Theo odasında kağıtları inceleyip bir sonraki planını gözden geçiriyordu. Bir süre sonra odaya Daniel geldi.
"Efendim, emrettiğiniz işi yaptık ve hiçbir kanıt bırakmadık. Kimse sizden şüphelenmeyecek."
"Güzel... O zaman planın ikinci kısmını devreye sokalım..." Dedi ve kılıcını alarak odadan çıktı. Daniel gelmeden önce askerleri de toplamıştı. Böylece gereksiz zaman harcamamış oldular ve doğruca Theodor'un yanına gittiler.
"Prens Theo, çok hızlı gelmişsin daha seni çağırmamıştım bile..." Dedi şüpheyle Theodor.
"Her durumda hızlıca güvenlik önlemleri alıp sarayı korumalıyız. Bu bizim görevimiz değil mi?"
"Elbette... Ve sen iyi iş çıkardın..." Dedi Theodor. Kardeşi ile bu seferlik kavga etmemeyi seçti.
"Prens Theodor... Prens Victor kralın emrini çiğnedi farkındasınız değil mi?"
"Ne demek istediğini açıkça belirt"
"Demek istediğim... Yani onu yakaladığımız da direnirse öldürme yetkimiz var..." Dedi Theo. Bu düşüncenin onu keyiflendirdiği belliydi. Theodor, Victor direnmese bile Theo'nun onu öldürebileceğinin farkındaydı. Bu yüzden onu ilk kendisi bulmalıydı.
"Ben sarayın Doğu tarafını alayım" dedi Theo. Kardeşinin hemen doğu tarafa bakmak istemesi Thodor'u kuşkulandırdı.
"Ben Doğu tarafına bakmaya başlamıştım, o yüzden sen Batı kısmını ara" dedi ve itiraz etmesini istemediği için hemen doğu tarafa gitti. Theo o gittikten sonra bir kahkaha patlattı. Kardeşinin bu kadar aptal olması onu güldürmüştü. Batı kısmını istiyordu zaten. Abisine ise istemediği şeyi istiyormuş gibi göstererek çok basit bir oyun oynamıştı.
"Hadi Monica'nın odasına gidelim..."
Hızlıca içeri girdiler ve hemen odayı aramaya başladılar. Monica sinirle kaşlarını çattı ve bağırmaya başladı.
"Sen kim oluyorsun da odama böyle girip arama cesareti gösteriyorsun?! Çabuk defolun odamdan!!!"
Dedikleri kimsenin umurunda olmadı. Ve odadaki arama devam etti. Ve küçük mavi bir şişe bulundu. Theo eline alarak şişeyi inceledi ve keyifle gülerek konuştu.
"Bunun ne olduğunu açıklamak ister misiniz?"
Monica'nın gözleri kocaman açılmıştı. Bunun kimsenin bilmesin imkanı yoktu. Tek bir kişi dışında. Victor...
"Ben neyden bahsettiğinizi anlamıyorum Prens Theo. Askerlerden biri arıyormuş gibi yapıp oraya bırakmış olmalı. O şişeyle bir alakam yok!" Dedi kurtulmaya çalışarak.
"Yaptığınız iki evlilikte de mutlu olamadığınız için onlardan bununla kurtulmadınız mı?" Dedi sırıtarak. Monica dehşete düştü. Victor ablasını nasıl satardı? Sırf ceza almamak için ablasını ifşa etmişti!
"Lakin... Bunu hiç görmemiş gibi yapabilirim." Dedi ve elini Monicaya uzattı. "Bir anlaşma teklif ediyorum."
Monica önce ele sonra sahibine baktı. O güvenilebilecek son insandı. Ama Victor'a güvenmekle de hata etmişti.
"Sizin bundan çıkarınız ne?" Dedi merakla Monica.
"Victoru iftirayla suçlayacağız böylece onun elinde hiçbir güç bırakmayacağız. Böylelikle rakiplerimden biri önümden çekilmiş olacak. Ve bugün yaşadığımız olay hiç yaşanmamış gibi davranacağız. Yeterince açık mı?"
Monica tereddüt etse de ikisininde zarar görmesi yerine sadece Victor'un zarar görmesi daha iyi bir seçenekti. Eğer ileride Victor'u savaş kahramanı olmasını sağlarsa ünvanlarını da geri alabilme ihtimali olacaktı.
"Ben... Kabul ediyorum..."
"Biliyorsunuz ki size tamamen güvenemem. O yüzden şu kağıdı imzalayın."
"Kağıtta ne yazıyor?" Dedi Monica şüpheyle.
"Sadece önceki eşlerinizi öldürdüğünüzü itiraf eden bir yazı."
"Zehiri bana geri verirsen imzalarım" dedi Monica. Eğer zehiri bulamazlarsa Theo'nun elindeki kağıda inanmazlar. En azından Monica böyle düşünüyordu.
Theo'nun yarım gülüşü yüzünde belirdi.
"Elbette..." Dedi ve kağıdı uzattı. Şişeyi de masaya koydu. Monica önce şişeyi eline aldı ve kağıdı imzaladı. Tam şişeyi camdan fırlatacakken Theo bir eliyle ablasının bileğini diğer eliyle de şişeyi tuttu. Monica öfkeyle bağırmaya başladı."Beni kandırmaya nasıl cüret edersin?! O kağıdı göstersen de hiçbir şey değişmeyecek! Sen ailemiz için sadece istenmeyen zavallı bir çocuksun! Halk tabakasından olduğunu böyle belli ediyorsun!"
Theo ona aldırış etmeyerek kağıdı ve zehiri alarak odadan çıktı. Daniel'e diğer odaları aramaya devam etmelerini söyledi. Kendisi ise mahzene indi. Bir süre ilerledikten sonra demirli kapıların birinin önünde durdu.
"Merhaba Victor..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oyuncakçı
HorrorElisa Snow 16. Yüzyılda yaşayan 16-17 yaşlarında bir asilzadedir. Babasıyla ve ablasından kalan tek şey olan yeğeni ile yaşamaktadır. Yaşıtları gibi bir balodan diğerine gitmek yerine kitap okumayı ya da yeğeniyle vakit geçirmeyi tercih eder. Bir a...