Gelen mesaj beni o kadar çok korkutmamıştı. Çünkü Alp bir komutandı ve kendini savunabilirdi. Öyle değil mi? Ama Burak'ta hafife alınacak biri değildi.
Tüm bu düşünceleri bir kenara bırakıp acı kahvemi içmeye devam ettim. Acı kahveyle aram pek iyi değildir bu yüzden tek yudumda içtim. Kahvenin acılığını az da olsa azalması için bir bardak su içtim.
"Ece ben uyumaya gidiyorum yoksa yorgunluktan öleceğim" bugün ikimiz içinde çok yorucuydu.
"Ben de birazdan uyurum" yorgunluktan kapalı olan gözleriyle yanağıma bir öpücük kondurup ayaklarını sürterek gitti.
Yorgunluktan açılamayan gözlerim şimdi fal taşı gibi açılmıştı.Ve ben de her zaman ki şeyi yapacaktım. Tabi ki de kulaklığımı takıp manzara eşliğinde müzik dinleyecektim.
Hızlıca odama giderken kulaklığımı alıp perdemi açıp penceremin yanında sallanan koltuğuma oturdum . Ve müzik listedeki müziklerimi dinlemeye başladığımda yağmur yağıyordu ve çok güzel süzülüyordu. Evin önünde ki bankta oturan adama gözüm takmıştı. Elinde siyah şemsiye ile bana bakıyordu .Onu daha net görebilmem için semsiyesini arkaya itti. Ve evet o kişiydi Alptı.
Gözlerini kaçırmadan beni izliyordu. Bura da ne yapıyordu bilmiyorum ama ben de onun yaptığını yaptım. Sadece ona baktım...sanki bir şey anlatmak ister gibi bakıyordu. Sanki karşısında bir sanat eseri varmış gibi beni inceliyordu. Nefes alamıyordum.
Bir süre bakıştıktan sonra eline telefonunu aldı. Ben de kırmızı pimamı düzeltmeye başladım. Telefonuma gelen mesajla telefonumu elime aldım. Mesaj Alptandı.
"Görüşmek üzeri kırmızı pijamalı kız..." yüzüme hafif bir gülümseme yerleştirip tekrardan Alp'e baktım. El sallıyordu ben de ona karşılık verdim. Ve arabasına binip gitti.
Sanki bir rüya görmüştüm . Belki de ilk defa onunla bu kadar uzun bakışmıştık. Arkama yaslanıp müziğe odaklandım. Acaba Irmak doğru mu söylüyordu ? Ben Alp'ı seviyor muydum? o beni seviyor muydu? Bu sorulması kolay ama cevaplanması zor bir soruydu. Ama gerçek şu ki onun yanında güvende hissediyordum, onun yanında daha mutluydum, daha huzurluydum. bunlar ne demekti? Onun gözlerin de huzur buluyordum. Sesini duyduğumda mutlu oluyordum. Varlığıyla güvende hissediyordum. Ama bu duygularımın önüne geçen tek bir şey vardı o da benim kanser olmamdı.
Yakışıklı ve gönlü güzel olan biri neden kanser bir kızla olmak istesin ki? İşte ben tüm şansımı kanser olduğum gün kaybettim. aşkımı da sevgimi de içimde kalmalı...
Gerçekleşmeyecek bir hayalde açmayacak bir çiçek büyüttüm...
****
Yatağımdan kalkabilmiştim ve evi turluyordum. Nedeni ise Irmağı evde bulamamamdı. En sonunda pes edip Irmağı aradım. Tam üç kere çaldıktan sonra Irmak telefonu açtı.
"Neredesin?" meraklı bir sesle sormuştum. Derin bir nefes vererek.
"Dün Alp eve giderken karşısına biri çıkmış . Alpin arabasını biraz sürtmüş"
"Bana niye haber vermedin ?!" biraz sesim sinirli çıktı.
"Bana da Fırat dedi. Zaten Alp bile burada değil" bu bir çözüm değildi.
"Yine de söylemeliydin!"
"Tamam özür dilerim" derin nefesler alıp veriyordum
"Neredesin? Konum at geliyorum"
"Hayır, gerek yok zaten ben de birazdan gelicem"
Aklıma tek bir kişi geliyordu. Burak!. Başka biri olamaz. Ama tabii yanlışlıkla başka biri de sürtmüş olabilir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevgilim Asker
Ficción GeneralKanser olduğu için kendini sevmeyen bir kız. Ve onu her şeyden çok seven bir komutan. Kanser bir kız ve komutan bir birlerini çok severler ama bundan ikisinde haberi yok.Aşklarının önüne çıkan engeller. Onların aşklarını daha da güçlendirirken. Ha...