7.BÖLÜM

48.3K 1K 137
                                    

OKUMADAN ÖNCE YILDIZLAYALIM CİVCİVLERİM...

BU ARADA "SAPLANTI" DA ÜÇÜNCÜ SIRADAYIZ.

Sokulduğum sıcak bedenin olmadığını fark edince rahatsızca yattığım yerde kıpırdandım. Aklıma gelen görüntülerle utançla kafamı yastığa gömdüm. Odada değildi yataktan yavaşça doğruldum üzerimde ona ait bir tişört vardı bunu ne ara giyinmiştim bilmiyordum. Saat kaçtı acaba ? Hızla banyoya girdim kasıklarımdaki hafif sızıyı unutmak istiyordum aklıma geldikçe utancım ve kendime kızgınlığım artıyordu ona izin vermiştim ama değil mi?

 Aynanın karşısına geçip üzerimde ona ait olan tişörtü çıkarttım vücudumun çoğu yerinde morluklar vardı, ısırıp emmişti değil mi ? Daha fazla bakmak istemediğimden hızla duşa girdim güzel kokulu duş jelini elime alıp tüm vücudumda gezdirdim. İşimi bitirip banyodan hızla çıkıp giyinme odasına girdim. Bir sürü kıyafet vardı çoğunu kaçtığım gün almıştık ama ben bunların hiçbirini giyemezdim. Elbise çok seviyordum ama bunlar çok fazlaydı iddialıydılar.

 Çok fazla düşünmeden rahat edeceğim bir iç çamaşırı alıp üzerime geçirdim ve kıyafet aramaya başladım. Gördüğüm sarı renkli mini kısa kol bir elbiseye uzanıp hemen üzerime geçirip odadan çıktım. 

Merdivenlere yöneldiğimde yavaş yavaş aşağıya inmeye başladım. Etrafta kimseler yoktu Araf neredeydi acaba ? 

Salona geldiğimde etrafa kısaca göz atıp mutfağın olduğu tarafa yöneldim ve içeriye girdim Kızlarla göz göze gelince gülümsemeden edemedim yine birbirleriyle tartışıyorlardı. 

"Yine neden kavga ediyorsunuz siz ?" Dediğimde utanmışlardı, bu hallerine gülüp  masaya oturdum karnım acıkmıştı tam atıştırmalık bir şeyler var mı diye soracakken duyulan silah sesleriyle ağzımdan bir çığlık kaçtı. Korku tüm bedenimi sarmıştı kızlarında benden pek bir farkı yoktu sonra birden Araf'ın sesini duydum evdeydi.

"Güneş!" Öyle bir bağırmıştı ki göz yaşlarımı silip konuştum.

"Mutfaktayım, korkuyorum." dememle hemen içeri girip beni kendine çekip sarıldı. 

"Eğilin başınızı sakın kaldırmayın az sonra bitecek bu orospu çocuklarını gömeceğim buraya.

Gözyaşlarım şiddetle akıyordu, bu nasıl bir hayattı sürekli böyle mi olacaktı ben ondan korkarken birde düşmanlarının korkusuyla mı yaşayacaktım. Gitmek istiyordum bu evden ondan olmazdı bu şekilde. Beni saran kollarını itmeye çalışıp bağırdım.

"Uzak dur benden, her şey senin yüzünden bu kadar kötü biri olmasaydın bunlar başımıza gelmezdi. Senin yüzünden öleceğiz." Silah sesleri o kadar artmıştı ki korkudan titriyordum. Birden içeriye giren Kadir ve Ali'yle beraber korkup çığlık kaçtı dudaklarımdan Araf'a yönelip konuştular.

"Abi, gelmen lazım en kıymetli adamını yollamış şerefsiz aldık onu ama adamları her yere dağılmış." Araf bir şey demeden ayaklanınca hemen ona sarıldım, korkuyordum gidemezdi.

"Gitme, ya bir şey olursa çok korkuyorum kalamam ben burada." Beni dinlemeden arkasını dönüp evden çıktı. Kaç dakika geçmişti bilmiyordum ama silah sesleri kesilmişti. Kapı açılıp içeriye giren Ali'yle rahat bir nefes vermiştik. Hava kararmıştı kaç saat o silah seslerini dinlemiştik bilmiyordum ama hala kulağımda sesler yankılanıyordu. Araf'ı bulmak için kapıya çıktığımda yerde yatan bir sürü adamla buluşmuştu gözlerim. Birden midemin bulanmasıyla olduğum yere çöktüm hepsi yerde hareketsizce yatıyorlardı, ölmüşler miydi ?

Ormandan gelen seslerle dış kapının açık olduğunu görüp oraya doğru ilerledim. Araf'ın sinirli bağırışlarıyla yerimden sıçramam bir oldu. 

