34. Bölüm

1.1K 34 2
                                    

Operasyonun başlaması için Alp'ten haber bekliyorduk. Kalbim ağzımda atıyordu. Hareket etmeden olduğum yerde dikiliyordum. Eyüp yanıma geldi. Ve kulağıma fısıldadı.
"Biz birazdan operasyona başlayacağız. Ama Alp bir yere gitmemen gerektiğini söyledi. Ben senin yanında olacağım."

Bulunduğumuz ortam alkol koktuğu için nefes dahi alamıyordum, tabi buna birazdan yaşanacaklarda eklenince nefes almam imkânsız hale gelmişti.
Korkuyordum, Alp'e güveniyordum ama Burak Alp'e her şeyi anlatabilirdi. Gün boyu Alp'le konuşabilmek için tüm fırsatları denedim ama bir türlü konuşamadım. Çok endişeliydim eğer her şeyi öğrenirse Alp'in bana olan tüm güveni bir toz bulutu gibi dağılırdı. Onu kırmak hiç istemiyordum. Ben düşüncülerimle savaşırken Alp'ten beklenen işaret geldi. Işık hızıyla Eyüp dışında herkes Alp'in yanına gitti. Kenan bardaki herkesi boşaltınca sadece ben, Alp, Eren, Kenan ve Eyüp kalmıştık. Burak ise tek başınaydı. Alp'i gördüğünde önce korkak gözlerle baksa da beni gördükten sonra olanları anlayıp sırıttı ve bu sırıtış beni iliklerime kadar korkuttu... Ondan tek istediğim şu an gerçekleri anlatmamasıydı. Doğrusu anlatırsa cezası kat ve kat artacaktı. Neden anlatsın ki?
Alp, Eyüp'e gözleriyle bir şey anlattı ve Burak'ın karşısına Alp'in Yanına geçtim. Burak tekrardan bana bakıp imalı şekilde gülümserken Alp'in ölümcül bakışlarına yakalanınca anında somurtup Alp'e döndü.
" Burak Kaya seni kasten öldürmeye teşebbüsten dolayı tutukluyorum" dedi Alp. Burak tekrar sırıttı. Bu benim sinirlerimi bozmuştu.
"Ece'nin neden burada olduğunu sorabilir miyim?" dedi aynı ifadeyle. Alp şefkatle bana baktı ve parmaklarını parmaklarımla birleştirdi. Ben ona bakarak ne yaptığını anlamaya çalışıyordum.
" Sevgilim olarak..." demesiyle yüzümde kocaman bir gülümseme oluştu. Sevgilim... Tek bir kelime beni dünyanın en mutlu insanı yapmıştı.  Alp'in bakışları bana döndüğünde gülümsemişti.  Ama bulunduğumuz ortamdan dolayı gülümsemesi hızlı soldu. Burak'a döndüğümde yüzünde ciddi bir ifade vardı. Burak bana baktığında yüzündeki ifadeyi anlayamamıştım.
"Beni sadece öldürmeye teşebbüsten mi tutuklayacaksınız?" demesiyle gözlerim dehşetle açıldı. Dediğini benden başka kimse anlamamıştı. Yalvarırcasına ona baktım. Alp'e döndüğümde kaşlarını çatmış Burak'a bakmıştı. Ne dediğini anlamamıştı.
" Demek sevgilin sana anlatmadı... Ne kötü. Benden duy istemezdim" Alp bana dönmüştü ben ise hala Burak'a bakıyordum. Çünkü eğer gözlerine bakarsam ağlardım.  Ben ona bakmayınca tekrar Burak'a döndü.
" Ne demek istiyorsan söyle!" dedi Alp. Burak derin bir iç çekti.
"Öncelikle bildiğiniz üzere Ece üç günden fazladır arıyordunuz ama bulmadınız. Tabi size ne söyledi bilmiyorum ama yalan söyledi" 
"Lütfen..." diye yalvardım ama umurunda bile olmadı.
" Ecenin ortadan kaybolduğu ilk gün benleydi. Ormanlık bir yerde buluştuk nedeniyse onu tehdit ettiğimden dolayıydı. Eceyi uzun bir süredir tehdit mesajları atıyordum. Polise bile gitmesine rağmen tehdit ettiğimi ispatlayamadı. Polislerde zaten pek fazla konun üzerine düşmediler. O gün Ece'yi kaçırdım ve Ankara 'ya getirdim. Birkaç gün baygın kaldı. Sonra bıraktım ve annesinin yanına gitmesine izin verdim. Ertesi akşamda onu istemeye gittik ama onların haberi yoktu. Sen gelip Ece'yi aldın. Aslında en başından beri istediğim Ece ile birlikte olmaktı ama Ece beni reddedince bunları yaptım" sıktığım gözlerimde birer damla yaş düşmesine izin verdim. Her şeyi öğrenmişti. Kalbim göğüs kafesinden çıkacak gibi atıyordu. Bu anın rüya olmasını çok isterdim.

