16. Bölüm

1.6K 49 0
                                    

Annemler kahve içmeye başlayınca bende odama geçtim. Bugünlerde okuyamadığım ama çok beğendiğim bir kitap var bende onu okumaya karar verdim. Camımın karşısındaki pufa oturdum ve kitabımı okumaya başladım.

Henüz daha yarım sayfasını bile okuyamadan Emre içeri girdi.

"Ece canım çok sıkıldı"

"Kitap oku" dedim.

"Tamam ama güzel olsun"

"Benim kitaplarım hep güzeldir" yerimden kalktım ve kitaplığımdan bir kitap seçtim ve ona doğru uzattım.

Kitabı almasıyla geri yerime oturdum ve kaldığım yerden kitaba devam ettim. Beş dakika olmadan yine Emre'nin sesini duydum.

"Of! Bu ne ya? Bu çok dramatik şu an ütülemem başka bir şey ver" sadece sabrediyorum umarım sabrım taşmaz.

"Çok istiyorsan kalk kendin seç" genellikle çocuklarla çok iyi anlaşırım ama Emre çocuk gibi davranmıyor. Bazen onun benden büyük olduğunu düşünüyorum.

Kitabıma devam edecekken birden büyük bir ses duydum. Aniden yerimden kalkmıştım.
Emre kitaplıktaki tüm kitapları devirmişti.

"Emre! İyi misin?!" Gayet iyi duruyordu.

"Anneee!" Susturamayacağım şekilde bağırmaya başladı.

Hızla yengem içeri girmişti.

"Emre! Oğlum ne oldu? İyi misin?" Ben sadece bakıyordum. Olayın şokundaydım.

"Anne Ece'nin kitapları üzerime düştü. Ece'de bana kızdı" ne?! Bu çocuk çok kurnaz!

"Hayır yenge ben kitap okuyordum bir anda kitaplığı devirdi"

Hiç bir şey demeden odadan çıktılar. Bir tek annem kalmıştı. Annem yanıma doğru yaklaştı ve elini omzuma attı.

"İki gün sabret kızım,çocuk alttan al. Sen şimdi topla kitaplığını." Başımla onayladım ve kitapları yerine koymaya başladım.

Kitapları toplamaya başladığımda yine aynı şeyi yaşamıştım. Başım dönüyordu. Kitaplık rafına tutundum. Şimdi olmazdı yine aynı şey olmamalıydı.

İki gündür doktora gitmiyordum. Gitmem lazımdı.

Kitaplığı toparlayıp hazırlandım. Şimdi anneme bir bahane uydurmam lazımdı. İçeri geçmek istemedim bende annemi çağırdım.

"Annem ben çıkıyorum yarım saate gelirim"

"Nereye kızım?"

"İşim çıktı sonra anlatırım"

Annemin onaylamasıyla evden çıktım. Arabama bindim ve arabayı sürmeye başladım. Aklımda bir çok soru vardı.

Hastaneye varmıştım. Yolu nasıl geçirdiğimi hatırlamıyorum. Arabadan indim ve hastaneye doğru ilerledim.

Doktorumun odasının önüne geldim ve kapıyı yavaşça tıktıkladım. Doktorun gelin demesiyle içeri girdim.

"Hoşgeldiniz Ece hanım"

"Merhaba"

"Gelmeniz iyi oldu konuşmamız lazımdı"

"Bende bunun için geldim, ben kendimi hiç iyi hissetmiyorum"

"Ece hanım, bulunduğunuz kanser kalp kanserliği. Kanser henüz tüm vücudumuza işlememiş fakat önlem almasak işliye bilir. Sizleri en iyi doktorlara sevk edeceğiz elimizden geleni yapacağız ama her türlü ihtimale hazırlıklı olmalıyız. Şu an da elimizden gelen bir şey yok. Ama hastanemize gelmeyi ihmal etmeyin. Kanserin bir etkisini gördünüz mü?" 

"Başım dönüyor ve de yakın zamanda bayılmıştım"

"Dediğim gibi elimizden geleni yapacağız. Ama sizinde yapmanız gerekenler var. Yemek ve bol bol meyve tüketin. Dirençli ve sağlıklı olmanız lazım"

"Anladım teşekkürler ben yememe dikkat ederim. Bir dahakine ne zaman geleyim?"