"Hepinizi öldüreceğim lan, kimsiniz oğlum siz benim evimi basıp bana göz dağı veriyorsunuz? Yaşatır mıyım lan ben sizi ?" demesiyle sesin geldiği yere doğru hızla yürüdüm sesi tüm ormanda yayılıyordu. Karanlıktan korksam da sese doğru yürüyordum.

Görüş açıma Kadir'in girmesiyle sessizce biraz daha yaklaşmıştım önümde duran koca ağaca kendimi gizleyip onlara doğru baktım. Yerde duran iki adam Araf'ın önünde diz çökmüşlerdi. Araf'ın elindeki silahı görmemle gözlerim irice açıldı, iki elimle ağzımı kapattım. Hiç beklemeden yerdeki adamlara ateş etmesiyle ağzımdan çıkan korku çığlığına engel olamadım. 

Araf ve tüm adamların gözleri hızla bana döndüğünde tek düşündüğüm şeyi yapıp ondan kaçmaya başladım. Ellerim korkudan buz gibi olmuş bedenim tir tir titriyordu. Ayağımda sadece beyaz çorabımla arkama bile bakmadan hızla koşuyordum. Göz yaşlarım görüşümü bulanıklaştırmasına rağmen hiç durmadan koşmam gerekiyordu.

Bana doğru gelen adım seslerini duyuyordum Araf'ın bağırışlarıyla daha da hızlandırdım kendimi beni bulmasını istemiyordum ondan bir an önce kurtulmak istiyordum.

"Güneş!" Araf'ın şiddetle kükremesiyle ağzımdan güçlü bir çığlık kaçtı. Duramazdım, ondan kaçmalıydım. O anda olan şeyle yere çakılıp çığlık çığlığa bağırmam bir oldu. Kendimi kaybetmişçesine bağırıp ağlıyordum. Sonra birden Araf'ın şaşkın ve sinirli sesi doldu kulaklarıma sesinde endişe vardı.

"Sikeyim, ne oldu lan siktir. Kadir hemen doktor çağır acil gelsin. Güzelim,ağlama tamam geçecek yemin ederim hemen ağrısını durduracağız acımayacak." Canımın acısından Araf'a olan korkumu unutmuştum. Gözlerimi ayağıma çevirdiğimde çorabıma bulaşan kanla ağlamam daha da şiddetlenmişti hıçkırıklarımın arasında konuşmaya çalışmamla Araf beni kucağına alıp susturdu.

Kucağında olmama rağmen hızla yürümeye başladı, ağlayışımla daha da sinirlenip şiddetli küfürler ediyordu.

"Kadir, geldi mi doktor çok kanıyor lan canı yanıyor nerede bu pezevenk ?" demesiyle Kadir hemen konuştu.

"Geliyor abi on dakika içerisinde burada olacaklar." Demesiyle Araf bir şey demedi. Beni kendine çekip saçlarıma öpücükler kondurdu. Ne ara eve geldik beni yatağa bıraktı bilmiyordum. 

"A...raf ç...ok canı...m yanı...yor . Geçsin artık." Dememle saçlarımı öptü.

"Geçecek, bebeğim söz veriyorum acımayacak, ağlama." 

Sözünü bitirmesiyle kapının çalınması bir oldu içeriye giren Araf yaşında bir adamdı. Hemen bana yaklaşıp ne olduğunu anlamaya çalıştı. Ne gördüyse ağzından bir küfür çıktı. Göz yaşlarımı silip bende bakmak istemiştim ama Araf'ın kafamı çevirmesiyle onun göğsüne yasladım başımı. Ne olmuştu ? Neden göstermiyordu ayağımı bana ?

"Hemen hallet şunu Egemen ilk önce ağrı kesici yap, sesini kes bir şey demeden uyuştur. Güneş'i uyut " demesiyle Araf'ın tişörtüne asılıp kafamı ayağıma çevirmek istedim ama ayağım uyuşmuştu hissedemiyordum.

"Araf ayağımı hissetmiyorum ağrıyor ama ne oldu bilmiyorum." Dedim hıçkırıklarımın arasından.

Yavaş yavaş gözlerim kapanıyor, gücümü kaybediyordum. Egemen denen adamın Araf'a dedikleriyle yerimden kalkmak istemiştim ama duyduklarımla kendimi karanlığa teslim ettim.

"Burada bir şey yapamam abi ayağına cam girmiş, hastaneye gitmemiz gerek içinde cam parçası kalmış olabilir hem çok kan kaybediyor. Cam üstten çıkmış burada olacak iş değil bu...


BİR SONRAKİ BÖLÜM ARAF KUŞUMUN AĞZINDAN OLACAK...


BEYAZ (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin