Oyuncakçı gitti ve herkes odalarına dağılmaya başladı. Elisa gözleriyle Mary, Olivia ve Lydia'yı aradı. Nihayet onları bulduğunda konuşmaya başladı.
E:"Neyse ki hayattasınız!" Dedi sevinçle. Hepsinin etrafında dadıları vardı. Yaraları sarıldıktan sonra dadılar kenara çekildi ve kızlar yemek salonuna gelip konuşmaya başladı.
O:"Kızlar kötü gözüküyorsunuz. Dinlenmeye mi gitseniz acaba?"
M:"Artık burada bir saniye daha kalamam! Kulağımın ve yanağımın halini görüyor musun? Kulağımın yarısı yok! Beni geçtim Lydia ve Elisanın haline bak. Kızın gözü çıktı onun yüzünden! Psikopat manyak!"
L:"Daha sessiz ol Mary seni duyabilirler"
E:"Adımın Elisa olduğunu nereden öğrendin?"
O:"Lydia söyledi"
M:"Konumuz bu değil! Kızlar, bu akşam kaçmayı planlıyorum. birinci katın pencerelerinin birini açıp kaçacağım. O yüksaklikten atlayabileceğimi de düşünüyorum."
O:"Yakalanma ihtimalin ya da ayağını kırma ihtimalin var... "
L:"İyi bir fikir aslında..."
M:"Sen ne düşünüyorsun Elisa?"
E:"Atlarken ilk önce vücudunu aşağıya sarkıtırsan daha risksiz olur. Ben de sizinle gelmeyi istiyorum... Ama kolumdaki yara biraz derin. Her an tekrar kanama ihtimali var. Hayvanlar kanın kokusuna gelebilir. Yani sizi tehlikeye atmak ve yavaşlatmak istemiyorum. Üzgünüm..."
L:"Sorun değil Elisa. Seni anlayabiliyoruz." Dedi ve gülümsedi. Elisa da gülümsedi. Sanırım bu kızlarla arkadaş olmak hoşuna gitmişti.
O:"O zaman size iyi yolculuklar!" Dedi ve ayrıldı odadan. Elisa da onlara sarıldı. Ardından odasına çekildi. Ve imkan verilirse birkaç gün dinlenmek istedi.
Mary ve Lydia odalarına gidip rahat kıyafet seçtiler. Dadılara belli etmeden onları giyip çıkmak için kolay bir yere koydular. Sonra akşama kadar dikkatleri üzerlerine çekmediler.
Gece yarısına yaklaşırken Mary giymesi en kolay elbiseyi giyip odadan çıktı. Lydia ile çıkmak için kararlaştırdıkları yerde bekledi. Bir süre bekledikten sonra Lydia da yanına gelmişti.
Pencereyi açıp çıktıklarında hiçbir şey yoktu. Elisanın dediği gibi atladılar. Mutlulukla koştular ama aniden karşılarına dadıları çıktı.
"Bu saatte nereye kızlar?"
L:"Şey biz dolaşmaya..."
"Biz olmadan bir yere gidemeyeceğinizi söylemedik mi?"
M:"Yeter be! Sizinle mi uğraşacağım!" Dedi ve dadılardan birinin suratına yumruk attı. Diğerinin karnına tekme attı.
"Koş Lydia!" Dedi dadılarla dövüşmeye devam ederken. Lydia da var gücüyle koşmaya başladı. Bir kaç adım attıktan sonra aniden sırtından vuruldu. Oyuncakçı balkondan onu tüfekle vurmuştu. Lydianın yere düştüğünü gören Mary bağırmaya başladı.
"PSİKOPAT! AŞAĞILIK HERİF! ANCA TÜFEKLE VURURSUN! KORKAK!" Dedi. Kız ona taş atmaya başladı ve bağırmaya devam etti.
"HADİ GELSENE! KORKUYOR MUSUN?" Dedi ve başını kaldırdığında, 2 adım ötede boyalı yüzüyle duran oyuncakçıyı gördü.
"Beni mi çağırmıştın?"
"GEBER!" Dedi ve yumruğunu adamın suratına doğru götürdü. Ama adam tek bir hareketle kızın kolunu yakalayıp kırdı. Kız acılar içinde bağırmaya başladı.
"Aaaaahhh!"
"Sadece bu kadar mıydı? Daha etkili olur sanmıştım. Hiç eğlenceli değilsin!" Dedi ve arkasına dönüp yürümeye başladı. Kız ise kırılmayan eliyle taş alıp adamın üstüne doğru koştu. Adam ise kızın suratına tekme attı ve konuştu.
"Oyundan ancak ben istediğimde çıkabilirsiniz!" Dedi ve kızın yanaklarını tuttu. Gülümsedi ve sonra aniden kızın boynunu kırdı.
"Ben istediğimde!" Diye tekrarladı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oyuncakçı
HororElisa Snow 16. Yüzyılda yaşayan 16-17 yaşlarında bir asilzadedir. Babasıyla ve ablasından kalan tek şey olan yeğeni ile yaşamaktadır. Yaşıtları gibi bir balodan diğerine gitmek yerine kitap okumayı ya da yeğeniyle vakit geçirmeyi tercih eder. Bir a...