Alp duyduklarına inanamayıp birkaç cümle kurmak istese de yapamayıp kekelemişti. Bana dönüp gözlerime baktı. Korktuğum başıma gelmişti. Gözlerine baktığımda öfke, üzüntü ve gerçek olamamasını isteyen bir umut vardı. Kendimden nefret ediyordum!
"Nasıl?" dedi çatallanan sesiyle. Başımı yere eğdim. Gözlerine bakamadım.
"Ece" dedi tekrar.
"Doğru mu?" o kadar az sesi çıkmıştı ki 'doğru değil' dememi bekliyordu ama tekrar yalan söyleyemezdim. Başımı ağır ağır salladım.

Onu hayal kırıklığına uğratmıştım, üzmüş, kırmış, paramparça etmiştim. Sevdiğim adamı kendi ellerimle kırmıştım. Kalbim acıyordu. İlk defa ölmek istemiştim! Tüm yaşadıklarım yüzünden sonsuz bir uykuya dalmak istemiştim.

"Burak Kaya'yı tutuklayın!" Hiçbir şey demiyecek miydi? Buna dayanamazdım! Kızsın,bağırsın ama konuşsun.
"Alp" dedim onun duyacağı sesle Kenan Burak'ı kelepçelerken. Bana bakmadı! Hiç duymamış gibi yaptı.

"Alp" dedim biraz daha yüksek sesle. Yine umursamadı.

"Alp" dedim bağırarak. Göz ucuyla bakıp tekrar önüne döndü.

"Alp!" Artık çığlıklara dönüşen sesim Alp'in hala umurunda değildi. Ben ağlayarak cevap vermesinin istedikçe sustu.

"Yenge tamam gel. Sakin ol" Eyüp kolumdan sakince tutup beni çekmeye çalışsa da başaramadı.
Elimle onu sarsarak konuştum. Nihayet bana döndü. Bakışları o kadar soğuktu ki üşüdüğümü hissedim.

"Eceyi de kelepçeleyin" dedi Alp tok bir sesle. Ben gözlerimi açarak. "Yapma... Bırak anlatayım" dedim ama o önüne dönerek yürümeye başladı ve gözden kayboldu.

Eren kulağıma eğilerek "özür dilerim Ece" dedi ve kelepçeyi taktı. Ben olduğum yerde yığıldım. Ağlıyordum hem de çok. Kafamın içinde bir kavga vardı. Onları susturmak isteyerek bağırıyordum. Eren ve Eyüp yanıma çöküp sakin olmamı söylese de boşaydı.

"Gel" diyerek ayağa kaldırdı beni Eren zar zor. Ağır adımlarla çıkışa doğru yürüdük. Kaldırıma oturdum ve Eren kelepçemi çözdü.

"Nasıl oldu Ece anlatmak ister misin?" Dedi Eren. Ben ruhsuzca başımı iki yana salladım.

Kendimden nefret ediyordum! Alp'i istedikçe kaybediyordum. Hayat aşkımıza karşıydı. Hayat inatçı ve kötüydü. Hayatın önüme koyduğu engelleri aşmaya çalıştım ama hep düştüm. Her seferinde kalktım onun için şimdi o olmasa nasıl kalkacaktım?

Sevgilim Asker Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin