Media: Matteo Romano
Uyanmış mıydı? Ne yaptığımı fark etmiş miydi?
Ne kadar da aptaldım! Şu an kendime ne desem nafileydi. Ayrıca olan olmuştu. Belki de rüya görüyordu? Evet bu da bir ihtimaldi. Çünkü gözleri hala kapalıydı. Derin bir iç çekerek yatağa doğru ilerledim. Kafamı yastığa koyar koymaz tek düşündüğüm şey yarın sabah ne ile karşılaşacak olduğumdu. Bir de gülümsediğinde yanağında oluşan küçük gamzeleri.
🍃
(...)
Sabah güneşin odayı aydınlatmasıyla derin bir nefes alarak gözlerimi araladım. Camdan dışarı baktığımda ormanın içinden odaya süzülen güneş ışıkları huzurla gülümsememe neden oldu. Doğanın bu kadar içinde olan bir yerde uyanmak iyi hissettirmişti.
Ta ki dünü hatırlayana kadar.
Moral bozukluğuyla derin bir iç çektim ve yavaşça doğrularak oturur pozisyona geçtim. Yoğun düşüncelerim arasında hızlıca yatağı topladım. Her şeye hazırlıklı olmam gereken bir gün beni bekliyordu.
Hızlıca banyoya girip yüzümü yıkadım ve yüzümdeki yorgunluğu silmeye çalıştım. Saçlarım hafif yağlanmıştı. Bütün her şeyim küçük dairemde kaldığı için kendimi gerçekten acınası hissediyordum. Bu durumu Matteo'ya açıklamam gerekti.
Banyodan çıktım ve doğruca odanın kapısına yöneldim. Son bir derin nefes alarak kapıyı açtım.
Burnuma anında lezzetli yemek kokuları dolanırken gözlerimi kırpıştırdım. Andrea ocağın başında bir şeyler pişiriyordu.
Etrafa bakındığımda Matteo'nun dün gece uyuya kaldığı -ya da uyuyor numarası yaptığı demeliyim- tekli koltukta kimsecikler yoktu. Üzerine örttüğüm pike de koltuğun üzerinde duruyordu.
"Cemre! Buon giorno!" (Bon corno) Andrea'nın enerjik günaydın deyişiyle ona döndüm. Üzerinde gri bir tişört ve siyah bir eşofman altı vardı. Saçları düne nazaran daha karışık görünüyordu ama yüzü ışıl ışıldı.
"Buon... Giorno?" Yüzümdeki şaşkın ifadeyi gizlemeyerek yanına doğru ilerledim. Tavanın içindeki pankekleri büyük bir ustalıkla ters çevirdi ve bana baktı. Yüzündeki kocaman sırıtışla dirseğiyle hafifçe beni itekledi. "Üzerindekiler çok yakışmış."
Ona bir 'Ciddi misin?' bakışı atarken ben de gülümsememi bastırmaya çalışıyordum. Üzerimdekilerle soytarı gibi göründüğümün farkındaydım.
Pankeklerin birkaçını hemen yan tarafındaki tabağa koyarken sözlerine devam etti. "Normalde hiç böyle şeylerle uğraşmam. Sırf senin için yaptım. Ona göre yani." Andrea tavadaki son pankekleri de tabağa koydu ve elime tutuşturdu. "Masaya koyar mısın?"
Başımı salladım ve şu anki duruma alışmaya çalışarak tabağı masaya koydum. Ne oluyordu şu an? Sanki yıllardır Andrea'yla kahvaltı yapar gibi bir halimiz vardı. Dikkatlice onu izlemeyi sürdürdüm.
Hızlıca ellerini yıkadı ve buzdolabından bir kutu meyvesuyu çıkardı. Çalkalayarak masaya geldiğinde gözlerini belerterek bana baktı. "Cemre neden ayakta dikiliyorsun otursana."
"Tamam...?" Aynı şekilde ona bakarak sandalyeye oturdum. Niye parlamıştı ki şimdi böyle? Acaba bu konuda hassas bir noktası mı vardı? Pekala şu an mesleğimi bir kenara bırakmalıydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Roma'daki Söz
Hành độngCemre, yeni mezun olmuş bir psikologtu ve ne kadar zor olsa da geçmişini geride bırakarak Roma'ya yerleşmişti. Burada yeni başlangıçlar için her şeye hazırdı. Ta ki yan komşusu Matteo ile tanışana kadar... Romantik ve aksiyon dolu bir hikayeye hazır...