"Bir hafta sonra gelin." Onayladım ve çıktım.

Kötüydüm daha da kötü  hissediyordum. Kanserinin çözümü yoktu.

Arabaya bindim ve eve doğru sürdüm. Gözlerim dolmuştu Ne olacaktı? Hiç bir fikrim yoktu. Arabanım camını açtık ve derin nefesler aldım.

Eve vardığımda arabadan indim ve içeri girdim. Kimseyle görüşmek istemiyordum. Kimsenin gözlerimi görsün istemiyordum.

Eve girer girmez odama geçtim. Göz yaşlarım sözümü dinlememişti. Camımın karşısına geçtim ve manzaraya bakıyordum tabi göz yaşlarım da bana eşlik ediyordu. Evimizin çok güzel bir manzarası vardı.

Kendimi kötü hissediyordum ve son zamanlarda yanında en mutlu, en huzurlu hissettiğim kişinin yanına gidecektim. Alpın yanına gidecektim. Göz yaşlarımı sildim ve belli olmasın diye hafif bir makyaj yaptım.Ve çantamı aldım.

Tam evden çıkacaktım o esnada Emre durdurdu.

"Ece konuşalım mı?"

"Neden?"

"Nedenini sorma gel anlatırım" ısrar etmesiyle tekrardan odama geçtim.

"Hemen söyle acilen var"

"Neden ağlıyordun?" Ağladığımı duymuş!

"Ben ağlamadım" söylediğime hiç inanmamıştı.

"Belki söylemek istemezsin ama ben senin yanındayım Ece abla" bana abla mı demişti? Emre'den böyle bir cümle beklemiyordum.

"Çoğu zaman tartışsak da kuzeniz bana anlata bilirsin." Gözlerim tekrardan dolmuştu ama bu sefer Emre'nin konuşması yüzünden dolmuştu.

Sarıldım hiç bir şey demedim ve Emre'ye sarıldım.

"Tamam sende her şeye ağlama sulu göz"
Ortamdaki tüm dramı bozmuştu. Zaten konuşmasına şaşırmıştım ama pek uzun sürmedi.

Sarılmayı bıraktım ve tekrardan evden çıkmak için kapını önüne gelmiştim ama yine çıkamadım.

"Kızım nereye evde misafir var" annemdi.

"İşim var anne"

"Neden bu işler biletmiyor Ece? Gitme sonra gidersin evde kal". Anneme itiraz edemezdim. Bende gidemedim. Gitmeye ihtiyacım vardı ama gidemedim.

Çantamı bıraktım ve halamların yanına geçti.

"Ece sevgilin var mı?" Beni giren herkesin aklına niye sevgili geliyor ya!

"Yok hala, hem daha istemiyorum" net bir cevap vermiştim.

"Sen kaç yaşındasın?"

"Yirmi bir yalşındayım"

"Ben senin yaşındayken..."lafını bitirmesine izin vermemiştim.

"Biliyorum halacığım sen benim yaşındayken bir çocuğun vardı. Ama o eskidendi"

Gülmüşlerdi. Ama ben şaka yapmadım. Ortamdan uzaklaşmak için içimden dua ediyordum o esnada telefon çaldı. Duam çok hızlı kabul olmuştu.

Hızla içeri Yani telefonuma doğru koştum. Arayan Burak'tı.

"Alo, efendim Burak"

"Ece gelicek misin" nereye gidecektik ki.

"Nereye?"

"Hani buluşucaktık ya!" Ben onu unutmuştum.

"Ama daha konuşucaktık."

"Biz Irmak ile konuşmuştuk galiba Irmak sana demeyi unuttu. Neyse gel biz seni bekliyoruz"

"Burak ben müsait değilim gelemem"

"Tamam ama kırılıyorum bizim ile takılmıyorsun artık"ve telefonu kapattı.

Bende telefonu kapattım ve tekrar içeri geçtim. Başka bir şansım yoktu. Tek düşündüğüm şey bugünü nasıl geçireceğim.

Kitap nasıl?

Sevgilim Asker Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin