Herkesin hayatı farklı, acıları farklı, hayalleri farklı. Aslında biz aynı dünyada yaşayan ama yaşadığımız dünya için farklı hayalleri olan insanlarız. Hayat biz insanlar için bir imtihan yeri. Zorluklar ve hastalıklar... Her hastalık, her zorluk bir imtihan. Önemli olan o imtihanı geçmek. Eğer size verilen imtihanı geçerseniz en güçlü insan benim diyebilirsiniz. Ben Ece, benim imtihanım hastalıktı ve ben imtihan sınavımı geçtim.
Zor zamanlar geçirdim ama beni ben ayakta tuttum.
Ve sen belki sorunlar yaşıyorsundur. Sınav stresi, aile ilişkileri, arkadaş problemleri, yalnızlık... Ama unutma ki bunların hepsi geçici. Seni kimsenin umursamadığını düşünüyorsan sen kendini umursa. Bu hayat senin. Sana bir kağıt verildi ve kendi hayatının nasıl olmasını istiyorsan onu çiz.
Unutma bazen olumsuzluklar, olumlu yolu bulmanızı sağlayan en büyük anahtardır.
1 Hafta sonra
Eve geleli iki gün olmuştu. İki gündür ağrım olsada bugün kendimi iyi hissediyordum. Kendini uzun ve zorlu bir savaştan çıkmış gibi hissediyordum. Doktorumun dediğine göre kanseri yenmişim. Bir kaç haftaya tamamen iyileşeceğimi söylemişti.
Şimdi ise yatağımda uzanıyordum. Uzun zamandır ilk defa huzurlu ve mutlu hissediyordum. İki gündür Alp yanımdan ayrılmıyordu. Hatta geceleri bile kalıyordu. Bugün onu zorla dışarı çıkardım. Evine gitmesini ve dinlenmesini istedim. Gittiğinden beri her 10 dakikada bir yazıyordu. Ben hayallere dalmışken kapı çaldı. Annem elinde tepsiyle geldi. Yine kellepaça çorbası!
"Anne lütfen, ben sevmiyorum ki" iki gündür annemin değişik karışım ve bana tadı çok güzel diye içirdiği ama asla benim sevmediğim çorbalar içiriyordu. Hatta daha düne kadar anneannem de bizdeydi ikisi bir olup bana yedirmedik şey bırakmadılar. Ama iyi ki bugün işi çıktığı için gitti.
Annem yanıma geldi ve oturdu.
"Kızım bunlar sana iyi gelir. Bak iki güne nasıl toparladın. Hem o ilaçlardansa sana bu çorba iyi geldi"
"Anne eğer asıl iyi gelen kellepaça çorbası olsaydı doktor reçete olarak günde üç defa aç karnına kellepaça çorbası yazardı" annem sessizce kıkırdadı.
"Hadi, hadi naz yapmada iç" ve annemin zorlamasıyla zar zor içmeye başladım.
***
Çorbayım içmemle annem gitmişti. Canım o kadar çok sıkılıyordu ki kendi kendime konuşuyordum gerçi ben normalde de kendi kendime konuşuyordum ama olsun.
Yatakta öylece uzanırken yine kapı açıldı. Kapıya bakmadan "Anne artık ağzıma tek lokma dahi koymayacağım" dedim.
"Aman be yemezsen yeme" dedi Irmak. Başımı hızla çevirdim.
"Irmak!" Irmakta benimle çok ilgilenmişti. Geceleri Fıratla beraber eve dönüyor sabah erkenden geliyordu. Ona her ne kadar bu gece kal desemde kalmadı."Ecişim!"dedi ve koşarak yanıma geldi ve sarıldı. Ben de ona sıkı sıkı sarıldım.
Bu geçirdiğim zorlu dönemde gerçek dostları ve gerçek sevgileri gördüm. Beni seven insanların farkına vardım. Beni benden çok önemseyen insanların farkına vardım...
Irak'ta o insanlardan birisiydi.
"Tam 18 saattir görüşmüyoruz Ecişim!" gülümsedim."Öyle mi? Bana asırlar gibi geldi." hafif bir kahkaha attı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevgilim Asker
General FictionKanser olduğu için kendini sevmeyen bir kız. Ve onu her şeyden çok seven bir komutan. Kanser bir kız ve komutan bir birlerini çok severler ama bundan ikisinde haberi yok.Aşklarının önüne çıkan engeller. Onların aşklarını daha da güçlendirirken. Ha...