NAMJOON - ANNE

895 17 2
                                    

"Ölen sevgilinin mezarında annesi ile tanışırsın"

*

Kim Namjoon

Elindeki çiçekleri sıkı sıkı tutarak arabadan indin. Sevgilin çiçekleri çok severdi, özellikle de kırmızı gülleri.

Turnede yaptıkları bir kaza sonucunda komaya girmiş ve 2 ay komada kalmıştı.

Her gün ama her gün dua etmiştin. İyileşmesi için her şey yapmıştın ama o dayanamamıştı.

Mezarının yanına geldiğin başında bir kadın olduğunu gördün. Başında siyah şal ve elleriyle toprağı karıştırıyor.

Yanlış gelmiş olabileceğini düşündün ancak doğruydu. Kaşlarını çatarak hızla mezarın yanına gidip kadının karşısına geçtin.

Bu tanıdığın biri değildi ve Namjoon senden hiçbir şey saklamazdı.

"Hanımefendi ne yapıyorsunuz? Sevgilimin mezarından kalkıp gider misiniz lütfen?" Kadın gözlerindeki yaşları silip, gözlerine baktı.

"Sen onun sevgilisi miydin?" Dedi şaşkınlıkla. Şaşırdın ve kadına tekrar baktın.

"Onun derken? Siz neyi oluyorsunuz? Ne işiniz var burada?"

"Gel, şuraya oturup konuşalım." Dedi ve ayağa kalkıp elini tuttu. Bank'a doğru yürüdüğünde sende peşinden gittin.

"Artık anlatacak mısınız?" Dedin merakla.

"O benim oğlum." Dedi yere bakarak.

Kaşların çatılarak, ağzını açıp konuşacakken sözünü kesti.

"Omzunun üstünde küçük, kahverengi doğum lekesi var ve bu da küçüklüğünde çekindiğimiz fotoğraf." Dedi elindeki fotoğrafı sana uzatırken. Fotoğrafa baktığında Namjoon'un daha önceden gördüğün küçüklük fotoğrafını gördün.

"İyi de, siz neden şimdi çıktınız ki? Ben sizi hiç Namjoon'un yanında görmedim veya sizden bahsetmedi."

"Annesinin ben olduğumu bilmiyordu. Onu küçükken yetimhaneye bıraktım ve kısa süre sonra evlatlık alındı. Annesi ve babasını onlar zannediyordu ama değil."

"Siz onun bir yalanla ölmesine izin mi verdiniz? Kendi öz oğlunuza bunu nasıl yaparsınız? Neden onu yetimhaneye bıraktınız."

"Sakin ol kızım, benim kafam o kadar çalışmıyor." Dedi ve kafasını yukarı kaldırdı. "Onunla konuşmaya geldiğim sırada trafik kazası geçirdim ve bir hafta komada kaldım. Ben geldiğimde ise o çoktan gitmişti." Dedi gözleri dolarken.

"O çok düşünceliydi, çok zekiydi ve biz birbirimizi çok severdik." Dedin gözyaşların firar ederken.

"Seni görmek gibi bir amacım yoktu. Ben sadece oğlumun mezarına geldim, belki beni görür diye ümit ettim." Dedi ve elini sana uzattı. "Ben Kim Jihyo"

"Bende Park Jennie" dedin ve uzattığı eli sıktın.

"Benimle olup bana onu anlatır mısın? En sevdiği yemek neydi? Nerelere gezmeye gitmeyi severdi? Bir kaç eşyasını da verir misin bana? Nasıl kokuyordu acaba."

"Bunları ve daha fazlasını birlikte gerçekleştireceğiz Bayan Kim." Sıkıca sarıldın ve bir yandan sen bir yandan o ağlamaya devam ettiniz.

Böyle karşılacağınızı nereden bilebilirdiniz?

BTS  | ONE SHOTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin