36. Bölüm

1.1K 31 0
                                    

Arabadaydım, Eren'i aramıştım. Ne zamandır evde tıkalı kaldığım için ve onunla konuşmadığım için şaşırmıştı. Kendime bir söz vermiştim ya hani dik duracaktım diye işte şimdi ilk adımımı atıyordum. Hastahaneden yine kötü haberle çıkmıştım ama yine ağlamamıştım, ağlayamıyordum.

Buluşma yerine gelmiştim. Eren de biraz ilerde beni bekliyordu. Beni görünce gülümsedi ve bana doğu gelmeye başladı.

"Seni görmek ne güzel maviş" dedi mutlulukla.
"Seni görmekte güzel Eren" gerçekten güzeldi onu görmek. Günlerdir insan yüzü görmüyordum. Bu günlerde daha iyi anlamıştım dostluğu, sevgiyi,özlemi.

"Nasılsın Ece? Son gördüğüm de hiç iyi değildin" iyi değildim ama şu anda iyi değilim sadece kamufle etmeye çalışıyorum.
"İyi olmam lazım" dedim.

"Eren seninle konuşmam lazım" bana döndü Eren.

"Alp'le o günden beri görüşemiyorum. Onu çok özledim. O bana çok kırgın haklı olarak. Onu görmem lazım nerde biliyor musun?"

"Onlar operasyondalar. Dün Bursa'ya gittiler" başımı yere eğdim. Nasıl konuşa bilirdim ki?
"Geri gelmeyecek mi?" Dedim çaresizlikle. Eren gülümsedi.

"O seni hiç bırakıp gider mi? Akşam geri gelicek saat on civarında. O da senin kadar üzgün ve kırgındı. Sen ne yapıcaksın?"

"Akşam Alp gelmeden onun evinde olmam lazım. Evin anahtarlı var mı ya da konumu?" Çok yabancıydım. Evini dahi bilmiyordum.

"Konumunu atayım anahtarlar ise alt komşusundadır. Komşusu ile arası iyidir ama dikkat et komşusu biraz tedbirlidir. Emekli komutanlardandır." Umarım işim zorlaştırmaz komşusu çünkü artık sabrım kalmamıştı hemen Alp'i görmek istiyordum.

Alp

Dün sabah erkenden gelen görevle Bursa'ya gelmiştik. Küçük bir köyde baskın düzenlenmiş ve tüm köylüler bir eve kapatılmış teröristler tarafından. Yoldaydık köye doğru gidiyorduk. Kaç gündür kendimde değildim. Ece... Onu çok özlemiştim. Gözlerinin maviliğinde boğulmayı,kokusunu, o eşsiz gülüşünü ve o kadife sesini.

Benden her şeyi saklamıştı. Neden? Ece bambaşka birisiydi kolay kolay güvenmezdi, acılarını göstermezdi,olayların kendi başına üstesinden gelmeye çalışırdı. Çok düşünmüştüm. Bana neden anlatsın ki? Daha yeni hislerimizi birbirimize açmıştık ondan önce ben neydim ki onun hayatında? Sadece bir arkadaş.
Onu yalnız bırakmayacaktım,bırakamazdım. Ama sinirliydim. Eğer onun yanında kalsaydım onu üzerdim, kırardım. Bu hayatta en son isteyeceğim şey onun o saf kalbini kırmaktı. O çok temizdi çok saftı. İşte ben herseye rağmen kalbime söz geçiremiyordum.

Köye yakın yerde indik.

"Herkes hazır mı?" Dedim.

"Evet komutanın!"

"Tamam herkes görev yerini alsın. Talimatım ile operasyona başlayacağız"

Askerler görev yerine geçti.
"Tüm kirpiler hazır mısınız?"
"Kirpi bir hazır"
"Kirpi iki hazır"
"Kirpi üç hazır"
"Kirpi dört hazır"
"Kirpi beş hazır"
"Kirpi altı hazır"
"Tamam talimatımı bekleyin"  silahımı doğrulttum ve evin etrafını gözlemledim.
"Evin çevresinde beş adam var" dedim.

"Kirpi iki sıra sizde" dememle. İki asker sessizce ve görünmeden eve indiler. Görüş açıma girmedikleri için sese odaklandım.
"Kirpi iki ses verin" ses gelmedi. Tam yine seslenicektim ki ses geldi.

Sevgilim Asker Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin