17. BÖLÜM

29.4K 813 129
                                    

OKUMADAN ÖNCE YILDIZLAYALIM CİVCİVLERİM...

DEVA'YA BİR GÖZ ATIN LÜTFEN...

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

"Güneş Hanım lütfen uyanın artık, Araf Bey çok sinirli. Sizinle konuşmak istiyor." Kafamda yankılanan seslerle gözlerimi açıp başımda bekleyen Gece'ye baktım. Kendime gelip yatakta oturur pozisyona geçince elindeki telefonu bana uzatıp konuştu.

"Araf Bey sizinle konuşmak istiyor." Demek benimle konuşmak istiyordu. Konuşmayacaktım işte. Elindeki telefonu hızla alıp kapattım. Bu tepkiyi beklemeyen Gece şaşkınca bana bakıyordu, kim bilir Araf ne kadar sinirlenmişti. Düşünmeyecektim işte dün gece beni bir başıma bırakıp odadan çıkmıştı. 

İlk defa birlikteliğimizi ben başlatmak istemiştim. Utanmayı bir kenara bırakıp onunla birlikte olmak isterken o beni yatağa yatırmış şuanda birlikte olmak istemediğini çok yorgun olduğunu ve yarın çok önemli bir toplantısı için biraz çalışacağını söyleyip odadan çıkmıştı. Bana dokunmak istemeyişi canımı o kadar yakmıştı ki onunla konuşmak istemiyordum.

"Gece, Araf ararsa onunla konuşmak istemediğimi söyle lütfen. Telefonlarını açmayacağım sende buraya kadar yorulma." Dediğimde korkarak başını salladı. Araf'tan bu kadar korkmaları sinirimi bozuyordu ama bende korkuyordum.

Saat öğlen olmuştu. Telefon yatakta hala titrerken kimin aradığını tahmin etmek çokta zor değildi. Açmayacaktım. Aramayı meşgule alıp kaydettiğim Işık'ın numarasını bulup aradım. Birkaç çalıştan sonra neşeli sesi kulaklarıma doldu.

"Güzelim, nasılsın ?" 

"İyiyim. Eee şey diyecektim. Bize gelir misin ?" dediğim şeyle gülmeye başlamıştı.

"Tabii ki gelirim kuzum. Bir saate oradayım." Demesine karşılık gülümseyip konuştum.

" Hızlı olmaya çalış. Görüşürüz." 

------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Oturma odasında oturmuş televizyon izleyerek küçük kurdumu seviyordum. O kadar şirin ve tatlıydı ki durmadan oradan oraya koşturuyordu. Gece'ler onu çok sevmişlerdi mutfaktan kaçıp kaçıp yanıma geliyor kurdumu seviyorlardı. Hoş o da bundan bir hayli zevk alıyordu.

Çalan telefonla bakışlarımı kurttan çektim. Kocam ısrarla aramasını sürdürüyordu. Gece ve Kadir sürekli telefonlarıyla yanıma gelip Araf'ın aradığını söylüyorlardı. Ben eve sinirli bir şekilde gelmesini bekliyordum ama gelmemişti. Görecekti işte onunla konuşmayacaktım.

"Güneş." 

Işık'ın sesini duymamla düşüncelerimi yarıda kesip hızla ayağa kalktım. Birbirimize sıkıca sarıldıktan sonra ikimiz birden koltuğa oturup muhabbet etmeye başladık. Işık'ta benim gibi muhabbetten çok kurdu seviyordu.

"Ya bu ne kadar tatlı bir şey ya, şu tipe bak şapşal." Dediğinde ikimiz birden gülümsemeye başladık.

"Kocanın hediyesi mi bu ?" Diyen Işık'a bakıp utangaç bir şekilde kafamı salladım. Halime kahkaha atıp konuştu.

"Aferin ona. Hiç böyle görmemiştim onu, yemekte gözlerini senden alamıyordu. Nasıl aşık ettin kız bu kaba adamı kendine ?" Demesiyle alt dudağımı ısırıp ona baktım. 

Aşık mıydı yani bana ? Araf ?

Yüzümde oluşan gülümsemeyle Işık'a  bakıp mırıldandım.

BEYAZ (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin