Ali'in sinirli sesi ben korkutmuştu. Evin içinde volta atmayı bırakıp kanepeye oturdum. Bir süre sonra kapı çaldı."Ali hoşgeldin" cümlemi dinlemeden içeri girdi ve tam karşımda durdu.
"Ece bunu nasıl yaparsın? Bize neden söylemezsin!" Bağırmaya başlamıştı. Ben ise olayı anlamaya çalışıyordum. Tek kaşımı kaldırdım.
"Neyden bahsetiyorsun?" Kaşlarını sinirle çatıp bana baktı.
"Burak'ın seni tehdit ettiğini bize neden söylemedin?" Dişlerimi sıkarak konuşmuştu. Ne diyecektim ki?
"B-ben tek başıma üstünden gelirim diye düşünmüştüm." Annesinden azar işitmiş çocuk gibi konuşmuştum ama yine sinirli bakışlarla bana bakmaya devam etti.
"Nedenin bu mu? Ya sana bir şey yapsaydı bak belki de Alp'in kazasının nedeni odur!" O evin içinde volta atıyor ben ise onu izliyordum.
"Alp'e söyleseydin! O bir komutan! Tek bir sözüyle içeri attırdı." Neden söylemedim bilmiyorum ama onu bu işin içine sokmak istememiştim.
"Yapamazdım onu bu işin içine dahil etmek istemedim"
"Yani sen de tehditlere boyun eğdin!" Çaresizce başımı yere eğmiştim.
"Bugün polise gittim mesajları göstermeye ama mesajları silmişti. Bir delil olmadan bir şey yapmazlarmış."
"Alp'e söylemeliydin! Komutan o!" Başımı yerden kaldırdım ve gözlerine baktım. Bu kadar azarlaması yeterdi!
"Alpte hiç bir şey yapamazdı çünkü kanıt yok! Evet belki de söylemeliydim ama yapmadım çünkü gideceğim yer Alp değil polisti ve ben de gittim. Evet o bir komutansa ben de onun gözün de bir vatandaştım ve o da delil isteyecekti!" Onun ses tonunuyla aynı gürültü de konuşmuştum. Şu an ikimizinde tansiyonu çok yüksekti.
"Onun gözünde farklısın anlamadın mı?! Ben bir gecede bunu anladım"
"Adalet herkese karşı eşit olan bir şey ve Alp'i tanıdığım üzere mesleğini bırakırdı ama her ne olursa olsun onu hapse attırırdı. Ama ben onun mesleğinin yanmasını istemedim!"
...
Biraz daha sakinleşmiştik ama yine de bir birimize sinirliydik. Bir koltuğun ucunda bana arkasını dönmüş şekilde oturuyordu ki benim ondan farklı kalır bir yanım yoktu.
"Ne yapacağız?" Arkası dönük bir şekilde sormuştu.
"Ben bir çözüm yolu bulacağım!" Dedim hala sinirli sesimle.
"Seni Alp ile mi tehdit etti?" Sakin bir ses tonuyla konuşmuştu.
"Evet ama artık başka şeylere yapacaktır yoksa Alp onu yakalar ve içeri tıkar"
"Başka ne saklıyorsun Ece!" Bana önünü dönmüştü ben de ona yüzümü çevirmiştim.
"Ben kanserim..." bunu söylediğime şimdiden pişman olmuştum.
Sadece yüzüme baktı. Dudağını büzüp bana sarıldı.
"Ben,özür dilerim..." ağlar gibi çıkmıştı sesi. Ona karşılık verip sarıldım.
"Haklıydın özür dileme" belki de Alp'e söylemem doğru olucaktı. Yine ben ve kötü kararlarım!
Kanser olmam ile iligili detaylar istemişti ben de her şeyi ona anlattım. Şimdi ise sessizdik.
"Alp'i seviyor musun?" Anlık konu değişimi yüzünden nefes alamamıştım.
"Saçmalama."
"Ece çok belli ediyorsunuz o da sen de birbirinizi seviyorsunuz" hala nefesimi tutuyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevgilim Asker
General FictionKanser olduğu için kendini sevmeyen bir kız. Ve onu her şeyden çok seven bir komutan. Kanser bir kız ve komutan bir birlerini çok severler ama bundan ikisinde haberi yok.Aşklarının önüne çıkan engeller. Onların aşklarını daha da güçlendirirken. Ha...