyuya kalmıştı. Fırat, Alp'in yanına gitti.

"Alp, hadi gel" dedi ve elini Alp'in omuzuna koydu.

"Hı- ne oldu? Bir şey mi oldu?" Dedi Alp zar zor açtığı gözleriyle. Fırat başını iki yana salladı.
"Hadi gel kardeşim biraz uyu. Lütfen..." Alp, Fırat'tan destek alarak kalktı ve gittiler.

"Ecem,çok güzel bir adama sahipsin güzel kardeşim."

...

Sevgilim Asker Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin