Elisa korkarak yatağına yatmıştı. Ama o gece gözüne uyku girmemişti. Sağa döndü sola döndü. Ama tekrar saldırabilirler düşüncesiyle uyuyamamamıştı. Sonunda sıkıntısı son bulmuştu. Güneş doğmuştu. Yatağından kalktı ve rutin hazırlıklarını yaptı. Eline gelen herhangi bir elbiseyi giymişti. Dadısı da makyajını yüzündeki morluklar sebebiyle daha yoğun yapmıştı. Sonunda hazır olduğunu düşününce odadan çıktılar.
Dün gece vaktin geç olması sebebiyle kaç kişinin öldüğü açıklanmamıştı. Bu yüzden bunu öğrenmek üzere herkes sabah erkenden toplanmıştı. Elisa Oliviayı hayatta gördüğü için araları ne kadar kötü olsada sevinmişti. Olivia için bu durum tam tersiydi. Elisaya karşı büyük bir kini vardı. Ona sert bir bakış atarak önüne döndü. Elisa ise hiçbir şey demedi. Kısa bir bekleyişin ardırdan Prens odaya girdi.
"Dünkü oyunu beğendiniz mi? Çok ani oldu biliyorum ama sürpriz olması gerekiyordu. Hiç beklemediğiniz ve rahat olduğunuz an en mükemmel andı. Uyku anı! Hoşunuza gitti değil mi? Gitmesede önemi yok zaten... Herneyse konumuza dönelim. Dün kaç kişi elendi? Tam 4 kişi. Direndiler ama yetmedi. Dadıları tarafından öldürüldüler... Kalan 8 kişiye sesleniyorum. Bir sonraki oyunda görüşürüz!" Dedi ve kalktı. Tam odadan çıkacakken Olivia tüm cesaretini toplayıp yanına gitti. Eğer Elisa Prensin aklına girmek için onunla görüşüp duruyorsa kendisi de korksa bile bunu yapmalıydı. Kazanmak için bunu yapması gerekti.
"Prens Theo!" Dedi adamın arkasından. Adam durdu ve arkasına dönmeden cevapladı.
"Efendim?" Dediğinde kız tırnaklarını avuçlarına geçirerek adamın karşısına dikildi. Bu cesaretini nereden aldığını kendisinde bilmiyordu ama oyun dışımda zarar vermeyeceğini düşündü kendi kendine.
"Sizden hoşlanıyorum Prens Theo!" Dedi. Adam devamında ne diyeceğini merak ettiği için bir tepki vermedi. Aynı umursamaz bakışlarıyla bakmaya karar verdi.
"Söyleyin Prensim! Sizi sevmeyen bir eş yerine sizi her koşulda sevebilecek bir eş istemez misiniz? Ben sizinle evlenmek istiyorum prensim!" Dedi. Prens ona alaycıl bakış attı. Tam söze gidecekken biri yanlarına geldi.
"Ben de prensle evlenmek istiyorum ama bunun için prensimizin koyduğu kurallar var Olivia" dedi Elisa. Ve Oliviaya karşı sırıttı. Alaycıl bir sırıtmaydı bu. Tıpkı Prensinki gibiydi.
"Elisa hanım haklı. Size yaşamak istiyorsanız oyunları kazanmanız gerektiğini söylemiştim. " dedi. Ama Olivia vazgeçmek istemedi.
"A-ama siz isterseniz b-ben kazanan olabilirim!" Dedi bir ümitle.
"Ne dediysem o! Lütfen gözümde gittikçe küçülmeyin!" Dedi ve Oliviayı kenara itip uzaklaştı. Olivia sinirle Elisaya döndü.
"Hepsi senin yüzünden! Sen olmasaydın ben birinciydim şu an!"
"Oyunları kurallara göre oynamayı severim" dedi ve gülerek Olivianın yanından uzaklaştı. Prensin cevap vermesini bekleyemeden atılmıştı Elisa. Halbuki onun kızı reddedeciğini biliyordu. Ya da öyle düşünmek istiyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oyuncakçı
TerrorElisa Snow 16. Yüzyılda yaşayan 16-17 yaşlarında bir asilzadedir. Babasıyla ve ablasından kalan tek şey olan yeğeni ile yaşamaktadır. Yaşıtları gibi bir balodan diğerine gitmek yerine kitap okumayı ya da yeğeniyle vakit geçirmeyi tercih eder. Bir a...